Cevdet Bey'in hızla söylediklerinden anlayabildiğim kadarıyla Zeynep'in kendi doktoru, iki gün için yurtdışında bir konferanstaydı. Paniklemesinin sebebini birkaç saniye sonra anlayabildim. Doğum henüz beklenmiyordu. Bebekte bir sorun gelişebileceğinin endişesi ile odadan ayrıldı. Elif'in toparlanmasına yardımcı oldum.
"Ayaz'ın kardeşi mi?"
"Öyle görünüyor." Hastanede başka bir Zeynep Ece Hoca'nın olması ve doğuma getirilmesi kulağa saçma geliyordu. Acaba Mehmet Ayaz'ın haberi var mıydı? Ailesinin? Eski kocasının? "Mehmet Ayaz'a haber vereceğim." Elif'e hazırlanması için gerekli zamanı kazandırmış olacaktım. Odadan ayrılmamla Yasin karşımda belirdi. "Kaç kişisiniz?"
"Ben dahil 5 kişiyiz."
"Herkes gözünü dört açsın. Zeynep Ece Artuklu'yu hastaneye getiriyorlar. Ailesinin haberi olmayabilir." Yasin başını eğerek onayladı. Gerekli önlemleri almak için uzaklaşırken telefonumu çıkardım. Mehmet Ayaz ikinci çalışta aramamı yanıtladı. "Neredesin?" Sesim, beklediğimden daha heyecanlı patladı.
"Her şey yolunda mı Leyla?"
Haberi yok. Derin bir nefes alıp söze başlamak için doğru kelimeyi aradım. "Hastanedeyim ben." Ah! Bu, kesinlikle yanlış bir giriş oldu.
"Leyla, iyi misin?"
"Evet." Dedim bekletmeden. "Şey. Zeynep'le görüştün mü hiç?"
Duraksadı. "Dün akşam birlikteydik."
"Bugün konuştun mu hiç?" diye sordum ısrarla. Sessizliği uzayınca durumdan haberi olmadığına karar verdim. "Zeynep'i hastaneye getiriyorlar. Sanırım... Ciddi!" Bir şeylerin sesi geldi. Mehmet Ayaz'ın beklenmedik çıkışı beni sıçrattı. Arabasını istiyordu.
"Ya-Yasin ve adamlar bizimle... Endişelenme, lütfen."
"Geliyorum, Leyla."
Konuşma sona erdi. Kapının girişinde bekleyen Elif ile buluştu bakışlarım. "Yeni öğrendi." Yasin, hızlı adımlarla yaklaşıyordu. "İki kişi benimle gelsin. Zeynep'i görmem lazım. Sen, Elif ile kal." Acil katına geçtiğimde Cevdet Bey'in birkaç kişiyi beklettiğini gördüm. Zeynep'in doktoruna ulaşılması için talimatlar yağdırıyordu.
Bir siren sesi yaklaştı.
Acil'in girişinde durdu ve kapılar açıldı. İçeriden çekilen hasta bir erkekti. Bu vakayı bekleyen ekipler gerekli müdahale gerçekleştirirken başka bir ambulans sesi belirdi. Hızla yaklaştı ve diğerinin yanında durdu. Kapıları açıldığında ağlamaklı sesin sahibini tanıdım. 'Hayır, hayır! Burası olmaz.'
Cevdet Bey, Zeynep'in sedyesinin indirilmesini bekledi.
"Hemen müdahale odasına alalım."
Zeynep doğruldu. "İstemiyorum." Diye bağırırken bile acı çektiği sesinden duyuluyordu. Yüzü acıyla kasıldı. Aradaki mesafeye rağmen kan çanağına dönen gözlerini seçebiliyordum. Çatallaşan sesiyle haykırdı. "Burada olmaz." Kendine dokunmak isteyen bütün elleri uzaklaştırmak için çırpındı. Onu bu kadar panikleten neydi.
Beraberimdeki adamlara beklemelerini söyledim.
Müdahale alanındaki kalabalık koridoru geçip açık kapılardan çıkışa ulaştım. "Zeynep!"
Sedyeden inmeye çalışan kadın, adını duyduğunda duraksadı. Beni buldu. Başını iki yana sallarken korkusu somut bir kütle gibi büyüdü. "Götür beni."
Cevdet Bey, araya girdi. "Zeynep, durumun ciddi olabilir."
Başını salladı. "Burada doğurmayacağım." Bir elini bana uzattı. "Beni çıkar buradan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomantikOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.