On Dokuzuncu Bölüm

55.2K 3.6K 247
                                    

Duyduğum ses kesinlikle Eren'e aitti.

Onu bu kadar neşeli yapan neydi bilmiyorum ama uykumu bozduğu için sevmeyeceğimden emindim. Bir gözüm kapalı şekilde telefonumu aradım. Ah, daha sekiz ama! En azından tatilde on-on bire kadar uyuyamaz mıydık? Kendimi güçlükle kaldırdım. Terliklerimi ayağıma geçirip odadan çıktım. Pijamalarını çıkarmış, kendinden büyük şişme deniz yatağını kapıdan geçirmeye çalışırken yakaladım. "Eren!"

"Hadi hemen hazırlanalım, abla."

"Nereye gidiyoruz?"

Deniz yatağını yere bıraktı. "Tekneye..."

"Daha çok erken ablacığım. Araslar daha uyanmamışlardır."

İkna etmek için bir süre dil dökmek zorunda kaldım. Nihayet dışarıda kahvaltı için hazırlanmaya razı oldu. Oradan tekneye geçecek şekilde çantalarımızı topladım. Yasin, eşyalarımızın tekneye taşınmasını organize ederken Aras ile nerede buluşacağımızı kararlaştırdık. Yarım saat sonra evden ayrıldık.

"Babanız aradılar, Leyla Hanım. Anneniz de küçük bey ile konuşmak istiyorlar." Başımı Yasin'e çevirip abartılı bir bakış attım. Eren ile annemi görüştürmek için benim aramam gerekmiyordu. Ve bunu o da biliyordu. Sessiz anlaşmamız sonunda başını salladı. Eren'i ona emanet edip biraz uzaklaştım. Aynı anda benim de telefonum çalmaya başladı.

Harika!

"Günaydın." Diyerek yanıtladım.

"Günaydın, Leyla. Yarın sabah İstanbul'a uçacağım. Bugünü bana ayırabilir misin?"

Mehmet Ayaz'ın sesi ciddi geliyordu. "Bir sorun mu var?"

"Elif'in babası burada... Sanıyorum ki kızını görmek için geldi." Ah, hayır... Aras'ın bundan haberi var mıydı? Arka planda birinin aradığını görünce kontrol ettim. Aras'tı.

"Seni birazdan arasam olur mu? Aras, arıyor."

"Bekliyorum."

Telefonu kapatmasıyla hemen ikizime döndüm. "Elif'in babası, Santorini'de... Onunla görüşmek istiyor, Leyla. Yasin'i buraya gönderir misin? Birazdan yanına gideceğiz." Şaka mı bu? Daha ben itiraz edemeden tekrar söze girdi. "Elif de onunla görüşmek istiyor, Leyla. Tavsiyeni umursuyor. Ailelerimizle konuşmamız fikrini savunuyor. Nasıl yaptığını bilmiyorum ama sevgilimin aklını çelmeyi başardın."

Bu kadar erken olması beni şaşırtmıştı. "Güvende olacak mısınız?" Yasin, ona doğru salladığım elimi fark etti ve Eren'i de yanına alarak yaklaşmaya başladı. "Yasin, yeterli olacak mı?"

"Adam, Herkül!"

"Eğer istiyorsanız İstanbul'a dönebiliriz. Sadi Subaşı'na güvenmiyorum, Aras. O adamın tehlikeli olduğunu biliyorum." Yasin, neler olduğunu soruyordu. "Bir saniye Aras... Yasin, Aras ile Elif'e katılmanı istiyorum. Elif, babasıyla görüşecek. Tehlikeli olabilir. Adamların yeterli olacak mı?"

"Nerede görüşecekler, Leyla Hanım?" Sorusunu Aras'a ilettim. Adını ilk kez duyduğum bir işletmeden bahsetti. "Mehmet Ayaz Bey'in oteli olarak değiştirmelerini tavsiye ederim. Sizin güvenliğinizi sağlamak amacıyla buraya geldiğini varsaysak oteli daha korunaklı olacaktır."

"Aras, Mehmet Ayaz'ın otelinde görüşün. Adamı mutlaka ikna edin, tamam mı?"

"Oteli mi var?"

"Geçen gelişinde kaldığın otel..." Aras'ın söylenmesine fırsat tanımadan telefonu kapadım. Hemen Mehmet Ayaz'ı aradım. "Babası, Elif ile görüşmek istiyor. Onları bir yere çağırmış. Senin otelinde buluşmalarının daha güvenli olacağını düşündüm. Bir itirazın olmaz, değil mi?" Bir saniyede söylediğim şeylerin sonunda derin bir nefes aldım. Koşmuş gibi hissediyordum. "İtiraz yok, değil mi?"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin