Onuncu Bölüm

70K 4.2K 730
                                    

Sadece birkaç gün ortalıkta yoktum ve Aras işleri olabilecek en karmaşık duruma getirmişti. Ah, neyse ki babamın benim gibi bir kızı vardı. İkizim olacak kaz kafalıyı gerçekten anlamıyordum? İşlere nasıl bu kadar ilgisiz kalabiliyordu ki? Yapacağı tek şey günlük raporları kontrol etmek ve iş akışının sağlanabilmesi için onay vermekti. Raporlar masamda yığılmış bir vaziyetti. Satın alma bölümünün bütçe onayları dağ gibiydi. Şantiye kurumu için alınacak izinlerin taslağı ise... Sanırım Ay'a kadar çıkıyordu.

"Leyla Hanım..."

Odamdan fırlamamla birlikte asistanım yolumu kesti. "Yarın sabah dokuz için nakliye bölümü ile bir toplantınız var. Suphi Bey önemli olduğunu söylediler. Programınızı buna uygun değiştiriyorum."

"Sevgi!"

"Leyla Hanım!"

Hemen gözlüklerini yüzüne oturtup ağzımdan çıkacak ilk cümleyi not etmeye odaklandı. "Yetki sende Sevgi... Şu birkaç günlük yokluğumu hızlı şekilde telafi etmelisin."

"Tabi Leyla Hanım."

"Harikasın."

Aras'ın odasına yöneldim. "A! Leyla Hanım..." Sevgi'nin sesiyle durdum ve döndüm. "Yarın öğleden sonra üçte bir toplantınız daha olacak. Artuklu Yatırımları ile ilgili acil bir toplantı talebi geldi. Suphi Bey'in programının güncellenmesinden sonra kesinleşecek." Artuklu Yatırımları mı? Nedense bu acil olma durumunun yatırımla ilgili olduğunu düşünmüyordum. Adamı vurmakla tehdit ettin. Cevabı gecikmeyecekti tabi. "Saati ve yeri bana hatırlatırsın."

"Tabi Leyla Hanım."

Artık gidip kardeşimi paylayabilir miydim? Kimsenin beni durdurmasına fırsat vermeyeceğim bir hızla yuvarlak holün karşı tarafına geçtim. Asistanının yanından kapısına yöneldim. "Seni geberteceğim." Diyerek odasına daldım. Panikle yerinden kalktı. "Seni gerçekten öldüreceğim."

"Leyla, sakin..."

"İş akışı için üretim onaylarını nasıl vermezsin? Onay almadıkları için malzemeler fabrikaya sevk edilmedi. Hafta sonu yükleme yapılmıyor. Bu bize dört gün kaybettirdi Aras."

Ellerini kaldırdı. "Üzgünüm ama işi takip eden sendin. Hangi durumda olduğu konusunda emin değildim. Yanlış bir şey yapmak istemedim." Üzerine yürüdüm. "Bana öyle yaklaşma, Leyla. Korkunç görünüyorsun."

"Sabahtan beri koca bir kaosu çözmekle mücadele ediyorum." Ve başımda Mehmet Ayaz Artuklu gibi bir bela daha vardı. "Masamda onay bekleyen onlarca dosya var. Bütün bu işlerin önümüzdeki aya devretmek üzereyim. Programım alt üst olmuş durumda. Ve ben sadece..." Parmaklarımı kaldırdım. "İki gün yoktum, Aras."

"Bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum, Leyla Karaca."

Masanın önündeki deri koltuğa çöktüm. "Kahveye ihtiyacım var."

"Gerginlik katsayını katlamak için mi? Sabah müdürlerin ofisinde fırtınalar estirdiğini duydum. Korkusundan babam bile odasından çıkmadı. İmzalamayı unuttuğu bir şey var mı ona bakıyordu en son." Benimle dalga geçme, eşek! Sinirlendiğimi görünce ellerini kaldırıp teslim oldu. "Üzgünüm, Leyla. Sadece havanı dağıtmaya çalışıyordum."

"Bana yardımcı olmayı deneyebilirsin."

Ellerini masaya indirdi. "Diğer mesele, değil mi? Dün, geldiğimde çıktığını söylediler. Sonra da konuşamadık. Bahsetmek ister misin?"

"Karşılıklı olarak birbirimizi tehdit edip kılıçlarımızı çektik. Önce hangimizin saldıracağı merak konusu... Adam, katır gibi inatçı... Soru soruyorum kızıyor. Cevap arıyorum tehdit ediyor. Bir ay diyor başka bir şey demiyor. En sonunda eline bir tane mermi bırakıp evinden ayrıldım." Aras'ın yüzünde beliren ifade tam fotoğraflıktı. Şaşkınlıktan dibi düşmek durumunu ancak bu kadar iyi canlandırabilirdi. "Doğru duydun. Bana ikinciye tekrarlatma."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin