Neden buradaydık?
Ben hala aynı sorudaydım.
Herkes birbirine bakarken cevabı sessizlikte aradım. Neden Karacaahmet Mezarlığındaydık? Merve Derin neredeydi? Beni ona götüreceklerini söylerken neden biz-
Süheyla Artuklu'nun mezarı, buradaydı.
Bu bilginin birkaç kez önüme geldiğini hatırlayarak girişe döndüm. Demir kapılar ardından kıvrılıp giden yol, karanlığın ucunda kayboluyordu. Ne kadar korkunç göründüğünün farkındalar mıydı? Akşam karanlığında mezarlığa girme fikri, Leyla Karaca olmama rağmen, bana bile çekici gelmiyordu.
Merve Subaşı, önümden geçti.
"Ne? Nereye?" Kapının gerisini gösterdim. "Delirdiniz, galiba." Ya da beni mezarlıkta öldürmeyi mi planlıyorlardı? Ne de olsa burnumu sokmadığım dava kalmamıştı. Buradan çıktıktan sonra akıl sağlığım daha da bozulacağı için ne yapacağımı kestiremiyordum. Belli ki onlar da kestiremiyor olacaklardı ki işimi bitirip bir çukura gömmeyi planlıyorlardı. "Beni öldürecek misiniz?"
Merve Subaşı, gülmek üzereyken dudaklarını kapattı. "Hayır, Leyla."
"Neden buradayız ve neden içeri giriyoruz?"
"Süheyla'yı ziyaret edeceğiz."
"Merve Derin'e gideceğiz, sanıyordum."
"Geldik." İçeriyi gösterdi. "Kızı, annesinin yanında..."
Annesinin yanında derken...
AH!
Sanırım soğuktandı.
Öyle bir ürperti dolaştı ki tenimde bıraktığı acı tanımsızdı. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Merve Subaşı, başını sallayıp doğrularken düşüncelerimi iki yana savurup reddettim bu gerçeği. Bunca zaman... Onca sene... Merve Derin, burada mıydı?
"Burada."
Ah!
Tutamadığım bir hıçkırıkla gözyaşlarım taştı gözümden.
"Gidelim mi, Leyla?"
Ayakta durmayı beceremiyordum ki!
İlk adımlarım yalpalayarak ilerledi.
Üzerimdeki ince hasta önlüğüyle deli gibi üşüyordum.
Ellerim titriyordu.
Çoktan kaçırdığım aklımın yanında kalbim de patlamanın eşiğindeydi. Bir umut yaşadığına inandıkları Merve Derin'in gerçeği, Artuklu Ailesi'ni mahvedecekti. Bu acıya nasıl dayanılırdı ki? Bu gerçekle nasıl yüzleşeceklerdi ki?
Ben...
Mehmet Ayaz...
Her adım beni ondan uzaklaştırıyordu.
Her yön, ona giden yollarımı çıkmaza sokuyordu.
Kalbimin her çarpışı, onu karanlıklar içinde kaybetmeme sebep oluyordu.
Karanlıklarda kayboluyordum.
Taşlı patika yol, biraz daha geniş olana bağlandı. Merve Subaşı, önde ilerlerken hemen arkamdan gelen yabancı adamla göz göze geldim. Dolu bakışları, az önceki ifadesizliğinden çok farklıydı. Başını eğerek selamladı beni. Hemen önüme döndüm.
Birkaç dakika boyunca dümdüz ilerlediğimiz yoldan saptık. Geniş taş yol, daha aydınlıktı. Nereye gittiğimizi bildiği, adımlarının kararlığından okunduğu için takip etmekle yetindim. Diğer yandan... Her yer birbirine benziyordu. Onlardan kaçmaya çalışırsam çıkışı nasıl bulacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.