Bölüm 136: Bir Şehri Yok Etmek (1)

713 106 24
                                    

Kai ustası için bir mezar hazırladı. Mezarın önünde saatlerce durdu ve onun kırılan boynuzlarını Mezarın üzerine yerleştirdi. Mezarın üzerinde bir yazı kalmıştı.

'Görüp görebileceğiniz en iyi usta.'

Kai mezarın başından ayrıldı ve eşyalarını toparlamaya başladı. Artık burada kalmasının bir anlamı yoktu. Ustası ölmüştü ve Çift Parmak Dünya Kesiş Sanatını öğrenmişti. Yakın zamanda Beden Kesiş seviyesine gelecekti.

Kai ihtiyacı olan şeyleri toparladıktan sonra Kain'in heykelinin önünde durdu. Hala o antik Aurayı yayıyordu fakat Kai artık bundan etkilenmiyordu. Bir şeyden etkilenecek hali kalmamıştı.

Kai son bir kez Kain'in aldığı pozisyonu aldı ve Kain'e başı ile selam verdi.

"Bana bu sanatı öğrettiğiniz için teşekkür ederim."

Ardından Kai Kılıcını savurdu ve Alevlerle Kaplı kılıç heykeli parçalara ayırdı.

"Ama bu sanatı başka kimse bilmemeli. Bu sanat sadece onları yok edecek olsa da tehlike her zaman olacak."

Çift Parmak Dünya Kesiş Sanatı için Kılıç İradesi bilinmeliydi ve yeterli saflıkta kan bağı gerekliydi. Bu zamanda bu gereksinimlere sahip tek kişi ise Kai'dı.

Kai Gitmeden önce son bir kez Ustasının mezarının önünde durdu ve önünde eğildi.

"Sonsuza değin ustam olarak kalacaksın."

Kai gözlerinin dolmasına izin vermeden Mağaranın olduğu bölgeden ayrıldı ve ormanda ilerlemeye başladı. Artık Kırmızı Yıldırıma geçmişti ve gücü Mor Yıldırımın altında ki herkesi ezmeye yeterdi ve Kai Çift Parmak Beden Kesişini öğrendiğinde Mor Yıldırımda ki biri ile de dövüşebilecekti.

Tabii ki Kai'ın sözleri Dahiler içindi. Kai Mor Yıldırımın altında ki herkesi öldürebilirdi. Dahi ya da Canavar olması bir şeyi değiştirmiyordu.

Kai ağaçların üzerinden seke seke ilerlerken o sırada başka birini gördü. Kai'ın gözleri gördüğü kişi ile parlamıştı.

"Bir istihbaratçı..."

Kai aniden hızlandı ve Elçi farkına bile varmadan boynundan yakalayıp yere yapıştırdı.

Elçi Karşısında ki bu pelerini genci görünce gözlerinin korkuyla açılmasına engel olamadı.

"E-efendim b-b-ben sadece bir elçiyim."

"Kim olduğun önemli değil. Hangi akademiden geliyorsun."

Kai'ın aurası çok baskıcı ve eziciydi. Bir elçinin bu aura karşısında ayakta kalması imkansızdı fakat Kai zaten karşısında ki bu çocuğu aurası ile öldürebilecek yeterliliye sahipti.

"Kı-kızıl küre Akademisinden kıdemlim."

Kai kızıl küre Akademisi olduğunu duyduğunda kaşlarını çattı ve pelerini de ki Kızılyıldırıma baktı.

"Bu iş görebilir."

Kai istihbaratçının boğzanı parçaladı ve onu kan havuzunun içinde bırakıp yok oldu. Tabii ki bunları yapmadan önce İstihbaratçının ceplerini de karıştırmıştı.

Kai ormanda hızlıca hareket ederken üzerinden geçtiği Kan Gözü çiçeğini kopardı ve sıkmaya başladı. Kan gözü çiçeği ezilince kırmızı bir sıvı çıkarıyordu. Kai pelerinin başka bir yerine gelmesine izin vermeden kızıl Yıldırımı bir küreye çevirdi.

Kai Kızıl Küre Şehrine yaklaştığını hissedince kendini yavaşlattı. Daha normal ve bir kıdemlinin hızına sahipti.

Kızıl Küre şehri Kızıl Küre Akademisinin ikinci merkeziydi. Birinci merkezleri bir kaleydi ve asıl Savaşçılar orada bulunuyordu. Efsanevi Liderleri Mor Yıldırıma geçmişti.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin