Yetmiş Dokuzuncu Bölüm

41.8K 2.4K 441
                                    


"Dedemdi."

Leyla, kendinde gözükmüyordu.

Bir saattir ağzından çıkanlara anlam veremiyorlardı. Söyledikleri düzensiz, ifadesiz ve karşılıksız kelimelerdi. Sorgulamaya tepki vermiyordu. İkidir soruları mantıksız şekilde karşılıyordu. Şevki Karaca, yeniden koridorun ucunda belirdi ve hızla Leyla'ya yaklaşmaya başladı. Hanzade, geldiğini fark edip Suphi'yi uyardı. "Konuşacak durumda değil."

Suphi yerinden kalkıp kardeşinin önüne geçti. Başını iki yana sallayarak beklemesini istedi.

"İfade vermek zorunda..."

Kızına baktı. "Kendinde değil, Şevki."

"Abi!" Abisini, kolundan yakaladı. "Onu tutuklamayarak zaten suç işliyorum." Sesini, en düşük seviyeye alarak eğildi. "Eğer adam ölürse cinayetten yargılanacak." Bunun ne anlama geldiğini bildiğinden emindi. Gözlerinin, dehşete kapılan ifadesini onaylamak zorunda kaldı. "İfade vermeli. Ben sorguya alacağım."

Leyla'yı bir kez daha kontrol etti.

Bakışları bir noktaya odaklanmış duruyordu. Kızaran gözlerinden yaşlar, düşmekte kararsızdı artık. Tanımını yitirmiş bir hıçkırıkla titriyor, dudaklarından anlamsız sözler çıkıyordu. Parmakları ise birbirine kenetlenmiş tüm gücüyle sıkıyordu.

Leyla, iyi değildi.

"Konuşacak durumda değil."

Şevki, abisinin inadı karşısında harekete geçmişti ki genç bir adam aralarına girdi. Sinan Kaner, ikisinin de dikkatini üzerine çekti. "Leyla'nın avukatı olmama müsaade edin, Suphi Bey. Benim nezaretimde ifadesini vermesini rica edeceğim."

"Hangi sıfatla?"

"Onu, yasalar dahilinde koruyabilecek kişi sıfatıyla... Mehmet Ayaz Artuklu tarafından olayların yakın takipçisiyim ve Süheyla Hanım'ın davası hakkında hayli bilgi sahibiyim. Bildiklerim, Leyla'nın anlatacaklarını aydınlatabilir ve onu, kesin şekilde savunmamın önünü açabilir. Ayrıca... Ayaz'ın da bunu isteyeceğinden eminim."

Şevki, ellerini beline yerleştirdi. "Genç adamın yeteneklerini biliyoruz, abi."

Suphi, çenesini parmakları arasına sıkıştırdı. Kızının şu anda ifade vermesi fikrinden yana değildi. Diğer yandan... Yasaların, ayrıcalık tanımayacağı da bir gerçekti. "Teoman, gelmek üzeredir. İki avukatı olabilir, değil mi?"

"Evet, efendim."

Parmağını, Sinan'a doğrulttu. "Kılına zarar gelmeyecek." Derken dişlerini sıkıyordu. "Leyla'nın kılına zarar gelmeyecek." Şevki'ye baktı. "Allah'ıma, kitabıma ikinizi de yaşatmam. Hepinizi gebertir bu mevzunun üstüne toprak atarım."

"Şüpheniz olmasın, efendim. Leyla sadece görevini yapıp ifade verecek." Gülümseyerek Suphi Bey'in gerisinde oturan genç kıza baktı. "İzninizle onunla konuşmalıyım."

Sinan'ı durdurdu. "Cinayetten falan bahsetme."

Başını eğdikten sonra iki adamı geçti ve çaresizlik içinde oturan genç kızın önünde diz çöktü. "Leyla!" Bakışlarını odaklayamazken yüzünü sese çevirmeyi başardı. "Sana yardım etmek için buradayım."

"De-dem-di."

Hala gözlerine bakmazken biraz bekledi. Bir yaş daha sicim şeklinde kaydı. "Senin de bana yardım etmek gerekiyor. Mehmet Ayaz için..." Döndü. İsmin büyüsü ona ulaşmış olmalıydı. "Kendine gelmeden bütün sorunları çözmeliyiz."

Titredi. Yanındaki kapılara baktı. Hala kapalıyken ne kadardır burada beklediğini sorguladı. "Bitti mi?" Çıkmışlar mıydı? İyi miydi? Yarası... Ah! Çok kan hatırlıyordu. Gözlerinin sıkıca kapalı olduğunu, ses vermediğini, nefes almadığını hatırlıyordu. "Meh-met-a-yaz?"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin