Magnus antrenman sonrasında yanıma geldiğinde onunla saray bahçesinde gezinmeye başlamıştık.
"Benimle ne konuşacaktınız efendim?"
"Öncelikle..." diyerek ona döndüm ve arkamda duran ağaca yaslandım. "Bana efendim diye seslenme, o kelimeden hoşlanmam. Prensim ya da majesteleri kelimelerini tercih ederim."
"Peki efen... şey prensim. O şekilde hitap ederim." Deyip başını yavaşça önüne eğdi. "Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?"
"Çok mu merak ettin ne konuşacağımı?"
"Hayır... yani belki biraz merak etmiş olabilirim." Dediğinde gülmeme engel olamamıştım. Tepkileri ve mimikleri çok hoşuma gitmişti.
"Magnus bilirsin, her kralın bir vekili ve yardımcısı olur. Babamınki Valentine'dı ama o da yaşlandı. Ben de yakında kral olacağım için kendime yeni bir yardımcı arıyorum."
"Bu konuda benden yardım mı istiyorsunuz?"
"Yardım demeyelim, aslında o kişi sen ol istiyorum."
Magnus şaşkın bir ifade ile bana bakıp sonrasında anlamsızca etrafına bakındı. Sanki ortamdaki tek kişi kendisi mi diye emin olmaya çalışıyordu.
"Benim mi olmamı istiyorsunuz? Peki ama neden?"
"Bir prensin kararını mı sorguluyorsun asker?"
"Hayır tabii ki, ne haddime. Yalnızca şaşırdım, daha beni tanımıyorsunuz."
"Tanımak için önümde çokça zamanım olacak. Ben, yardımcım olacak kişinin çok deneyimli olmasını istemiyorum çünkü o kişiyi bizzat ben eğiteceğim. Kendi istediğim şekilde. Bu bakımdan senin olmanı istiyorum. Sen en iyisinden, yani benden eğitim alacaksın. Bir görev olduğunda yanımda geleceksin, yaptığım araştırmalar sırasında seni bazen odama çağıracağım. Geleceksin ve bana yardımcı olacaksın. Bu konulara herhangi bir itirazın var mı?"
"Hayır, tabii ki yok." Dedi Magnus yüzündeki büyükçe gülümseme ile bana bakarak.
"Bir süre buna devam ederiz, sonra sana saraydan bir oda vereceğim ve orada kalmaya başlayacaksın. Yeterince iyi olursan gerçekten değerli bir yerin olur Magnus, bunu unutma. O saraya girmek kolay değildir."
"Ben, elimden geleni yaparım prensim. Buna emin olabilirsiniz."
"Güzel, seni sevdim. Birazcık sakar gibisin ama bunu da birlikte aşarız diye düşünüyorum. Yalnızca, bu sorumluluğu kaldırabilecek misin bunu merak ediyorum. Kolay bir iş değil, ciddiyet gerekiyor."
"Ben elimden geleni yaparım ama eğer ki yapamazsam başka birisini bulabilirsiniz, ben buna alınmam prensim. Önemli olan krallığın kaderi."
"Yapabileceğine inancım var benim." Deyip elimi Magnus'un çenesine koydum ve yüzünü kaldırıp yüzüme bakmasını sağladım. "Konuşurken yere değil yüzüme bak."
"Ben biraz çekiniyorum."
"Çekinme. Benimle göz göze gelmekten çekinirsen seni nasıl daha cesur hale getireceğim ben."
Elimi Magnus'un çenesinden çektiğimde Magnus başını tamam dercesine salladı. Elleri titremesin diye birbiri üstünde tutuyordu. Gerçekten bu askeri yatağıma nasıl alacağım ben? Teklif etsem korkarak kaçacak gibiydi.
"Yarın seninle özel olarak antrenmanlara başlayacağız. Askerler ile olan antrenmanınızdan sonra bizzat benimle kılıç antrenmanı yapacaksın. Bunu haftada en az 3 kez yapacağız, anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı prensim."
"Senin için bir sorun olmaz öyle değil mi?"
"Ne gibi bir sorun olabilir ki?"
"Seni çok yoracağım Magnus, buna hem fiziken hem de ruhen hazır olmanı istiyorum. Daha fazla antrenman demek daha çok yorgun düşmek demektir. Bunu unutma."
"Unutmam prensim."
"Bu arada nişanlın ya da görüştüğün birisi var mı? Seni bu konuda birisi engelleyecek mi diye merak ediyorum da."
"Görüştüğüm herhangi birisi yok."
"Güzel, olmasın da anlaştık mı? Bu etapta tüm dikkatini bana vermeni istiyorum. Başka hiçbir şey dikkatini dağıtmamalı. Tek benimle ilgileneceksin."
Magnus başını olumlu anlamda salladığında yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. O kadar masum duruyordu ki şimdiden bana kafayı yedirtmeye başlamıştı.
"Bu arada oda arkadaşın var mı?"
"Evet var, Raphael ile kalıyoruz."
"Raphael? Şu daha demin konuştuğun asker mi?"
"Evet, onunla kalıyoruz başından beri. Önceki eğitim alanımızda da hep bir aradaydık."
"Anladım." Deyip başımı olumlu anlamda sallamıştım. Bu Raphael'i yakından takip etsem iyi olacak. Tehdit oluşturup oluşturmadığını bilmem lazım. "Bu gece iyi uyu, yarın yorulacaksın. Ayrıca kimseye bundan bahsetme tamam mı? Kesin olmadan insanların bu konu hakkında bir şey konuşmasını istemiyorum. Dedikodu olayından nefret ederim."
"Asla söylemem prensim, bundan şüpheniz olmasın. Söyleyeceğiniz başka bir şey yoksa odama dönebilir miyim? Bugün çamaşır yıkama günü de, kıyafetlerimiz yıkanacak."
"Tamam dön bakalım." Diyerek ona bir adım daha yaklaştım ve gülümsedim. "Ama şunu unutma, bundan sonra senin benden daha önemli bir işin olamaz. O yüzden bir daha bir işin için benden izin isteyip gitme."
"Özür dilerim... be... ben sadece... üzgünüm."
"Tamam sorun değil, sadece ben uyarımı yapmak için söyledim. Artık gidebilirsin."
Magnus başını tamam dercesine sallayıp yanımdan uzaklaşırken tekrar ağaca yaslandım ve onun gidişini izledim.
Görünüşe göre onunla işim biraz zor olacaktı. Fazla saftı ve henüz onunla ilgili pek bir izlenimim olmamıştı. Biraz zaman geçtikçe açılır diye umut ediyorum. Yoksa başka birisine bakmaya başlamam gerekecekti.
...
Öyle bir şeye gerek kalmayacak sen merak etme ajsnskkdf