Sabahtan beri telefonum bir an olsun susmamıştı. Bütün aramaların Aras'tan geldiğini bildiğim için artık görmezden geliyordum. Hiçbir şeye karışmamasını söyleyerek hata mı yapmıştım acaba? Umarım merakına yenilip bir aptallık yapmazdı.
Diğer yandan...
Saat on ikiye geliyordu. Mehmet Ayaz Artuklu'nun kapısında geçirdiğim süre iki saati bulmak üzereydi. Onun hala evde olmasını ummaktan ve dışarı çıkmasını beklemekten başka şansım yoktu. Telefonuma düşen mesaj sesine döndüm. Durumlar nedir? Bok gibi...
Cevap yazmak için uzanmıştım ki ekranda Yasin'in adı yanmaya başladı.
"Her şey hazır mı?"
"Adamımızı bekliyorum, Leyla Hanım."
"Kimseye konuşmayacaklar, değil mi?"
"Üç katı parayla isimlerini bile unutabilirlerdi." Güzel!
"Benden haber bekle, Yasin. Tek atışlık şansımız var. Iskalamak istemiyorum."
"Emredersiniz, Leyla Hanım."
Yeniden eve diktim gözlerimi. Büyük çelik panel kapıların arkasında ne var göremiyordum. Yüksek duvarlarla çevrili büyük bir araziye benziyordu. Neyse ki çevrede birkaç ev daha vardı ki varlığım şüpheli kaçmayacaktı. Yakalanma ihtimalime karşı kaybolduğum yalanına sığınabilecektim. O zamana kadar heyecandan bayılmamış olmayı dileyerek beklemeyi sürdürdüm.
On dakikadan fazla sürmemişti.
Çelik paneller içeri çekildi ve aralandı. Markasını göremediğim son model bir araç dışarı hareket etti. Kapanmak üzere olan yan camından sürücünün yalnız olduğunu gördüm. Bingo! Şans bugün bizden yanaydı. Mehmet Ayaz Artuklu, tek başınaydı. Aracımı çalıştırmadan önce biraz daha bekledim. Peşinden kimse gitmiyordu.
Arada mesafe bırakarak takip etmeye başladım.
"Birkaç dakika içinde oradayız, Yasin. Çevrede bizi görecek kimse var mı?"
"Hayır, Leyla Hanım. İyice kontrol ettim."
"Dikkatli ol."
İlk iki virajı geçerken kimi zaman onu gözden kaybedecek kadar geriye düştüm. Üçüncüsünde ise hemen gerisindeydim. Peş peşe daha geniş bir yola çıktığımızda devrilen kamyoneti gördüm. Yasin de perişan bir şekilde yanında bekliyordu.
Öndeki spor araba durdu.
Hemen peşinde durdum.
Siyah bir tişörtle kot pantolon giyen adamın dışarı çıktığını gördüm. Bir şeyler söylediğini işittim. Yasin yaklaştı. Aralarında neler konuştuğunu duymak amacıyla ben de aracımdan indim.
"Çekici gelmek üzeredir." Yasin kamyoneti gösterdi.
"Sağlık görevlilerini çağırmamı ister misiniz?"
Başını iki yana salladı. "Sanırım iyiyim." Omzunu ovaladı. "Sizi ve bayanı biraz daha bekleteceğim." Mehmet Ayaz Artuklu şöyle bir dönüp gerisinde kimin olduğuna baktı. Sırtını tekrar bana çevirdiğinde kapısı aralık aracı bir daha kontrol ettim. Yalnız olduğunu onayladım. Elimi çantamın içine uzattım. Bu şeyi bir insanın üzerinde kullanmak zorunda kalacağım için daha şimdiden pişmanlık duyuyordum. Yasin işareti almış gibiydi. Hedefimize yaklaştı.
"Umarım geç kalmıyorsunuzdur."
Adam, saatini kontrol etti. "Vaktim var."
"Bilinmeyen bir bölge olduğu için tarif etmekte zorlandım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
Storie d'amoreOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.