Şaşkınlığının geçmesi için Mehmet Ayaz'a birkaç dakika tanıdım. Aklımdan geçenler konusunda endişeli gözüküyordu. "Artık şu şaşkınlığını bir köşeye bıraksan diyorum. Gayet açık konuştum." Hala sessizliğini koruyordu. "Bir şey söylemeyecek misin?"
"Bütün bu adrenalin akışı, sende bağımlılık yapmış olabilir mi, Leyla?"
Neden herkes aynı şeyi söylüyordu? "Ne alakası var?"
"Sevgilin olmamı istiyorsun..."
"Kameraların önünde... İnsanların önünde... Sürekli yanlış anlamalarla uğraşmak zorunda kalıyorum. En azından dedikoduların önünü kesmiş oluruz." Bana manidar bir bakışla karşılık verdi. "Bu ikimiz içinde en kolay çözüm... Hem... Dönünce... Bu son olayı açıklamak zorunda kalacağız."
Tekrar arkasına yaslanırken az önceki kasıntı hali kayboldu. "Hangi son olayı, Leyla?"
Parmağımı uzatıp koltuğa düşürdüğü tableti gösterdim. "Senin sebep olduğun son olaydan bahsediyorum. Sorumluluğunu alsan iyi edersin. Benimle iş birliği yapmak durumundasın." Çığlık atmak istiyordum. Ne bakışlarından ne de ses tonundan düşünceleri anlaşıyordu. Ne düşündüğünün önemi var mı? İç sesimin kaynağına da bombalar yağdırmak istiyordum. "Herkese birlikte olduğumuzu söyleyeceğim."
"Daha akıllı hamleler beklerdim." Tabletine uzandı. Ekrandaki haberi görünür halde getirdikten sonra resimler arasında dolaşmaya başladı. "Haklısın. Bu biraz canımızı sıkacak. Ailen tepki göstermiş olmalı." Esas fırtına İstanbul'a döndüğümüzde patlayacaktı. Başımı salladım. "Suphi Bey'in bana karşı tutumunu biliyorum. Biricik kızını sokak ortasında öptüğüm için delirmiş olmalı." Babamı bilmem ama beni delirttiğinden emindim.
"Yani benimle iş birliğine varsın."
"Böyle daha iyi olacağını düşünüyorsan nasıl itiraz edebilirim? Üstelik sana bir özür borçluyum."
Yaklaşımı şüphe çekiciydi. "Sen ciddi misin?" Başını salladı. Beklediğimden de kolay olmuştu. Kafamda kurduğum bütün konuşmalar onu ikna etme üzerineydi. Şimdi ne diyeceğimi bilemez bir halde karşısında oturuyordum. "Tamam." Bu durumun inandırıcılığını sağlamamız gerekiyordu. "Biz sevgiliyiz demekle her şey bitmiyor."
"Öyle mi?"
E, yani! "İnanmalarını sağlamak zorundayız. Diğerlerini bilmem ama babam durumu baya sorgulayacaktır. Benim cephemde en önemli isim o." Annemin de sorun çıkaracağını göz önünde bulundurmalıydım. "Birbirimizi tanımalıyız. Mesela ben... Hindistan cevizli filtre kahveye bayılırım. Sonra... Klasikler arasında en çok Beyaz Diş'den hoşlanırım." Hareketlerini takip ettim. Öne doğru eğilirken dirseklerini, dizlerine yasladı. Parmaklarını birbirine geçirdi ve gülüşünü sakladı. "Komik mi?"
"Leyla, biz ne yapıyoruz?"
"Sebep olduğun sorunları çözmeye çalışıyorum, Mehmet Ayaz Artuklu. Bir de babamın katil olmasına engel oluyorum." Parmağımı ona yönelttim. "Ortalık sakinleşip de insanlar bu mevzuları unutana kadar da oyunumuza devam edeceğiz. Aras ve Elif de kendi yollarını çizecekler."
"Her şey sizin açınızdan kusursuz gözüküyor."
"Sana yardım edeceğimi söyledim. Tabi beni işimden uzaklaştırmış olmasaydın."
"Gerekli bir adımdı."
"O konuda ayrı bir öfkem var."
"Biliyorum. Benimle her konuda savaşmaya kararlısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.