Yirmi Birinci Bölüm

60.6K 3.9K 657
                                    




Mehmet Ayaz Artuklu ile bir randevum vardı.

Aras'a durumu açıklamakta zorlanmamıştım. Saldırı gücümüzü cephelere bölmek durumundaydık. Her zaman olduğu gibi işin zor kısmı bendeydi. Kaybımızın en çok olacağı cephede tek başıma savaşıyordum. Modern zamanın Nene Hatun'u Leyla Karaca...

Her zamankinden daha farklı bir Leyla ile çıkacaktım karşısına.

Dantel ve püskül detayları ile hareketlenen bordo renkli bir elbise seçtim. Vücudumu sıkıca saran bir kesimi vardı. Sanırım güçlü hissettiren renk konusunda doğru bir tercih yapmıştım. Siyah Louboutin ile kusursuz görünüyordum. Makyajımı ve saçımı tamamladığımda kendimle gurur duyuyordum. Koyu göz makyajımın arasında yeşil göz bebeklerim feci şekilde parlıyordu. Sonuçta sen de bir erkeksin sadece...

Saat dokuzu çeyrek geçiyordu. Sözleştiğimiz zamana on beş dakika kalmıştı. Odadan asansöre, oradan da salona geçtim. Annem, Aras ve Elif sessizlik içindeydiler. Suphi Karaca'nın katılması bekleniyordu. Bakışlarımdan sorumu anlamış olacaktı ki başını sallayıp her şeyin iyi olduğunu ifade etti. Hazırdılar. Kararlı duruşlarını son ana kadar korumalarını umuyordum. "Ben çıkıyorum."

Annem, yüzünü bana döndü. Konuşacak gibi olsa da şaşkınlığı ağır gelerek beni süzdü. "Leyla?"

"Ne zamandır dışarıya çıkmıyorum. Hazır babam da uzunca bir süre tatile ayrılmaya zorladığına göre değerlendirmek istedim."

"Harika görünüyorsun."

Annemin, iltifatını nazikçe kabul ettim. "Teşekkür ederim." Duvar saatini kontrol ettim. "Gecikiyorum. Bir şey olursa haber verirsiniz." Mesela babam Aras'ı boğazlamaya yeltenirse... Onayladılar. Kendimi hızla bahçeye attım. Yasin, aracımı hazır bekletiyordu.

"Size eşlik edebilirim."

"Teşekkür ederim, Yasin. Bunda yalnız olmalıyım. Beni Marta'nın Yeri yakınlarında bırakırsan sevinirim." Bir an için itiraz edeceğini sandım. Kabul etmesi şaşırtıcıydı. "Evdeki tehlikeyi daha ciddi buluyor olmalısın."

"Mehmet Ayaz Bey'in yanında güvende olduğunuzu düşünüyorum." Şok! Ağzım açık bir halde Yasin'e bakakaldım. Ciddi miydi? Sonunda dayanamayıp kahkahayı bıraktım. Neden güldüğümü sonunda anladı. "Bir takım deneyimlerim sonucunda bu çıkarımda bulundum."

"Yapabilse beni bir varile tıktırıp boğazın sularına atacak, Yasin."

"Sanmıyorum, efendim."

Ah, ben sanıyordum. Hem de son derece emin olarak... Daha fazla tartışmayacaktım. Haklı olduğumu ikimizde biliyorduk. Beni on dakika içinde Marta'nın Yeri'ne ulaştırdı. Küçük binanın girişinde siyah bir araç bekliyordu. Hizasında durduk. Yasin trafiği kontrol edip dışarı çıktı ve benim tarafıma dolandı. Eteğim hareketimi sınırlandırdığı için biraz zorlandım. "Dönüşünüz?"

"Öküz değil ya... Bırakacaktır." Gülmemek için kendini kastığını gördüm. "Öyle!" Yerinde bir tespitte bulunmuştum. Yasin benim için trafiği kontrol etti. Caddenin ortasına geldiğimizde bekleyen araçtan biri çıktı. Vay canına! Dalgalı siyah saçlarını geriye yatırmıştı. Tümüyle siyahlar içinde oluşu bir panter kadar tehlikeli görünmesine sebep oluyordu. Bakışları üzerimdeydi. Derinleştikçe koyulaşan mavi bir girdabı andırıyordu. Aklından neler geçiyor? Davetinin arkasında bir şeyler aramalı mıydım? Yasin'e durmasını işaret ettim. Yolun kalan kısmını tek başıma geçip Mehmet Ayaz'a yaklaştım.

"Nefes kesicisin."

Buna atlayıp bir cevap vermek yerine gülümsemekle yetindim. Elimi, elleri arasına alıp dudaklarına götürmesine izledim. Zarif bir öpücük kondurdu. "Evet, nereye gidiyoruz?"

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin