Ellinci Bölüm

52.7K 3.3K 379
                                    




Leyla'yı belli bir tanıma sığdırmak imkansızdı.

Karnının üstünden kavrayışını sıklaştırıp biraz daha kendine çekti. "Nefes kesicisin, Leyla Karaca." Bir saniye sonra karmakarışık haldeki bakışları üzerindeydi. Vücudundan geçen tek ürperiş, her şeyi ele veriyordu. Leyla'nın duygularını... Heyecanını...

Henüz farkında olmadığı diğer tüm şeyleri...

Başlangıçta çözemediği tüm bilinmezliklerin üstesinden gelmeye başladığını görüyordu. Bugün çok daha farklı bir Leyla tutuyordu kolları arasında. Ne istediğini bilen, duyguları konusunda  daha cesur... Hala biraz ürkek... Bir o kadar da kendinden emin...

Onu, merdivenlere yönlendirmek üzere çevirdi.

Dün akşam bir kot pantolon ve basit tişörtü ile duvara tırmanırken yakaladığı o kadından eser yoktu. Kırmızının en yoğun tonundan ipek kumaşlar içindeydi. Bel çukurundaki sırtı, bütün dikkatleri çekiyordu. Lanet olsun ki hepsini... Herkesi! Vücudunun her kıvrımını kusursuzca saran bu elbise ile çok büyük sorunları vardı. Hayal ettiğinden çok daha fazlasıydı. Belki de şu tüylü ceketi geri giydirmeliydi.

Medeniyet, Leyla Karaca karşısında yenilmek üzereydi.

İlk basamakları çıkmaya başladığında ışıltısı daha göz alıcı hale geldi.

Duvarlardaki apliklerin sağladığı gölgeler ise aklıyla dalga geçiyor gibiydi. Tuttuğu o eli farkında olmadan sıkmıştı ki Leyla duraksadı ve döndü. Az bir mesafe yukarıdan bakan yeşil gözleri, derin tonların geçişleriyle dikkat kesilmiş haldeydi. "Efendim."

Leyla'yı istiyordu.

Tanrı biliyordu ki şu duvara yaslayıp bütün bedeni alev alana dek o dudakları öpmek istiyordu.

Silkelendi.

Başını yana sallayarak aradaki iki basamağı çıkıp Leyla'yı belinden kavradı. Onu, üst kata çekerek beklemekte olan Aras ve Elif'in yanına getirdi. Semih'in iç tarafta hazırlattığı uzun masaya yöneldiler. Leyla için Elif'in hemen yanındaki sandalyeyi çekti. "Teşekkür ederim." Büyük bir zevkle... Ceketini çıkarıp geride bekleyen garsona uzattı.

Masadaki tüm sunuma bir göz attı.

Şarap tercihleri başarılıydı. Meyve kokteylleri ilgisini çekmezken alkolsüz içecekleri aradı. Bu gece cesur ve istekli bir Leyla'ya karşı koyacak kadar güçlü hissetmiyordu ve bu yüzden ona alkolü yaklaştırmamakta kararlıydı. Yüzüne yerleşen gülümseme dürtüsüne engel olamadı. Biraz eğildi ve saçları arasındaki kulağına ulaştı. "Sadece meyve suyu..."

Meraklı gözleri, ne söylemek istediğini anlayamadı. Açıklamasını derinleştirmeden önce alnına eğilen dalgalı saçına ulaştı ve geri çekti. "Üstüme atlayacak olursan karşılık bulacaksın." Yüzündeki renk geçişinin her tonunu yakaladı. Yanakları daha pembe, gözleri daha yeşil, teni daha parlak... Söylediklerinin her kelimesini ve gerisinde yatan her mesajı oldukça net anladığı bakışlarından okunuyordu.

"Sadece meyve suyu..." diyerek Ayaz'ı onayladı.

Anlaşma sağlandığına göre masanın geri kalanı ile ilgilenebilirdi. Öncelikle bir şişe Glenmorangie istedi. Sonrasında Leyla'nın kuzeni Pelin Karaca'yla tanışarak başladı. Şevki Karaca'nın kızı olduğu bilgisine önceden de sahipti. Leyla'yı evine teslim ettiği o ilk karşılaşma sayılmazsa bunu yeni bir başlangıç ilan edebilirlerdi. İsimleri hatırlamayacağını bildiği halde herkese kendini tanıttı.

Parlak renklerin dikkat çektiği şampanya şişesinin patlatılmasıyla kutlama başladı.

Aras, Atina'da karşılaştığı bir kadının, hayatının tüm anlamı haline gelmesini içeren kısa konuşması ardından Elif'i dansa kaldırdı. İkinci dakikasından itibaren Pelin ve bir arkadaşı da onlara eşlik etti.

Damat Kaçırma (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin