Bensiz gitmeleri söz konusu bile değildi.
Sonuna kadar diretecektim.
Bu araba hangisi ile gidecekse, bize ait olmadığına göre Mehmet Ayaz oluyordu, beni de beraberinde götürmek zorundaydı. Emniyet kemerime daha sıkı tutundum ve açık kapı yüzünden üşümeme rağmen direndim. "Geliyorum."
"Dışarı, Leyla."
"Geliyorum." Diye tekrarladım gayet doğal bir sesle.
"Çok tehlikeli..."
Başımı kaldırıp baktım. Tehlikeli mi? Benim için mi? Bana mı söylüyordu? Bana! Adam kaçırmış, onu kırk sekiz saat zapt etmiş, silahlı saldırganlara kafa tutmuş, Gerald'ı benzetmiş, üstüne üstelik bir cinayet dosyasının karanlık noktalarına ışıklar çakmış olan bana... Önemseyesim gelmedi açıkçası.
Hırsla kapıyı çarptı.
Bağırdı.
Beş dakikalık beklemenin sonunda kapımı tekrar açtı ve kucağıma tüylü deri montunu bıraktı. "Giy şunu!" Hah. İşte böyle bezdirirlerdi adamı.
Kapıları kilitledi.
Neden?
Başka bir aracın yaklaşmakta olduğunu gördüm.
Pislik herif!
Onlar gidene dek aracın içinde kilitli kalacaktım öyle mi? Açmak için kapıları zorladım. Buralarda bir yerlerde kapıyı açacak düğme olmalıydı. Gördüm. Basmamla birlikte aksi sinyal geldi ve tekrar kilitlendi. Aracın başında bekleyen yaşlı adamı fark ettim. Bana dışarı çıkacak kadar zaman tanımamakta kararlıydı.
"A-aa!"
Çıldırmak üzereydim.
Bu, adil değildi.
Bu, biraz olsun adil değildi.
Plan, bana aitti. Bütün planlar bana aitti. Hepsi benimdi. Ne yaşandıysa benim sayemdeydi. Öğrendiği gerçekleri bana borçluydu. Öğrenecek olduklarını da... Ama beni arkada bırakmayı tercih ediyordu.
Direksiyona vurdum. Ses, deli gibi patlasa da umurlarında olmadı. Vurdum. Vurdum. Vurdum. Çıldırmama rağmen görmezden gelerek üç ayrı araca dağıldılar.
Kapılar açıldı.
Ah, gidiyorlardı.
Beni bırakıp gidiyorlardı. Birkaç saniye sonra tümüyle arkada kalacaktım
Ne kadar seri davranmaya çalışsam da araçtan çıkacak zamanı yakalayamadım. Kilidi açmam ve kapıya yönelmem ile gelen sinyal tekrar devreye girip içeride kapalı kalmama sebep oluyordu. Tabi delirmeme de...
İlerlediler.
Kornaya tüm gücümle asıldım.
Beni geride bıraktığı için onu affetmeyecektim. Asla affetmeyecektim. Kapımda sürünse de affetmeyecektim. Hatta hemen şu an... Mehmet Ayaz Artuklu adını hayatımdan silip atıyordum.
Yapabilirmişim gibi...
Peş peşe kapılardan çıktılar ve çaresizlik içinde oturdum. Hala kilitli tutulmaya devam ediyordum. İzlerini kaybettirene dek öyle olacağından emindim. Telefonum, çantam, her şeyim ofisimde kaldığı için iletişim kurabilmemin yolu yoktu.
Sanırım on dakika sonra aracın kapıları açıldı. "Çıkabilirsiniz."
Tek kelime etmeden indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damat Kaçırma (Final)
RomanceOlaya hiç bu açıdan bakmadım ben. Hayatım boyunca o kadar çok şey kaçırdım ki... Hayaller, dostlar, mutluluklar, güven, aşk, eğlence... Ama bu adam! Kaçırdığım en iyi şeydi.