Doksan Dördüncü Bölüm

40.3K 2.2K 435
                                    

"Başka bir yolu yok mu?"

Sinan'ın derin bir nefes alıp sessizliğe gömülmesi yeterince açık şekilde cevaplıyordu. Leyla'ya babasının tutuklanmayacağı, hapse girmeyeceği konusunda söz vermişti. Bu sessizliğe katılarak birkaç saniye bekledi. Bir yol! Bir yol! "Aileler?"

"Kayıp çocuklara ait dosyalara her geçen gün yenileri ekleniyor. Sayıları iki yüze ulaşmak üzere, Ayaz. Yolsuzluk davaları da başlayacak. Bu çocuklar, ölü ya da diri yurt dışına nasıl götürüldü, araştırılacak." Bir saniye kadar duraksadı. "Bu davaların, seneler sürmesi söz konusu... Birçok ülkeye uzandığını düşünürsek uluslararası hukuk işleyecektir. Karaca adını akşamdan sabaha aklayamayacağımızı bilmelisin."

Bir çıkışı olmalıydı. Leyla ile geleceği adına bir çıkış olmalıydı. Leyla ne yapardı? Bir yerinden açıklık yakalar ve düşünmeden olayların ortasına dalardı. "Sadi Subaşı?"

"Sanki yer yarıldı da içinde kayboldu. Bir iz yok."

Başka! Başka! Başka! "Annemin dosyaları... Karaca holding kayıtları... Ahmet Karaca'ya ait kişisel ne varsa... Sinan! Bir şey olmak zorunda... Suphi Bey kalan ömrünü hapiste geçiremez."

"Ayaz, elimizden geleni yapıyoruz. Bir avukat ordusu çalışıyor. Önümüzdeki hafta annem de müdahil olacak. Fiili olarak ortada bir suç olmadığını bizim bilmemiz yetmez. Bunu kanıtlamalıyız. Paravan şirketler aracılığıyla yapılan para transferlerinde Suphi Bey'in onayı var. Paranın nereden geldiğini ve nereye aktarıldığını tespit etmeliyiz."

O kadar çok yapılması zorunlu hallerden bahsediyordu ki beyni almıyordu.

"Suphi Bey'i kaçırmaya ne dersin?"

Tam bir ölüm sessizliği çöktü.

Ayaz'ın beklenmedik önerisi karşısında Sinan tek kelime etmeden bekledi. Bekledi. Bekledi. Neredeyse bir dakika boyunca süren sessizliği Ayaz'ın sorusu bozdu. "Orada mısın?"

Sinan, boğazını temizledi. "Günün kaç saatini Leyla ile geçiriyorsun?" Dün gece dairesine girme teşebbüsünü de sayarsa henüz iki kez görmüştü. "Düğünü engellemek için damat kaçıran bir kadının sevgilisinden adaleti engellemek adına şüpheliyi kaçırma teklifinin gelmesini garipsememeliyim." Şaka yapmamıştı halbuki. "Şaka mı yapıyorsun?"

"Bir an için aklımdan geçti."

"Şimdilik yapabileceğimiz bir şey yok. Savcılık iddianameyi hazırlayana dek araştırmaları sürdüreceğiz. Ne diyebilirim ki Ayaz? Beklemek zorundayız."

Tek düşündüğü Leyla'ydı. "Leyla'nın Türkiye'ye dönmesi... Herhangi bir Karaca'nın İstanbul'a dönmesi güvenli gözükmüyor, değil mi?"

"Tavsiye etmem. İsimleri herhangi bir dosyada yer almasa bile bir süre daha Amerika'da kalmaları güvenli... Şanslıyız ki Ahmet Karaca şerefsizinin ölümüyle birlikte her şey bir anda son bulmuş. Bu da bambaşka bir araştırma konusu... Sadi Subaşı ve Merve Subaşı'nda şüpheleniyorum. Bütün izlerin itinayla silindiği oldukça bariz..."

Aynı noktaya çıkıyorlardı. "Onlara ulaşmalıyız diyorsun."

Sinan, reddetti. "Bir şey demiyorum. Sadece fikrimi beyan ediyorum."

Fikirlerin havada uçuşması, işlerine yarayan bir gelişme değildi. Aramayı sonlandırarak yaslandığı masadan uzaklaştı. Gözlerini ovaladı. Doğru düzgün uyku görmeyen gözleri yuvalarından fırlamak üzereydi. Saçlarını karıştırdı. Beyni çatlamanın eşiğindeydi. Döndü ve telefona uzandı. Yasin'in adını son aramalardan bularak bekledi.

"Sizi dinliyorum, Ayaz Bey."

"Leyla nerede?"

"Aras Bey ile çalışma odasındalar. Yaklaşık iki saattir aralıksız çalışıyorlar." Güzel. "Dün gece-"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin