Yirmi Altıncı Bölüm

60.3K 3.9K 438
                                    




Bu kolay unutulacak bir manzara değildi.

Ve aklına her gelişinde delirecek gibi oluyordu. Leyla'yı kanlar içinde ve cansız bir halde yatarken bulduğunda düşünme yetisini birkaç saniye için kaybetti. Daha birkaç saat önce bütün aleviyle parlayan bu kadını kaybetmek... O kadar da kolay olmamalıydı.

Hanzade Karaca ve Elif'ten gelen hıçkırıklar koridordaki sessizliği bozuyordu.

Ameliyathanenin kapısına yaklaşıp durdu.

İçeriye gireli üç saati geçmişti. İlk yarım saatte kan temin etmek için dışarı çıkanlardan başka kimse görünmemişti. Döndü ve bekleyenlere baktı. Aras, Elif'i sakinleştirmeye çalışıyordu. Titreyen ellerini koyacak bir yer bulamıyordu. "Bi-bizi-ko-rumaya-çalı-şıyor-du."

Söyledikleri anlaşılmıyordu. Onu konuşturmaya çalışmak boşunaydı. İkinci görgü tanığı ise daha kötü durumdaydı. Hanzade Karaca'yı konuşturmak imkansızdı. Lanet olsun! Aklını kaçıracaktı. Üzerine eklenen her dakika ile soğukkanlılığını korumak güçleşiyordu. Bilinmezliklerden nefret ederdi. Bununla ilgilenmesi için görevlendirdiği Sinan'dan da henüz bir haber gelmemişti. Dayanamayacaktı. Telefonunu çıkardı. Aynı anda asansörler kapılarının açıldığını işitti. Babası ve Sinan koşar adımlarla dışarı çıktılar.

"Bir haber var mı, Ayaz?" Başını salladı. Oğluna iyice yaklaşana kadar bekledi. Perişan görünen Karacaların gelişmeleri takip edemediklerinin farkındaydı. "Kameralardan bazıları bir şeyler yakalamış." Ayaz, sessizce sordu. "Güvenlik şimdi hazırlıyor. Bunu görmen gerekli..." Başını eğdi. Ayrılmayı istemese de birilerinin bu işi takip etmesi gerekiyordu.

Suphi Karaca, Ziya'nın oğluna bir şeyler söylediğini yakaladı. "Neler oluyor?"

"Güvenlik kameralarını inceleyeceğiz, Suphi. Görünüşe bakılırsa Leyla son anlarda saldırganın yüzünün kaydedilmesini sağlamış."

"Nasıl yani?" Kızının görüntüleri mi vardı?

"Sadece bir kameraya bakabildim. Anladığım kadarıyla Leyla, saldırganın üzerine atlamış."

Hanzade, uzandı ve Suphi'nin elini tuttu. Anlamsız sesler çıkararak başını salladı. Bir şeyler söylemeye çalışıyordu fakat şok halini kontrol edemiyordu. "Tamam, Hanzade. Aras, sen burayla ilgilen. Ben de geliyorum, Ziya." Artukluları takip etti. Giriş katına indiler ve arkada kalan güvenlik odasına yöneldiler. Polislerin arasından geçip içerideki kalabalığa katıldılar.

"Neler var Şevki?"

Şevki Karaca döndüğünde yüzündeki şaşkınlık apaçık belliydi. Ekranı gösterdi. "Bu kız aklını kaçırmış, abi. Bunu görmelisin." Monitörlerin başındaki adama birkaç şey söyledi ve karşılarındaki ekrana Leyla'nın hastane binasına girişi yansıdı. Nefes nefeseydi. Konuşmalarının üzerinden birkaç dakika yeni geçmiş olmalıydı. Hemen danışmaya yöneldi. Dakikalar sonra da Zeynep'in de içinde bulunduğu dört kişiye döndü.

Ne olduysa orada başlıyordu zaten.

Biri, aralarına girdi ve silahını havaya kaldırdı. Yasin, üç kadını da arkasına aldı. Giriş kısmı bir anda hareketlendi. Herkes koşturmaya başladı. Leyla ise yerinden kıpırdamamıştı. Yasin'in ateş ettiğini gördü. Saniyeler sonra da yere düştü. Saldırgan insanların aradan çekilmesini beklemeden üstlerine ateş açmıştı. Hanzade Karaca, iki kadına kendini siper etti. Arka tarafta kalan Leyla'nın ayakkabılarını çıkarışını izledi. Yavaşça yaklaşmasını, parmağını dudakları üstüne bastırıp sessiz olmalarını işaret edişini ve saldırganı başının gerisindeki kumaştan yakalamasını... Bir an sonra silah tutan elini havaya kaldırdı. Bunu fırsat bilen Hanzade Karaca, kadınları asansör kabinin içine soktu. Görüntüden çıktıklarından sadece Leyla ve saldırgan kalmıştı. Etraflarında dönüyorlardı. Sol yumruğunu savurdu. Karşı tarafı birkaç saniye için şaşırtsa da uzun sürmedi. Leyla'nın karnına bir tekme savurdu. Onu saçlarından sürükleyip mermer kaplı kolona vurdu birkaç kez. Silahın arkası ile başına vurduğunda dengesini kaybetti. Tek bir hamleyle yere fırlattığında Leyla direnemedi.

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin