First Meet 💥

2K 183 88
                                    

Jace ile birlikte saraydan çıkmadan önce Clarissa ile karşılamıştık.

Clarissa; annemin yardımcısı olan Valentine'in kızıydı ve sarayda birlikte büyümüştük. Yine de ondan pek haz ettiğim söylenemezdi.

"Günaydın prensim." Diyerek bana yaklaştı ve önümde eğildi. "Nasılsınız?"

"İyiyim Clarissa, sen nasılsın?"

"Teşekkür ederim, ben de iyiyim."

Gözü yanda kendisini izleyen Jace'e kaymıştı.

Jace oldukça uzun zamandır Clarrisa hakkında iyi planlar yapmıyordu. Sürekli olarak kızı "yatağa atma" planları kurup başarısız oluyordu.

"Bana da günaydın." Dedi Jace sırıtarak.

"Üzgünüm, seni yeni görmüşüm Jace."

"Jace? Alec'e prensim diye hitap ediyorsun ama bana Jace mi diyorsun? Bu nasıl bir çifte standart böyle?"

"Unutmuş olabilirsin ama sana Jace diye seslenmemi sen istemiştin."

"Öyle miydi? Ah evet öyle bir şey demiş olabilirim. Pekala, bana Jace diyebilirsin  ama yataktayken bana prensim diye hitap etmeni tercih ederim. Öylesi daha zevkli oluyor."

"O zaman sanırım sana hiçbir zaman prensim diye hitap etmeyeceğim."

Clarissa yanımızdan geçip giderken Jace'in sinirden  kızaran yüzüne bakıp gülmüştüm.

"Bu kız bana kafayı yediriyor. Ama onu yatağa atmadan asla pes etmem."

"Kızı rahat bırak Jace, belli ki böyle bir şey istemiyor işte. Niye zorluyorsun?"

"Bilirsin, zorlamayı severim kardeşim." Diyerek yürümeye başlamıştı Jace. "Ve bu kız, yatağıma aldığım tüm kızlardan daha güzel. Prensesler görse kıskanır, öyle bir güzellik."

"Katılıyorum. Ama kızı tek gecelik bir zevkin için kullanma. Yani, Clary bundan daha iyi bir şeyi hak ediyor. Senin sapıkça planlarının içinde olmaması gerektiğini düşünüyorum."

"Sen bu kızdan hoşlanmıyorsun bile. Niye şimdi onu savunuyorsun bana?"

"Doğrular Jace... doğrular baş belasıdır." Deyip yürümeye devam etmiştim. "Ayrıca Sebastian ile bu kadar iyi anlaşırken kardeşine cidden  bunu yapacak mısın?"

"Sebastian benimle iyi anlaşıyor. Biliyorsun kendisi kraliyetin bir numaralı yağcısıdır."

Bunu derken göz devirmesi gülmeme neden olmuştu.

Sebastian iyi ama kurnaz birisiydi. Kraliyet halkına yakın olmak için her şeyi yapacak cinsten bir zekaya sahipti.

Babası da benzer bir karaktere sahipti. Ve Clarissa da onlar gibi mi düşünüyor emin olamıyordum ben. Bazı zamanlar bana gereğinden fazla yakın olmaya çalıştığını hissediyordum.

Yine de ne olursa olsun artık kral olacaktım, bunları düşünmem saçmalıktı.

...

Kılıçlarımızı almak için askerlerin olduğu bölüme geldiğimiz zaman benim kılıcımı bulamadıkları için başka bir kılıç ile antrenman yapmak zorunda kalmıştım ve bu sinirimi bozmuştu.

Yine de bu halde bile Jace'i yenecek kadar iyiydim.

"Ben biraz dolaşacağım, sen de gel istersen."

"Ben askerleri denetlemek istiyorum. Bir de kılıcım bulundu mu onu öğrenmem lazım."

"Sıkıcı işler beni aşar, ben kaçtım." Diyerek uzaklaştı Jace. Ben de askerlerin bulunduğu kısma yöneldim.

Bir süre asker eğitimini incelerken bir askerin elinde tuttuğu kılıç gözüme çarpıştı. Bu benim kılıcım değil mi?

"Hey sen, buraya gel." Dedim askere seslenerek. Bir süre etrafına bakındı. "Sana diyorum, etrafına bakınan. Gel buraya."

Yanında durana bir şeyler söyleyip hemen yanıma geldi.

"Prensim, ben... bir şey mi yaptım?"

"Elinde tuttuğun kılıcı nereden buldun?"

"İçeride duruyordu, hoşuma gittiği için aldım. Antrenman için."

"İyi yapmışsın. Beğendin mi bakalım?"

"E... evet. Harika bir kılıç."

"Tabii ki öyle çünkü o benim kılıcım." Dediğimde korkuyla bana baktı. "Benim kılıcımı almışsın."

"Prensim, çok üzgünüm ben... bilmiyordum."

"Antrenman sonrası onu sağ salim yerine bırak. Üstündeki taşlardan bir tanesine bile zarar gelmesin."

"Ben... hemen bırakacağım. Şüpheniz olmasın."

"İsmin ne senin? Seni burada ilk kez görüyorum."

"Ben Magnus... burada yeniyim. Diğer sarayda eğitilip buraya gönderilen askerlerdeniz."

"Ya... demek yeni askerlerdensin."

Magnus evet anlamında başını sallandığında onu baştan aşağı süzmüştüm. Genelde askerler ilgimi pek çekmezdi ama bu askerin farklı bir havası vardı.

"Bundan sonra daha sık görüşeceğiz o zaman. Şimdi kılıcımı yerine koy."

"Peki efendim, teşekkürler."

Magnus benden uzaklaşırken onu son kez süzdüm. Ona baktığımı fark edip sendelemesi hoşuma gitmişti.

"İyi günler efendim." Diyerek gözden kaybolduğunda ben de çitlerden uzaklaştım. Odama dönüp birazcık dinlenmeye ihtiyacım vardı.

...

Sanırım burada ilişkileri daha hızlı ilerleyecek ansnmsmsd

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin