Yirmi Üçüncü Bölüm

56.3K 3.7K 392
                                    

Eve nasıl geldiğimi bilmiyordum.

Ne düşüneceğimi, neye karar vereceğimi bilmiyordum.

Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

Bir tarafım bunun mümkün olmadığını söylüyordu. Sadi Subaşı'nın o kadar da ileri gitmeyeceği konusunda ısrarcıydı. Diğer tarafım ise karanlık kimliğini hatırlıyordu. Kötü insanların, kötü amaçları uğruna yapamayacakları şey yoktu. Ve bu hikayenin kötü insanı Sadi Subaşı'ydı.

Üstümü değiştireceğim bahanesi ile odamda geçirdiğim zamanı olabildiğince uzattım. Yasin'in vermiş oldukları üzerinden geçtim. Gerçekten de aynı andaki aynı uçuşların hepsine katılmıştı. Beynim düşünmekten çatlayacak gibi olsa da mantıklı hiçbir açıklama bulamadım. Hem Bakü'ye uçup hem de Moskova'ya gidemezdi. Dublörü yoksa tabi...

Şimdilik olduğu gibi bırakacaktım.

Esas mevzuya dönecek olursam...

Bu gece de odamı paylaşacağım kız hakkında bir şey bilmiyordum. Şu zamana kadar sorma gereği de duymamıştım. Doğum günü, eğitim durumu, çocukluğu, ergenlik yılları... Belki de sandığımız gibi biri değildi. Belki de bizden sakladığı şeyler vardı. Belki de farkında olmadığı şeyler vardı. Bunu Elif'e belli etmeden halletmeliydim.

Peki. Bu gece için planım belliydi.

Elif'e geçmişi hakkında bir takım sorularım olacaktı. Daha sonra bütün bilgileri bir havuza toplayıp şüphelerimin peşine düşecektim. Öncesinde Karaca erkeklerinin arasındaki meseleyi halletmeliydim. Bütün belgeleri ortadan kaldırıp salona geçtim. Beş dakika önce gelen Aras, koltuklardaydı. "Neredeydin?"

"Şantiyelerden birine uğramam gerekiyordu."

"Her şey yolunda mı?"

Keyifsizliğine bakılırsa değildi. Konuşmak istemediği için zorlamadım. Annem akşam yemeği için masanın hazırlığı ile ilgilenirken yokluğundan faydalanmanın tam zamanıydı. "Yarın Mehmet Ayaz ile buluşmayı planlıyorum." Aynı anda nedenini soran bir ifade ile bakmaya başladılar. "Onların projesi için iletişime geçtiğimiz şirketlerle ilgili bazı durumlar var. Ağzını arayacağım. Bakalım bildiği şeyler var mı?"

"Babamla mı ilgili?"

"Hem evet hem hayır... Henüz bir şey bilmiyorum, Elif."

Aras uzanıp elini yakaladı. "Leyla sadece temkinli davranıyor."

"Kesinlikle." Diye onayladım. "Farkında olmadan iletişime geçtiğimiz firmalar bunlar, Elifciğim. Bir sorun olduğunu sanmıyorum fakat dikkatli davranmakta fayda var." Gerçi Ayaz'ın bir şey bilse bile konuşacağına ihtimal vermiyordum.

Giriş salonundan babamın sesi geldi.

Az önceki konu hemen kapandı. Belki Elif'in gitmesini istemeliydik. Ben daha bunu teklif edemeden babam büyük salona girdi ve bizi gördü. Bakışları doğrudan Aras'ın üzerindeydi. "Ne işi var bunun burada Hanzade?"

"Baba, lütfen! Aras-"

"Leyla da bulunup gelmiş." Anlaşılan ben de topun ağzındaydım. "Asistanına mail göndermişsin. O tekliflere neden ihtiyacın var?"

"Yarı bıraktığım bir çalışma vardı, baba. Onu da ekleyip Asuman Hanım'a vermesini söyleyeceğim. Fakat mailleri bulamadım. Sevgi'den araştırmasını istedim."

"Asuman bakacak yarın." Başıyla koltukları gösterdi. "Oturun bakalım. Şu konuyu bir konuşalım. Gel Hanzade, sen de... Boş ver şimdi yemeği." Annem, Eren'in yemeğinin odasına götürülmesini söyledikten sonra bize katıldı. "Ne olacak şimdi? Hadi, yemişsiniz bir halt. Sonuçları da ortada... Size ne desem, ne yapsam bir anlamı yok. Durum daha vahim bir hal almadan müdahale etmek şart oldu."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin