Yetmiş Dördüncü Bölüm

41.6K 2.8K 430
                                    

           

Kendimden nefret ediyordum.

Koca koca harflerle duvarlara yazacak kadar çok nefret ediyordum.

Hangi süzme salak öyle bir şeyi sesli dile getirebilirdi?

Rüyada konuşma oyunuma inanıp inanmadığını kestiremiyordum. Dün gece o evden nasıl kaçtığımı bilmiyordum. Hatırlamıyordum bile. Kendimi odama attığımda kalbim patlama şiddetinde çarpıyordu. Salak, salak, salak. SALAK. Kızgınlığımı tarif edebileceğim bir kelime yoktu. Ağzımın aldığına küfretmek istiyordum. Bir şeyleri tekmelemek istiyordum. Resmen bir öfke patlaması yaşıyordum.

Şimdi ise bütün hırsımı bir oda dolusu insandan çıkarıyordum.

"Nasıl oluyor da böyle bir evrakın takibini atlayabiliyorsunuz?"

"İnanın biz de-"

Gülümsemeye benzer gerilen yüz kaslarım adamı susturmak için yeterli oldu. Babam, sessizlikle beni takip ederken dosyamı kapattım. "Arkadaşlar, dünya pazarında yerimizi almak için fuarların ne kadar önemli olduğuyla ilgili sayısız cümle kurabilirim. Sayısız örnek verebilirim. Sayısız vaka anlatabilirim. Elli milyar doların üzerinde paraların konuşulduğu fuarların ne demek olduğuyla ilgili ders istiyor musunuz?"

"Sanırım ne söylemek istediğini anladılar, Leyla."

İşte şimdi gülümsedim. "Güzel. Çünkü ben Dubai Yapı Fuarı'nda yer almak istiyorum." Toplantının bittiği açıktı. "Sağlayın." Diyerek yerimden kalktım. Aklımı oyalayacak diğer plana geçmek için salondan çıktım.

"Formundasın."

"İşlerin yolunda gitmemesinden hoşlanmıyorum." Diye yanıtladım babamı. "Bu arada... Artuklular için geçmişe yönelik bir harcama raporu gönderdim, Mehmet Ayaz'a. İş çizelgesinin önünde olduğumuzdan bekleme yaşamamak için ödemeyi, tarihinden önce yapmaları gerekiyor."

"Aferin. Sıkıştır böyle... İpi baştan sağlam tut."

"Baba!"

Uyarımı duymazdan geldi ve elini kaldırıp benden uzaklaştı. Odama dönmüştüm ki Sevgi, yolumu kesti. "Size bir telefon var." Bir dakika sonra aktarabileceğini söyleyecektim ki eğildi. "Yasin Bey, benim telefonumdan aradılar." Diye fısıldadı. Yasin mi? Tapu kaydı... Tabi ya! Tümüyle aklımdan çıkmıştı. Acele adımlarla odaya girerken Sevgi hemen arkamdaydı.

"Ne zaman aradı?"

"Siz toplantıya girdikten hemen sonra... Çok önemli olduğunu söylediler."

Bana telefonunu verdi. Ekranda Yasin'in adını görünce aramaya aldım. "Rahatsız edilmememi sağla, Sevgi. Aras bile olsa..." Birkaç kez çaldı. Kapının kapanması ile Yasin yanıtladı. "Ne buldun?"

"Umduğumuzdan çok daha fazlasını... Uygun musunuz?"

Olabilecek her şekilde... Kendimi duyacaklarımı hazırlamak amacıyla hemen masamın arkasına geçip koltuğuma yerleştim. "Seni dinliyorum, Yasin."

"Sadi Subaşı'nın aynı anda tüm uçuşlarda oluşunun artık bir açıklaması var." Tüm uçuşlar... Tüm uçuşlar... Ah, evet... Bu sorunu şimdi hatırladım. İlk zamanlar yaptığım bir araştırmada aynı anda hem Bakü hem de Moskova uçağında olduğunu biliyorduk. "Üç adet Sadi Subaşı var. Aynı kimlik bilgileri ile dolaşan üç Sadi Subaşı var, Leyla Hanım. Sadece resimler farklı..."

Beynim bunu almıyordu.

"Ne kadar mümkün olduğunu bilmiyorum. Bu noktadan ilerisini Şevki Bey'in dikkatini çekmeden araştırabilmem imkansız... Emin olduğum tek şey var. Bir yetkilinin, bir savcının özel izni olmadan böyle rahatça dolaşamaz."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin