Otuz Beşinci Bölüm

55.5K 3.5K 106
                                    

           

Gölgelerde üstüne atlamakmış!

Hah!

Neden o an dile gelip de cevabını verememiştim ki? Böyle kıvranırsın işte. Küstah, yürüyen ego... Egosentez! Ah, evet, bu isim üzerine dikim gibiydi. Mükemmel uyum göstermişti. Sahi! Bu cesareti nereden buluyordu? Tabi ki benden... Yeterince kendime gelememiş oluşumdan...

Nasıl kendimde olabilirdim ki?

Şu an annem, Elif ve Eren ile cinsiyetlerini bir türlü öğrenemediğimiz bebekler için alışverişe gelmiştik. Ben! Leyla Karaca! Ofisimde dosyalarımın arasında kaybolmak yerine... Bu tulumlardan hangisinin daha sevimli olduğuna karar vermeye çalışıyordum.

Acaba karakter bölünmesi mi söz konusuydu?

Gerçi bu karakter kaybolması gibi bir şeydi.

Şikayet etme, eğleniyorsun.

Yalan yok! Aras'ın çocukları için hazırlıklara başlamak mükemmel hissettiriyordu. Üstelik eve kapanmaktan binlerce kat daha hareketliydi. Resmen heyecan geldi. Biraz ilerideki askılara yöneldim. Gördüklerim karşısında çığlık atma isteğime hakim olarak dantel elbiseyi aldım. "Bunu görmelisiniz." Şu andan itibaren birinin kız olmasını istiyordum. Anne ve Elif'in algılama mesafesine girince göstererek salladım. "Bunu da alalım."

"Ama bu kız için Leylacığım." Cinsiyetlerini bilmediğimiz bebeklere alışverişe çıktığımız gerçeğini hatırlatmalı mıydım? "Yalnız... Tek kelime ile bayıldım." Dantel yakaları, dantel kolları... Tam bir prenses gibi görünmeyecek miydi? "Hatırlıyor musun, Leyla? Senin de buna benzer bir şeyin vardı." Elif'e döndü ve eski bir anıyı gün yüzüne çıkarmaya başladı. "Daha dört aylıktı Aras ile Leyla. Sanırım annemi ziyarete gittiğimiz bir bayramdı. İlk kez evden uzağa çıkaracaktım." Ah, hangisi olduğunu hatırlıyordum. Resimlerde önce porselen bebek sandığım sonra da canlı kanlı benim bebekliğim olduğunu öğrendiğim resim hafızamda belirdi. "Leyla'yı her gören hayatlarındaki en güzel bebek olduğundan bahsederdi."

Tamam, mevzuyu benden uzaklaştırma zamanıydı. "Bunu alıyorum."

Diğer tarafa yöneldim. Gözüme kestirdiğim birkaç parça ile döndüğümde alışverişin tamamlandığını gördüm. Annem, paketlerin eve teslim edilmesini istiyordu. Adres için görüşürken çantasına yönelip telefonunu çıkardığını gördü. "Zeynep arıyor."

Sebep?

"Efendim Zeynep?" Bekledi. "Teşekkürler, iyiyiz hepimiz. Alışverişteyiz. Sen nasılsın?" Bekledi. "Leyla'yı da getirdim. Biraz hareket etmek istedi." Gülümsedi ve karşıdan söylenenleri dinledi. "A, tamam. Ben ileteyim. Müsait ise hemen göndereyim yanına. Bir konuşun. Bekler misin?" Sanırım durum benimle ilgiliydi. "Senin için görüştüğü fizik tedavi doktorundan yanıt gelmiş. Bugün için uygunsan bir görüşme ayarlamak istiyor."  Fizik tedavi konusunda herkesi aynı dili konuştuğunu görmek gözlerimi yaşartıyordu. Bundan kaçışım yoktu. Onaylamam ile annem, Zeynep'le sonucu paylaştı. "Sen adresi bildirirsin, Leyla'ya."

Şoförün gelmesi ve Zeynep'in mesaj attığı adres için yola çıkmam on dakika bile sürmemişti. Büyük bir arazi ve ciddi bir ağaç popülasyonu içindeki binanın önünde durduğumuzda şaşkınlığımı gizleyemedim. Telefonumdaki konumlar eşleşiyordu. Hata yok! Burasıydı.

İçimde garip bir dalgalanma belirdi.

Aldığım ilk enerji dengesizlikler içeriyordu.

Şoför, kapımı açtığında arkamızda bir araç daha durdu. Biraz beklemek durumunda kalacaklardı. Tek başıma dışarı çıkmakta zorlanıyordum. Böyle anlarda Aras'ın varlığını arıyordum. Neyse ki kendi çabamla oturduğum yerden kayarak zemine ulaştım. Beni tutması için elimi uzattığımda şoförüm önce bileğimden sonra da kolumun üst kısmından yakalayıp doğrulmamı sağladı. "Teşekkür ederim."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin