Yatakta uzanırken elimde duran yüzük kutusuna bakıp duruyordum.
Gözümü kapattığım anda karşıma onlarca anı çıkıyordu ve onu düşünmekten kendimi alamıyordum.
Daha birkaç gün önce onunla şu yatakta uzanıyorduk ve şu an... tek başımaydım.
"Alec, iyi misin?"
Annemin sesi ile gözümü açtım ve doğruca anneme baktım.
"Pek sayılmaz."
"Isabelle ile görüşecek birkaç prens saraya geldi, sana haber vereyim dedim."
"Askerlere söylersin, oda ayarlasınlar."
"Bana hala nedenini söylemedin, Magnus'u gönderme nedenini."
"Kapıyı kapatsana anne." Dediğimde kapıyı kapattı ve içeriye girdi. Ona söylemek istemiyordum aslında ama annemin büyücü tutumu benimki kadar katı değildi. "Magnus'un bana söylediği çok büyük bir yalan yakaladım."
"Ne konuda olduğunu merak ediyorum şu an."
"Anne o... o bir büyücüymüş."
"Ne? Sen ciddi misin?"
"Evet ve bana bunca zaman yalan söylemiş. Tehlikeydik, neredeyse ölecektim ve o büyüsü ile beni kurtardı."
"O zaman şu aşk büyüsünü de o yapmış olabilir. Diana diye düşünmüştüm ama mantıklı gelmemişti. Bu durum daha mantıklı geliyor."
"Ben de öyle düşünüyorum. Ya da Asmodeus da yapmış olabilir. Kısaca onu buradan bu sebeple yolladım. Büyücü olduğunu benden sakladı."
"Senin tutumunu bildiği için saklamış olmalı ama bu onu haklı çıkarmaz. Ayrıca aşk büyüsü olayı da doğruysa bu çok tehlikeli bir durum Alec. Aşk büyüsü insanı deliye çevirir."
"Ne yapmam gerekiyor? Onu sürgün etmeyi düşündüm ama buna cesaret edemedim."
"Başka birisine aşık olmalısın." Deyip yanıma oturdu annem. "Evlen ve bir çocuk sahibi ol, inan bana çocukları düşünmekten aklına Magnus gelmeyecektir."
"Öyle mi diyorsun?"
"Babana öyle çok aşıktım ki o ölünce yaşayamam sanmıştım. Hatta her sabaha kendimi öldürme isteği ile uyandım. Ama o zamanlar hem Max çok küçüktü hem de o dahil 4 çocuğum vardı. Bunu yapamazdım. Acımı tamamen kalbime gömdüm ve kendimi size adadım. Eğer Magnus'la kesin bir şekilde olmak istemiyorsan birisiyle evlenip yuvanın kur ve birkaç tane çocuk yap. İnan bana aklın bir daha asla başka şeye gitmeyecek."
"Kulağa fazla mantıklı geliyor." Deyip elimdeki yüzüğü yana bıraktım. "Biliyor musun, tam da ona evlenme teklifi edecektim."
"Büyük bir zararın kıyısından dönmüşsün. Güven duygusu bir ilişkinin yapıtaşıdır. Ona bir daha asla güvenemeyeceksin."
Başımı olumlu anlamda sallamıştım.
"Bir prenses ile evleneceğim. Şu an en mantıklı seçenek bu."
"Bu arada Isabelle konusunda ne düşünüyorsun?"
"O sadece... aptallık yapıyor." Dedim iç çekerek.
"Sevdiği birisi var değil mi? Şüphe duyduğum kişi mi diye merak ediyorum."
"Söyle, kimmiş?"
"Sebastian."
Annemin bu kadar zeki olması bazen beni çok mutlu ediyor.
"Doğru tahmin. Ama hayatını hu sarayda geçirmek istemiyor ve gitmeyi kafasına koymuş. Bir şekilde... burada baskı altında olduğunu hissediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Should See Me in the Crown
Fiksi PenggemarYeni bir Krallık ve bambaşka bir hikaye...