Seksen Üçüncü Bölüm

32.9K 2.6K 155
                                    


Ayak sesleri bu tarafa geliyordu.

Kapının arkasına sinen varlığını, sonuna kadar gizleyerek bekledi. Uzaklaşanların ardından yaklaşan yenileri belirdi. Bu yoğunluk devam ederken odadan nasıl çıkacaktı? Merve nerede kalmıştı? Tuna'yı son gördüğünden bu yana üç saat geçmişti. Beklemekten çıldırmak üzereydi.

Yeni hareketlerin seslerini işitti. Bu sefer, kapının önüne dek gelip bekledi. Kapı kolu, kıpırdarken ceketinin gerisine uzandı ve kemerinde bekleyen silahını çıkardı. Yakalanmaya niyeti yoktu. Merve Derin, orada yaşam mücadelesi verirken ve olayın katilleri dışarıda dolaşırken avlanmayacaktı.

Ahmet Karaca'nın tuzağına bir kez daha düşmeyecekti.

Kapı kolu, aşağı eğildi.

"Sadi!"

Titreyen fısıltının sahibini hemen tanıdı.

Kapıyı aralarken Merve'nin gerisinde Tuna'yı gördü. Ve kucağında...

"Ah, hayır."

Eli, gözlerini örterken kontrolsüz bir hıçkırık tıkadı boğazını. Bütün gücüyle sıktı parmaklarını. Sonrasında elini indirdi ve beyaz örtülerin içindeki küçük bedenin hatlarına baktı. Kendini sıktı. Dudaklarını sıktı. Yumruklarını sıktı. Çıkardığı hırıltılı sesleri bastıramıyordu. Kapıdan uzaklaşırken odanın derinlerinde bir duvar önüne gitti. "Ah, hayır." Diye vururken başını yasladı. Hayır. Başını çekti ve vurdu.

Döndü, sırtını yaslarken olduğu yere çöküp kaldı.

"Kurtaramadım." diye inleyen adamın sesi karıştı Sadi'nin hırıltılarına. Tuna, daha sıkı sarılırken küçük bedene, Sadi'nin yanına ulaşana dek ilerledi. Dizleri üstünde bıraktı kendisini. "Çok kan kaybetmiş. Yaraları çok ağırdı. Kurtaramadım, Sadi."

Merve, kapıyı kilitledi.

Kocasının hemen yanında yere çöküp başını, omzuna yasladı. "Süheyla'nın çocukları..." Sesi, incelip kaybolurken boğazı tıkandı. "Peri-şan... Halde-ler..." Sadi'nin koluna daha sıkı sarıldı. "Tehlike-deler. Ahmet Kara-ca... Hasta-nede..." Ellerini, boğazına sardı. "Çocuklarını koru-malıyız. Evini ko-rumalıyız. Süheyla'nın... Peşini bırakma-yacak."

Süheyla'ya ihanet ettiğini hissediyordu.

Ahmet Karaca şerefsizinin yaşadığı her saniye, Süheyla'yı sırtından bıçaklıyor gibi hissediyordu. Onu, terk etmiş, bu yolda yalnız bırakmış, verdiği sözleri bozmuş gibiydi. Öyle bir çaresizlikti ki bu, yaşadığı her saniye, günahı katlanarak biniyordu omuzlarına.

Uzandı.

Tuna'nın kolları arasındaki küçük kızın üzerini örten kumaşı kavradı parmakları.

Kim bilir ne kadar korkmuştu? Kim bilir ne kadar acı çekmişti? Elif'ten biraz küçük bu kızın, cansız bedenine böyle yakın olmak, nefesine acı katıyordu. Canını kesiyordu. Daha öyle küçüktü ki... Ölüm, hiçbir şekilde yakışmıyordu.

Kumaşı çekti.

Kıvırcık saçlarındaki canlılık, ölümü yalanlıyordu.

Buz gibi soğuk, soluk teni ise ölümü taşıyordu.

Biraz daha kaldırdı kumaşı.

Gözlerinin çevresi simsiyahtı.

Yanakları, çökmüş bir haldeydi.

Çıplak göğsüne doğru çektiğinde Merve, bileğini tuttu, engelledi Sadi'yi. "Görmek istiyorum."

"Sadi, bu-"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin