Eve çıkan merdivenler hiç bu kadar çok görünmemişti gözüme. Bitmeyecekmiş gibi gelse de nihayet içerideydim. Birkaç dakika sonra da salondaydım. Tehlikeli bir sessizlik hâkimdi. Anne ve babam yan yana duran tekli koltuklardaydı. Elif ve Aras ise onlara bakan uzun koltukta oturuyorlardı. Arkalarından yaklaştım. Durumu analiz et, Leyla. Havadaki ağırlıktan bir şey anlayamıyordum.
"Biz de seni bekliyorduk, Leyla."
Evet, bu anlaşılıyordu.
Aras'ın yanına geçmek için dolanmıştım ki olduğum noktada durdum.
Aras, Elif'in elini tutuyordu.
Burada neler oluyordu?
Bir açıklama yakalamayı umarak Aras'a baktım. Elif'in elini daha sıkı yakaladı. Elif, ağlıyor muydu? Yanılmıyordum. Gözleri nemli ve kırmızıydı. Birkaç dakika öncesine kadar ağladığına emindim. Nihayet Aras lütfetti ve başını kaldırdı. O an... Beynimin içinde... Binlerce şimşek parladı. Aralıksız bir yağmur gibiydi. Kafasını hafifçe aşağı-yukarı kımıldattı. Anlatmışlar. Her şeyi anlatmışlardı. Her şeyi mi?
Babam, yerinden kalkarken fazla sakindi. Koltuğun kolçaklarına tutunup kendisini öne çekti. "Evet..." Aras ve Elif ile aynı hizaya gelecek şekilde durdum. "Demek Elif Subaşı ile tanışıyorsun, Leyla." Cevap veremedim. Ne diyebilirdim ki? Ne koşulduğunu bilmiyordum. Sessizce babamın yüzüne baktım. Kaşlarını kaldırdı. "Cevabını bekliyorum."
"Fazla değil."
Söylediklerimi tekrarladı. Öne doğru iki adım çıktığında aramızdaki mesafenin tam ortasında durdu. "Fazla değil." Ellerini beline yaslayarak duruşunu dikleştirdi. Dönüp anneme bakarken öfkesinin sarsıntıları başladı. Bir ayağı kontrolsüzce titriyordu. "Ben size ne yapayım, ha!" Öyle bir bağırdı ki üçümüzü birden yerinden zıplattı. "Ben size ne yapayım?" Ellerini boşlukta salladı. "Düğünü engellemek nedir?" Bir elini, diğerinin avuç içine vurdu defalarca. "Ya siz nasıl insanlarsınız? Ben size hiçbir şey veremedim mi? Hangi ara böyle oldunuz siz?"
Öfkeden ölmek üzereydi.
Bakışları doğruca bendeydi. Aras'ı gösterdi. "Hadi... Hadi bu manda yavrusunun vakalarına alıştım. Ya sen Leyla... Aklı başında bir evladım var diyordum." Başını iki yana salladı. "Ben sana ne söyleyeyim, Leyla? Buna nasıl uyarsın sen?"
"Baba, ben-"
Elini kaldırdı. Susmam gerektiğini anladım. "Daha bitirmedim, Leyla." Parmağı, ikimizi işaret etti. "Siz çok oldunuz artık. Bu sefer neye bulaştığınız hakkında bir fikriniz yok. Bu sefer... Çok ileri gittiniz." Elleri yine beline yerleşti. "Yok, benim aklım almıyor. Bunu nasıl yaptığınızı aklım, mantığım kabul etmiyor. Düğünü engellemek de nedir?" Dönüp yeniden anneme baktı. Birkaç saniye sonra bizdeydi. "Mehmet Ayaz'ı bu işe nasıl ortak ettiniz? O adama ne dediniz de böyle bir saçmalığa dâhil oldu?"
Şükürler olsun.
Esas bombayı patlatmamışlardı. Mehmet Ayaz'ı kaçırdığımızı söyleselerdi... Tahmin edemedi dersiniz. Elimi, kalbime bastırma ihtiyacıma direnemedim. Ciğerlerimi tümüyle dolduracak kadar büyük bir nefes çektim.
Son sorusunun üzerinden yaklaşık bir dakika geçti. Bu kadar sessizliğin tek bir anlamı vardı. Cevaplama zamanı! Aras'a kaçamak bir bakış attım. Konuşmaya niyeti yoktu. Peki! "Her şeyi açıklayabiliriz, baba."
"Kesinlikle açıklayacaksınız, Leyla." Bu sefer ikna olmadan bırakmayacaktı.
"E-elif ve Aras'ın arkadaşlığı eskiye dayanıyor." Hala el ele olmalarına güvenerek hikayeye, bu noktadan giriş yaptım. Aras, onayladı. "Düğünden önceki güne kadar... Kendileri bir şeyler yapmaya çalışmışlar. Ama başaramamışlar." Suphi Karaca, alt dudağını ısırdı. Tekrar patlamak üzere olduğuna işaretti. "İnan ki baba, ben de çok sinirlendim. O kadar çok sinirlendim ki Aras'ı parçalara ayırmak istedim." Bana inanmıyordu. "Yardım etmekten başka seçeneğim yoktu, baba."
![](https://img.wattpad.com/cover/69682592-288-k679188.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.