Dinner 🍜

1.7K 165 242
                                    

Akşam Magnus'un odama gelmesini beklerken fazlaca heyecan yapmıştım. Neden bu denli heyecan yaptığımı kendim de bilmiyorum ama garip bir heyecan vardı içimde.

Acaba reddedilme olayı beni daha da hırslandırmış olabilir mi? Clary ve Jace olayı gibi.

Clary onu reddettikçe Jace üstüne gitmeye devam ediyordu.

Gerçi onların bu savaşı yıllardır var diyebiliriz. Benim Magnus'u elde etmem bu kadar sürmez.

Masayı hazırlatmıştım. Kapıdaki görevlileri dağıtıp birkaç güvenilir askerimi oralara dikmiştim.

Kısa zaman sonra kapım çalındı ve Magnus kapıdan içeriye girdi.

"Geldim peensim." Diyerek odanın ortasına doğru ilerlemişti. Onu kısaca süzdüm ve çekingen haline gülümsedim.

"Çekinmene gerek yok." Deyip ona elimi uzattım. "Başlayalım mı?"

Magnus elimi tutarken onu masaya doğru çekip yanıma oturmasını sağladım. Sonrasında sakince elimle onun yüzünü okşadım.

"Çok güzel gözüküyorsun." Dediğimde yüzünü önüne eğdi ve gözlerini benden kaçırdı. Utangaç bir şekilde ellerini birleştirmişti. "Utanmana gerek yok."

Elimi birleştirdiği iki elinin üstüne atıp ellerini kendime doğru çektim.

"Bana bakabilirsin, çekinme."

"Üzgünüm ben... ne yapacağım şaşırmış durumdayım."

"Arkadaşına buraya gelirken ne dedin?"

"Bir şey demedim. Bu gece onun da randevusu var o yüzden odada değildi."

"Randevusu? Birisi ile görüşüyor yani."

"Evet."

"Güzel." Dedim gülerek. Bu bilgi iyi gelmişti işte. "Hadi yemeğe geçelim o zaman."

Başını tamam dercesine sallayıp bir süre önündekilere baktı.

"Görgü kurallarına uymana gerek yok. Bilmediğine eminim."

"Hayır biliyorum." Deyip çatalı eline aldı ve şaşırdığım bir kibarlık ile onundekilere yemeğe başladı.

"Askerler kibar olmazlar genelde."

"Yetiştirilme tarzım böyle çünkü. Annem bir soylu kanına sahip de."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Babam bir asker... anneme aşık oluyor. Annem o zamanlar sarayda yaşayan soylulardan birisinin akrabası... iyi yetiştirilmiş bir kadın. O da babama aşık oluyor. Sonra birlikte kaçmışlar çünkü Krallık babamı istememiş. Babam beni bir asker olarak, annem de bir asil olarak yetişirmeye çalışınca ortaya böyle bir şey çıktı işte."

Magnus'un konuşması beni hayrete düşürmeye yetmişti. İlk defa çekinmeden bu kadar uzun konuşmuştu ve soylu bir kana sahip olması da hoşuma gitmişti.

"Krallıktan sürüldüler yani?"

"Evet, sürülmüşler. Sonra da sizin topraklarınıza sığınmışlar. Babanız da onları kabul etmiş. Ben de çocukluğumdan beri asker olup babanıza olan bu borcumu ödemek istemişimdir. Bizi buraya kabul ettikleri için ona minnet duyuyorum."

"Bu minnet borcunu iyi bir asker olarak ödeyeceğine eminim." Diyerek onun elini tuttum. "Gözlerindeki ışığı görebiliyorum."

Magnus bana küçük bir gülümseme atıp tekrar yemeğine yöneldi. Utangaçlığı her saniye azalıyordu ve bu hoşuma gitmişti.

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin