Doksan Yedinci Bölüm

38.1K 2.2K 282
                                    

Sıcacık güneş ışıkları, mis gibi deniz kokusu ve bebek beşiği gibi tekneyi sallayan dalgalar... Burada on gün aralıksız uyunurdu. Belki de uyumuştum. Gözlerimi araladığımda turkuaz renkli suları gördüm. Açık denizde değil miydik? Biraz ilerideki bembeyaz kumsalı da gördüğümde emindim. Nereye gitmek için açıldıysam, oraya varmıştık.

Sahi!

Aman Allah'ım!

Ben, bütün gece... Mehmet Ayaz ile... Yani biz... Şey yaptık. Sevişt-

Hayır. Hayır. Hayır. Hissettiğim sıcaklık atmosferi, elli derece kadar geçerken odanın sessizliğini dinledim. Tümüyle sessiz... Nefes sesi yoktu. Ve benim üstümde... HERHANGİ BİR ÖRTÜ YOK! Öylece çırılçıplak bir şekilde yatağın ortasında yatıyordum. Utanma, sakın. Sakın, utanma. Sakın. Tabi ki utanmıyordum. Ben gayet cesurdum.

Kafamı çevirip diğer tarafa baktığımda yalnız olduğumu gördüm. "Oh!"

Doğruldum ve oturdum.

Pat. Pat. Pat.

Sağ tarafımda işittiğim adım seslerine dönmemle balkonda beliren kocamı gördüm. Camın diğer tarafında durduğunda ise tümüyle çıplak olduğunu fark ettim. Çıplak ve ıslak... Anında yatağa devrildim. Leyla'nın da cesaret gösterisi buraya kadar...

Beni otururken gördüğümden emindim. Neden yattığımı ve sırtımı döndüğümü bildiğinden de şüphem yoktu. Yatak onun ağırlığı ile sarsılırken gözlerimi kapattım. Belki görmemiştir. Soğuk ve ıslak kolu bana sarılırken sıçradım. Artık uyumadığımdan emindi.

"Günaydın, sevgilim."

"Gü-günaydın." Sıkıca sarıldı. Bedenlerimiz tümüyle temas halindeydi. Soğukluk beni kucaklarken ürperişime engel olamadım. "Yüzdün mü?"

"Yüzdüm." Dedi kulağıma yakın bir noktada. "Gelmek ister misin?" Çenemi tutan parmakların gücüyle başımı çevirdim. "Yüzmeyi öğrenmen için iyi bir öğretmenim." Islak saçları kıvır kıvırdı. Açık mavi gözleri deniz gibi parlıyordu. "Gün ışığında beni görmek ister misin?"

Ne? Ne? Panikle başımı salladım.

"Uyurken seni izledim." Diye fısıldadı. "Her yerini izledim." Yanaklarım alev aldı. Yüzüm ısınırken Mehmet Ayaz'ın soğuk parmakları yanaklarıma dokundu. "Utanıyorsun." Gözlerini gözlerimde tutma ısrarı hissettiğim ısıyı keskinleştiriyordu. Kabul etmedim. Başımı iki yana salladım. Reddettim. "Utanmıyorsun, öyle mi?"

"Utanmıyorum."

Anlamını çözemediğim bir gülümsemeyle yüzünü yaklaştırdı. Dudaklarımın, onun soğuk dudaklarına teması muhteşemdi. Ağırlığını, bedenim üzerine kaydırdı. Ben, güneş ışınları altında ısınmış o ise buz gibi... Kolları, beni sardı. Dudakları yeni hedefine, kulağımın altından boynuma kaydı. "Kanındaki heyecanı hissediyorum, sevgilim."

Bir de içerideki hissini bilebilseydi.

Yavaş bir danstı.

Aklımı başımdan alan dokunuşlara karşılık vermeye çalışan beceriksiz parmaklarım, omuzlarında gezindi. Sırtında, saçlarında... Sıkıca tutundum. Âşık olduğum bu adama tutunmaktan daha güzel ne vardı? Hiçbir şey... Tenime karışması, tenine karışmam ve bunun ömrümün sonuna kadar süreceğini bilmem... Cennetin tanımı çok farklıydı.

Sıcacık kolları, her yanımdaydı.

Başım göğsümde...

Nefesim sakinleşmişti. Onun yavaşlayan nefesi ise saçlarıma karışıyordu. Neredeyse üzerine çıkacak olmamı bilmeme rağmen boynuna tutunacağım şekilde bedenimi kaydırdım. "Seni seviyorum."

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin