Bölüm 191: İnsanlığın Ötesi, Kai Lane!

336 59 14
                                    

Yağmur yağıyordu. Damlalar yavaş yavaş gökyüzünden düşüyordu. Onlar ne düştükleri insanları ne de onların yaşadığı acıyı biliyordu. O insanlar kayıp hissediyordu. Onlardan bir şey alınmıştı. Ve bunun bir geri dönüşü olmayacaktı.

Zaman donmuştu sanki. Kısa saçları boynuna yapışmış Melony'nin yüzü damlalar ile doluydu. Gözlerinde bir boşluk vardı. Saçlarının ıslaklığı buraya kadar kilometrelerce koşmasından dolayı oluşan terden mi yoksa gökyüzünden düşen yağmur damlalarından dolayı mıydı? Ya da yüzünde ki onca su damlası yağmurdan mıydı yoksa gözlerinden akan gözyaşlardan mıydı? Kimse bilmiyordu ama zaten önemi de yoktu.

Kai'ın kollarında ki saydam saçlı genç ona tanıdıktı. Tanımaması mümkün değildi. Hayatı ona bu kadar güzel kılan ve bu adada çektiklerine rağmen gülmesini sağlayan oydu.

Onun gülüşü sayesinde hiç olamayacağı kadar mutluydu. Ve bugün onun gülüşü yüzünden ölümden beter bir acı çekiyordu.

Jace arkasından çıktığında tam olarak düşünme fırsatı bulamamış birisiydi. Sırtında Lena vardı ve onun ağırlığı sebebiyle Melony'e yetişememişti. Belki de bunun sebebi Melony'nin Kevın'a olan duygularıydı.

Melony'nin duygusu Aşk olmasa bile Jace inanıyordu ki onu bu kadar hızlandıran aşktı.

Fakat Kevın'ı gördüğünde onun bile düşünceleri bulanıklaştı. Lena daha onun sırtından başını kaldırıp Kevın'a bakmadan elini Lena'nın gözlerine götürmüştü.

"Neden gözlerimi kapatıyorsun Jace?"

Jace istemedi sesinin de olabildiğince düzgün çıkmasını istedi. Bunun mümkün olmadığını bilse de kısık sesiyle konuştu.

"Burada görmen gereken bir şey yok."

Kai kollarında ki Kevın'ı yavaşça yere indirdi. Gözlerinde boş bir ifade vardı. Ne bir isteği ne de arzusu kalmış gibiydi fakat o hala duygulara sahipti. Aşkın neşesine ve Heyecanın umuduna sahipti.

Başını kaldırdığında ne Jack'e ne de başka birine baktı. Daha fazla Kevın'a bakmak da istemiyordu. Başka bir noktaya bakıyordu. Gözlerinde karanlık bir parıltı belirmişti o anda. Ayağa kalktı ve hiçbir şey söylemeden ormanın içerisine girip kayboldu. Kimse ona bir şey söylemedi. Kimse ona nereye gittiğini sormadı. Kimse onu suçlu bulmadı.

Jack önce Kai'ın gittiği yöne baktı. Gözlerinde ki korku ölçülemeyecek kadar yoğundu. Ardından dişlerini sıktı. Yumruklarını öyle sıkıyordu ki tırnakları avucuna girmişti ve kanıyordu. Korkusu öfkeye dönüşüyor ve bir süre sonra yok oluyordu. Yağmurun altında Jack'in avuçları tamamen kan içinde kalmıştı ve gözlerinden delilik akıyordu.

"SENİ PİÇ KURUSU!!!"

Jack bakışlarını biraz uzakta Esaretin gücüyle ızdırap çeken Afro'ya döndü. Afro yerde bir o yana bir bu yana dönüyordu. İnanılmaz bir acı çekiyordu. Ama ne sesi birine ulaşabiliyor ne de biri onu görebiliyordu.

Jack soluk soluğuna gördüğü Afro'ya bakarken onun gittikçe kaybolduğunı fark etti. Yasağın gücü gittikçe güçleniyordu. Bu yüzden Afro tamamen gözden kayboluyordu.

"SAKIN BİR YERE GİTME!!!"

Jack hızla Kevın'ın üzerinden düşen iğneyi aldı ve göğsüne sapladı. Ağzından akan kanları umursamadı. Bedeninden Gölge hüzmeleri fışkırırken topallayarak ayağa kalktı ve biraz ilerideki Skana'ya tutundu. Jack Topallayarak Afro'ya Yürürken Melony aniden çığlık attı ve doğrudan Kevın'ın üzerine doğru atıldı.

"KEVIIINNN!!!"

Jack Afro'nun önüne geldiğinde o ıstırap içinde bağıramayan kızıl saçlı adama baktı. Jack, hiç sahip olamayacağı bir sakinlik ile konuştu. Az önce öfkeden çıldıran oydu fakat şimdi.... Şimdi sakindi.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin