Yetmiş Beşinci Bölüm

35.9K 2.8K 146
                                    


"Neye gülüyorsun?"

"Hiç!"

Leyla'ya... Sadece o deli kadına... Çokça ve durmaksızın...

Burnuyla oynayarak geçirdiği birkaç saniye sonunda dayanamadı ve gülmeye başladı. Sinan, kalemi bırakıp arkasına yaslandı. "Hiç?" dedi sorarak. Ayaz, başını sallarken inanmadığını belirten bakışlarını üzerinde tutmayı sürdürdü. "Leyla Karaca mı?"

Elini kaldırdı. Kazandığı birkaç saniye ile rahatlamıştı. "Seninle paylaşabileceğim bir şey değil." Başını salladı. "Evet, Leyla ile ilgili..."

"Anlaşılıyor."

"Devam edebiliriz."

"Aslında... Neredeyse tamam gibi..." Evrakları bir kez daha hızla taradı. "Önümüzdeki Çarşamba günü Leyla'nın Türk Bandırasını almış olacağız. Sonrasında özgürsün..."

"Bu, harika!" Gündemi meşgul eden konulardan birini sonuçlandırmış olacaklardı. Saatini kontrol ederek yerinden kalktı. "Karacalar ile bir toplantım var. Ona yetişmeliyim."

"Israrla ayaklarına gidiyoruz."

"İyi itibar önemli..."

Sinan, manasını vurguladığı bakışlarla karşılık verdi. "Yeme beni. Suphi Karaca'yı fethetmenin adımları bunlar..." Uzandı ve Ayaz'ın koluna vurdu. "Az kaldı, sabret. Alacaksın kızını."

Gülmekle yetinip ilerideki askıya yöneldi. Paltosunu giyip hazırlanırken göz ucuyla papağanlarını kontrol etti. "Tüy döküyorlar."

"Veteriner yeni gelmedi mi?"

Garip şekilde stresli gözüküyorlardı. "Anlamadım." Kırmızı olana uzandı ve başının gerisinden sırtını sevdi. Mavinin ise boynunun altını kaşıdı. Masanın yanına dönüp dijital ekrandan asistanına bağlandı.

"Nasıl yardımcı olabilirim, Ayaz Bey?"

"Veterineri tekrar çağırır mısın?"

"Hemen, efendim." Sinan'a veda edip babası ile binanın girişinde buluştu. "Nasıl gideceğiz?"

Ziya Artuklu, aracını işaret etti. "Bankaya uğrayacağım. Asım'ı bir görmem gerekli. Suphi'ye haber verdim. İstersen başlayabilirsin toplantıya. Aras'ın söylediklerinden bir şey anlamıyorum pek. Bildiğiniz gibi halledersiniz."

"Bakarız duruma göre."

Arkasından kendi aracı geldi. Peki, bu boşluğu nasıl değerlendireceğini biliyordu. Bilgi aktarımı için daha uygun zaman olamazdı. Yanaklarındaki utangaç renkleri izlemek istiyordu. Yağışlı bir Şubat İstanbul'unun öğle vaktinde ne kadar hızlı gidebilirse o kadar hızlı şekilde ulaştı Karaca GYO'nun binasına. Aracını valeye bırakıp kapılardan geçti ve asansör ile dokuzuncu kata çıktı.

"Ayaz Bey, hoş geldiniz. Suphi Bey, sizi-" Asuman Hanım'dan duraksamasını rica etti.

"Leyla Hanım'ın odasında olacağım." Asistanı Sevgi, yerinde değildi. Masasını geçti ve ileride kalan kapıya yöneldi. Kapıyı aralamasıyla birlikte iki kadını bir arada buldu.

Leyla'nın gözleri, yuvalarından çıkacak şekilde açıldı.

Bir dolaplar döndüğünün kokusu, anında kendini belli etti.

Yavaşça telefonu kulağından uzaklaştırdı. Gelen erkek sesini algılasa da ayırt edemeyeceği kadar anlamsızdı. Gözlerini bir saniye olsun kırpmadan konuşmayı sonlandırdı. Koltuğundan kalkarken telefonu uzattı ve en az kendi kadar şaşkın asistanının almasını bekledi. "Mehmet Ayaz?"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin