Necklace ⭐

894 141 108
                                    

Bir süre kamelyada tek başıma oturup sonrasında elimle boynumda duran kolyeyi yoklamıştım. Gitmeden önce bunu Magnus'a versem iyi olacaktı.

Bu yüzden eve doğru yürüdüm ve kapıyı birkaç kez çaldım. Kapıyı biraz kırgın bir yüzle Abel açmıştı.

"Magnus'a söyleyeceğim birkaç şey daha var."

"Sizi şu an görmek istediğini sanmıyorum."

Kadın bunu dese de hızlıca içeriye dalmıştım.

"Cidden prensim, onu üzmeye yemin etmiş gibisiniz."

"Odası nerede?" Diye etrafa bakınırken Abel hızlıca önüme geçmişti.

"Bana eski kocanı hatırlatıyorsunuz. O da her zaman kendini haklı görür, kimseyi dinlemezdi. Özellikle de beni."

"Bu yüzden mi bir askerle kaçıp gitmeyi tercih ettin?"

"Tek sebebi bu değildi. Ama siz bu şekilde davranmaya devam ederseniz Magnus'un da sizden kaçıp gitmesi an meselesi olacak."

Bunu dedikten sonra bana bir odayı işaret etti ve sonrasında evden çıkıp gitti. Derin bir nefes alıp odanın kapısına yöneldim ve birkaç kez çaldım.

"Magnus, konuşmamız gereken son bir konu var."

Bir süre ses gelmemişti. Kapıyı açmak istedim ama beklemeye karar verdim. En sonunda Magnus kapıyı duygusuz bir yüz ifadesi ile açmıştı.

"Ne istiyorsun?"

"Yalnızca, şunu vermek istemiştim." Deyip boynumda duran kolyeye elimi atmıştım.

"Onu istemiyorum, sende kalsın."

"Benim sana verdiğim her şeyi bana geri verdin ama."

"Onların hepsi maddi şeylerdi, bunun manevi değeri var." Deyip göz ucuyla kolyeye baktı Magnus. "Sende kalmalı."

Onu takmayıp kolyeyi boynumdan çıkardım ve ona uzattım.

"Belki sen de bunu yeni sevgiline verirsin." Dediğimde gülmüştü.

"Ona daha özel bir şey yaparım." Deyip kolyeyi elimden çekti ve sonra aniden büyüsü ile kolyeyi yok etti.

"Neden böyle bir şey yaptın?" deyip şaşkınca ona bakmıştım.

"Ne önemi var ki? Saklamamı mı beklemiştin ayrıca? Alec ben her şeyin ne kadar imkansız olduğunun farkındayım tamam mı? Bana inanmıyorsun bile hiçbir şekilde. Ben bana inanmayan birisiyle olamam."

"Ne?" Deyip sesli bir şekilde gülmeye başlamıştım. "Bana yalan söyleyen sensin, sana inanmamam için o nedeni bana veren kişi de sensin."

"Bunu daha ne kadar açıklamak zorundayım? Neden sakladığımı söyledim zaten sana. Diğer konularda dürüst oldum her zaman." Durdu ve gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti. "Beni bırakma diye yalvarmadığım için mi böyle yapıyorsun? Şaşırdın mı yani bu kadar kolay her şeyden vazgeçmeme."

"Açıkçası şaşırdım çünkü bana daha bağlı olduğunu düşünmüştüm. Belki yanılmışımdır, belki onda da rol yapmışsındır."

"Ben hiçbir zaman rol yapmadım!"

"Bana sesini yükseltme." Dediğimde arkasını dönüp odaya girdi, ben de peşinden odaya girmiştim.

"Beni rahat bırakacak mısın?"

"Hiç acı çekiyor gibi durmuyorsun." Deyip kapanan kapıya sırtımı yasladım. "Annen üzgün olduğunu söylüyor ama ben üzgün bir surat göremiyorum."

"Çünkü sinirliyim. Üzgün olmama fırsat bile vermiyorsun."

Yatağa sinirle çöküp oturdu.

"Rol yaptığımı düşünüyorsan benimle neden hala konuşuyorsun?"

"Cevabı öğrenmek için. Şu tavrına bakınca nedense rol yaptığını düşünmeye başlıyorum. Ne bir üzüntü, ne geri adım atma... normalde yaptığın hiçbir şeyi şu an yapmıyorsun. Yoksa tanıdığım Magnus beni elde etme noktasında farklı bir kılığa mı bürünmüştü?"

"Sana cevap vermeyeceğim. Ayrıca sen beni istediğini söylemeden önce de ben o şekilde davranıyordum unuttun mu? Oradaki herkese sorabilirsin, tüm askerlerden benim nasıl bir insan olduğumu öğrenebilirsin. Çok ileri görüşlü olup beni gözden yapmayı düşüneceğini anlayarak taa bir yıl önceden rol yapmaya başlamış olmam çok mu mantıklı geliyor senin gibi bir prense, merak ettim doğrusu."

"Gerçekten sinirlerim ile oynuyorsun şu an. Birkaç seferdir sürekli imalar yapıp beni delirtmek için elinden gelen çabayı gösteriyorsun."

"Delir de biraz kavga edelim diye uğraşıyorum. Sinirim geçmiyor madem, biraz daha sinirlendireyim kendimi."

Yatakta dizlerini kendine çekti ve yüzünü başka yöne çevirdi. Daha ne olduğunu anlayamadan gözlerine yaşlar dolmuştu.

"Ben sadece bir süreliğine de olsa mutlu olmak istemiştim. Ben değişmedim, ne zaman sana karşı bir şeyler söylesem ağzıma ediyordun ve kalbi kırılan ben oluyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Ben de o yüzden susmaya karar verdim, bir yerde haklısın. Senin istediğin o köle oldum mutlu olmak için. Sesimin az çıktığı halini seviyordun ya, ben de öyle davrandım. Ama yanlışım varsa düzelt Alec, bir insan sevdiği adama karşı bile kendini savunamazsa o adam hayata karşı kendini nasıl savunabilir? Benimle evlenmek mi istemiştin cidden? Ben olsam bunu istemezdim. Sana karşı sesi zor çıkan birisini, kendini savunmayan birisini hangi halk kral olarak benimser ki? Öyle bir durumda yine insanlar bana senin kölen gözüyle bakacaklardı, buna emin olabilirsin."

"Senin bahsettiğin kadar gaddar birisi değilim ben."

"Gaddar değilsin zaten." Deyip gülmüştü. "Yalnızca kendin dışındaki tüm fikirler sana aptalca geliyor ve dinlemek istemiyorsun. Kendime onca zaman eziyet ettiğime inanamıyorum. Ne için ettiğimi görünce daha da inanamıyorum."

Tekrar ağlamaya başladığı için bir şey dememek adına büyük bir savaş verip galip gelmiştim. Sadece sessiz kalıp onun karşımda durup ağlamasını izledim. Ne ona sarılmak gibi bir hamle yapmıştım ne de odadan çıkmak gibi bir hamle... zaten bir süre sonra iç çeke çeke ağlamayı kesmişti.

"Bunu eziyet olarak mı görüyorsun?"

"Gerçekten benimle dalga mı geçiyorsun? Ne yapmam lazım, üzüntüden bayılırsam mı rahat bırakacaksın beni?" Deyip sinirle ayaklanmıştı. "Hiç mi acımıyorsun bana?"

"Ağlayarak kendi kendine acı çektiriyorsun, bu benim suçum değil."

"Biliyor musun? Umarım kimse seni sevmez ve seni ne kadar çok sevdiğimi anlarsın. Gerçi sen böyle olmaya devam ettiğin sürece hiçbir şeyi anlayacak gibi durmuyorsun."

Elini havada salladıktan sonra yan tarafta portal dediği şey açılmıştı.

"Artık odana dönmelisin bence."

Daha ne olduğunu anlamadan portal denilen yere savrulduğumu hissettim ve saniyeler sonra kendimi odamın zemininde bulmuştum. Açılan kapı anında kapanırken bir süre etrafıma baktım ve olayı algılamaya çalıştım.

Sonrasında ayaklandım ve ani gelen baş dönmem ile yeniden yere düştüm. Baş dönmesi geçene kadar da yerde oturmaya devam etmiştim.

....

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin