Bölüm 117: 3 Efsane'nin Gücü

718 103 9
                                    

1 ay geçti. İnsanların çoğu şehirleri ele geçirmeyi başarmıştı. Neredeyse her Akademi bir kale ya da bir şehre sahipti. Savaşa hazırlık yapılıyordu.

Şehirler normal şehirlerden çok daha küçüktü. Savaş için yapılmışa benziyordu ve insanlar da sadece akademide ki insan sayısı kadar evleri tamir ediyordu. Diğer evler hala yıkık olarak kalıyor ve şehirin savunmasına dönüşüyordu.

Tabii ki Kai daha yer altından çıkmamıştı. Açlığını topraktaki minareller ile karşılıyordu. Havasını ise oluşturduğu bir delikten hallediyordu. Dışarı da zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin farkında olmadığı için uzun bir süre de topraktan çıkmamıştı.

"Hey!! Kızılyıldırım Akademisinden gelen şu kızı gördün mü? Şifacı olmasına rağmen çok dehşet dövüşüyormuş. Kırmızı Yıldırımda bir de. Kızılyıldırım Akademisi böyle bir Efsaneyi nereden buldu bilmiyorum."

"Bizim Akademimiz de onlarla yarışırdı eskiden. Ne yazık bizi büyük fark ile geçtiler. Bizim herhangi bir şehrimiz ya da Kalemiz yok ama Dakion Akademisine bak! Adaya düştüğümüzde iki farklı grupla birer şehir ele geçirdiler. Biz de acilen bir şehir bulsak güzel olur. "

Kai yer altından duyduğu seslerle gözlerini açmıştı. Yavaş yavaş bedenini oynatırken toprağın üzerindeki 2 kişi topraktaki oynamaları hissetmişti. 2'si de hızlıca geri çekildi ve savunma pozisyonuna geçti. Zayıf değillerdi. Turuncu yıldırımın başlangıcındaydılar. Kendilerini bir tuzağa karşı savumabileceklerine olan güvenleri tamdı.

O sırada toprağın altından iki ayak çıktı ve toprağa bastı. Ardından bir beden ceset gibi toprağın altından kalktı. Yüzünden topraklar kalkarken bakışları yeni dirilmiş birinin bakışları gibiydi. Yüzünün bazı yerlerinde çatlaklar vardı ve saçlarının sarılığı zor belli oluyordu.

Kai kafasını çevirdi ve ona bakan 2 gence döndü. Yüzündeki çatlaklar olduğu gibi kaybolmaya başlarken Kai elini uzattı ve toprağın içinden Sirius Kai'ın eline yapıştı. Kılıç ile arasında yeteri kadar yüksek bir bağ oluşturan insanlar Mana Silahlarını kendilerine çekebiliyorlardı.

Kai'ın neler yaptığını gören ikili ne diyeceklerini bilememişti. Sonrasında esen rüzgar Kai'ın pelerinini ve saçlarını dalgalandırdı ve ikisinin de üzerindeki toprağın düşmesine sebep oldu. Aynı zamanda dalgalanan pelerinin olduğu yerde ki Kızılyıldırım arması ikilinin gözünden kaçmamamıştı.

İkisi de silahlarını çıkardı ve Kai'a doğru tuttu. İkisi de Kıdemliydi fakat unuttukları şey kendi akademilerinde Kıdemli olmanın çok kolay olmasıydı. Bilmedikleri ise Kai'ın Kızılyıldırım Akademisinin bir Efsanesi olmasıydı.

İkiliden biri hiç konuşmadan kılıcını kaldırdı fakat daha indiremeden kafasına düşen kılıcının parçası yüzünden kafasını tutmaya başlamıştı. Kai kılıcı o fark etmeden kesmişti.

"Hiç benimle dövüşmeyi başlamayın. Ben Kızılyıldırım Akademisinin bir Efsanesiyim. Beni yenemezsiniz."

İkili Kai'ın bir Efsane olduğunu öğrenince nefeslerini kesilmesine engel olamamıştı. Efsanevi Liderleri Kırmızı Yıldırımın Başlangıcındaydı. Yani karşılarındaki kişi büyük ihtimalle Liderlerinden güçlüydü. Kaçamazlardı. Burada ölüme mahkumlardı.

" Sizi öldürmeden önce bir şey sormak istiyorum. Bana Kızılyıldırım Akademisi hakkında ve neler olduğunu biraz anlatır mısınız?"

                                 ***

O sırada Gökyüzü Topraklarının Batı Bölgelerinde bir şehir de insanlar çılgınlar gibi çalışıyordu. Her biri yüksek taşlar ve taşıyor ve şehirim savunmasını ve evlerini tamir ediyorlardı. Uzun bir süre burada yaşayacaklardı. Bu yüzden de burayı korumaları ve bakmaları önemliydi.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin