"Ona evlenme teklif ettin ve evet demedi mi?"
Jace'e dalga geçer bir halde baktığımda kafasını çevirdi.
"İyi yanından bakalım, hayır da demedi. Hiçbir şey demeden gitti."
"Düşünmeye ihtiyacı vardır."
"Bilmiyorum, olabilir. Yüzük de alacağım."
"Bence kabul edecektir, kendini kötü hissetme. Sadece kısa süreli bir şok yaşamıştır diye düşünüyorum."
"Ben de öyle düşünüyorum. Ee sen beni niye çağırmıştın?"
Gülümseyip elimi cebime attım ve cebimden bir kutu çıkardım.
"Bir saniye... yoksa sen de?"
"Evet evet, Magnus'a evlenme teklifi edeceğim. Çok düşündüm Jace, yani sen haklıydın. Yatağımda bir prenses olacağına sevdiğim bir adam olsun istiyorum ben. Ve Magnus'u seviyorum."
"Sen benden daha çabuk akıllandın hem de daha az hata yaparak..."
"Sen akıllanmış sayılmazsın." Deyip gülmüştüm. "Kızı kaybederim diye yapışıyorsun şu an kıza."
"Doğru ama en azından şu an onu kaybetme korkusu yaşıyorum ki bu da bir gelişme."
"Onunla yarın biraz gezeceğiz. İyi bir an bulunca da ona evlilik teklifi edeceğim. Gerçekten çok şaşıracak bence."
"Ben bile şaşırdım, o kim bilir ne kadar şaşıracak."
"Jace... garip bir heyecan var içimde. İnsan sevince böyle oluyor demek ki."
"Sen de bu adama çok çabuk gönlünü kaptırdın."
"Kaptırmamak imkansız gibi bir şey." Deyip arkama yaslandım "Kaptırmamak imkansız..."
....
Ertesi gün Magnus ile küçük bir gezintiye çıkmıştık.
"Hayır, tek at istiyorum." Deyip Magnus'u önüme çektim. "Birlikte bineriz değil mi?"
"Olur, neden olmasın." Deyip dudağıma bir öpücük bıraktı. Ona yardım edip ata bindirdim ve ben de arkasından ata binip ona sarıldım. "Hem böylesi daha güzel oldu, sana daha yakınım."
Gülüp bana bir öpücük daha vermişti.
"Sana yakın olmayı seviyorum." Deyip bana biraz daha sokuldu. O sırada bize bakan görevliye ters bir bakış attığımda önüne dönmüştü.
"Gidelim o zaman." Deyip atın kayışını çektim ve at hareket etmeye başladı. Magnus zaten küçücük bir şey olduğu için kollarım arasında resmen kaybolmuştu.
"Bugün özel bir gün mü? Benimle gezmek istemende bir amaç var mı?"
"Ne amacım olabilir ki?" Deyip yüzümü onun saçlarına gömdüm ve saçlarının kokusunu içime çektim. "Sadece seninle vakit geçirmek istiyorum. Baş başa..."
Saçlarına öpücükler bıraktığım zaman Magnus gülmeye başlamıştı.
"Yapma lütfen, huylanıyorum."
"Çok güzelsin." Deyip birkaç kez daha onu öptüm ama at huysuzluk yapınca ondan uzaklaşmak zorunda kalmıştım.
Atı tekrar kontrol altına aldım ve gideceğimiz yere varana kadar daha sakin durmaya çalıştım.
Sonunda güzel manzarası olan bir yerde atı durdurdum ve Magnus ile attan indim. Atı bağladıktan sonra yere bir örtü sermiştik ve birlikte örtünün üstüne uzanmaya başlamıştık.