Bölüm 159: Duyamayacağını Bilsem De....

455 66 3
                                    

Güneşin gökyüzünde kalmaktan yorulduğu ve ayın sahalara çıkmak için heyecanlanığı bir gün batımında ormanın içinde yavaş, çok yavaş iki insan vardı. Bu iki insandan biri diğerinin sırtındaydı ve çok nadir hareket ediyordu. Üzerinde ki kıyafetlerin çoğu parçalara ayrılmıştı. Kanlı bedeni yırtıkların arasından rahatça görünüyordu. Yüzüne kan sürülmüş gibi görünüyordu ama bu onun kendi kanıydı. Sol gözünü zar zor açık tutuyordu ve sağ gözünü kapatmış olmasına rağmen göz kapağının yarısı kesilmişti. Bu da onun neredeyse göz kapağını kopartma derecesinde bir kılıç yarası aldığını gösteriyordu. Bedeninin bir çok yerinde koparılmış et parçaları vardı ve sağ elinin olması gereken yerde bir kan şelalesi vardı.

Onu sırtında taşıyan çocuğun ise en az onun kadar yarası vardı. Onun da diğer genç gibi yüzündeki peçe ve üzerindeki kıyafetlerin çoğu yırtılmıştı. Göğsünün bir çok tarafında koparılmış et parçaları vardı. En korkuncu ise olmayan sağ gözüydü. Tamamen yerinden sökülmüştü ve geçen onca zamandan sonra kanaması durmuştu. Yine de bunun ne kadar ağır bir yara olduğu kolayca anlaşılabilirdi.

Onun da diğer genç gibi saçları tamamen kanla kaplanmıştı. Kahverengi saçları bir zamanların sarılığını barındırıyordu. Yine de şimdi koyu kırmızı tarafından bu saçlar esir alınmıştı. Ayakları çok yavaş hareket ediyordu. Buna rağmen bu yaraları aldıkları yerden çok uzaklaşmışlardı.

"Hehehehehee, onu gerçekten yenebileceğimizi düşünmemiz nasıl bir saçmalıktı? O..... bizi bir böcek gibi ezdi."

Alan gülerek söyledi ve Jack'in sırtındayken bir avuç dolusu kanı Jack'in sırtına kustu. Jack ise buna hiç alınmış gibi görünmüyordu. Zaten önceden de sırtı kanlar içinde kalmıştı.

" Beni sinir eden tek şey sağ gözümü yemiş olması. Siktir! Bir gözüm daha olması için en azından 2. Basamağa geçmeliyim."

Jack sinirlice konuştu. O an Alan da buna gülmeye çalıştı fakat kırık kemiklerinden biri çatırdadı ve ona büyük bir acı verdi.

Sonrasında ise Alan sol eliyle karnındaki bir yarayı tuttu ve derin bir nefes aldı.

"Sadece gözünü almış olsa da..... Bu kadar konuşuyorsun Jack. ÖHÖÖ!!! ÖHÖÖ!! Benim hem Sağ elimi hem de karaciğerimi yedi. Dahası benden aldığı ısırıklar senden çok daha fazlaydı."

Alan konuştuktan sonra bir kaç defa daha öksürdü ve Jack'in sırtında hareketsiz yatmaya devam etti. Jack ise Alan'ın sözlerine hiçbir karşı söz söylemedi. Usul usul yürümeye devam etti. En yakın şehir bile onların ulaşmasının imkansız olduğu bir yerdeydi. Fakat bunu umursamadan yürümeye devam ediyordu.

Alan'ın yüz ifadesi görünmese de bedeninden yayılan auranın değişimi onun hüzünlü bir duruma girdiğini açıklıyordu.

"Şu an olan durumumun farkındasın değil mi Jack? Ne kadar ilerliyebilirim? Bunu sende merak ediyorsun. Orada olanlardan sonra çok azımız hayatta kaldı. Ve bugün olanlardan sonra gerçekten 2. Gökyüzü Savaşı Başlamış oldu."

                                  ***

Gökyüzü Adasının Merkezi; Akademilerin Avcılar hakkında konuştuğu gizemli bölgeydi.

Burası onca yıl geçse de her zaman saf ve düzgün enerji yayan bir yer olmuştu. Atlantia dışında adada burası kadar yoğun aura yayan başka bir yer yoktu.

Çok eski zamanlarda bile burada yaşayan küçük kabileler bu bölgeye tapınmak için gelirlerdi ve burayı korumak için canlarını verirlerdi.

Fakat şimdi o Kutsal bölge tamamen değişmişti. Tamamen kana bulanmış ve bu alanın aurası da kanla kaplanmıştı. Merkez bölgenin neredeyse tamamı organlarla ve kanlara kaplanmıştı. Bir insan sadece başını çevirince oradaki bir bedeni görebiliyordu. Bütün organları ve uzuvları Koparılmıştı. Ama yenmemişti görünüşe göre o uzuvları yiyemeden bu kişi ölmüştü.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin