Bölüm 142: Kamp Ateşinin Yanı Başında

595 79 6
                                    

"Gelişim Dünyası farklıydı Elena. Bu hepimiz için de geçerli. Acı bir şey yaşamadan biz duygularımıza hükmedemezdik. Güçlü olmak için önce güçsüz olmalıydık." Raiya konuşuyordu.

" Benim küçük bir kardeşim var. O ve ben yalnız yaşadık ve ben onun hayatı için çok çalıştım fakat hastalığına karşı dünya da bir şifa yoktu. O zamanlar ben güçlerimi uyandırdım ve Michael beni buldu. Kardeşimi gelişimci diyarının bir hastanesine yatırdı ve ona iyileşmesi için yardımcı oldu. Bilmiyorum, belki de şimdi tamamen iyileşmiştir ve belki de o da duyguların gücüne sahiptir ama ben onu uzun bir süre göremeyeceğim. Bu içten içe kalbimi yakıyor ve ne kadar bencilce de olsa eski günleri özlememe sebep oluyor. "

" John akademiye gelirken hayatı boyunca beraber olduğu çocukluk arkadaşlarını kaybetti. Ama bunun sayesinde de o Buz Kral olma yolunda ilerledi. "

" Summer'ın ailesi Avcıların ana soyundan geliyor ama o her şeye rağmen bir yol aradı ve buldu. O kaçtı. Bir yolla akademiye geldi ve o artık bizim dostumuz. O bu yolla Işığı buldu ve Beyaz Kral oldu. "

Bu iki kişi hakkında olan konuşmada herkesin bir anlığına nefesi düzensizleşmişti. Raiya bile bir anlığına anlatırken sesinin titremesine engel olamamıştı. Bu onların şimdiki çektikleri acıdan dolayı değildi. İlerde çekilecek olan acıdan dolayıydı. John dışında herkes bunu biliyordu.

Yine de Raiya devam etti. Burada durması uygun olmazdı. John şüphelenebilirdi...

"Hepimiz bir acı çektik Elena. Burada her birimiz bir dağın altından çıkarak geldik. O dağ çok ağırdı. Bizim gibi sayısız insan o dağın altında ezildi. Biz şanslı olanlarız. Çünkü artık o dağın altında değiliz."

Raiya son sözlerini söyledikten sonra herkes bir kez daha derin düşüncelerin içine dalmışlardı. Elena kendi çektiği acıları biliyordu. Raiya biliyordu. John biliyordu. Kronos, Fury, Toma, Zack, Kai, Jack geriye kalan her bir gelişimci. Her biri derin acılar çekmemiş miydi? Her birinin kalbinde onu güçlendiren bir acı yok muydu? Bir mutluluk bir heyecan bir enerji!

"Eğer o dağın altına bir daha girerseniz......"

"Ben de sizinle beraber o dağın altına girerim....."

Kai'ın sözleri bir kez daha dikkat çekti. Buradaki herkes o dağın ağırlığını biliyordu. Buna rağmen Kai neden o dağın altına bir kez daha girmekten korkmuyordu. Hayır! Korkuyordu. Ona kısa bir süre baksanız bile ellerinin nasıl titrediğini anlayabilirdiniz. Gözlerinde o hissi biraz anlamış bir an vardı. O hastanede gerçek acıyı çekmemişti. Onu çılgınlar gibi ağlatan onun üzerine o dağı bırakan ustası Randal'ın ölümüydü. Gözlerinin önünde ona sarılan, onu eğiten, ona gülümsemenin anlamını öğreten ustası. O öldüğünde Kai'ın kalbi ne kadar kırılmıştı? Kai sırf onu kurtarmak için Bela Yıldırımının altına girmişti fakat ne anlamı vardı? Randal Kai'ın hayatı için bir kez daha Kai'ın yüzüne gülümsemişti. Kai şu an bile Ustasını hatırladığında kendini ağlamamak için tutuyordu.

"Neden o dağın altına bir kez daha girmek istiyorsun?"

Zaheer bu alanda belki de diğerlerine göre en az acı çeken kişiydi. O dağın ağırlığını yeterince alamamıştı. Onun hayatında onu zorlayan tek şey başarısızlığıydı. Sırf diğerlerine yetişmek için hırslandı. Elinden gelenin en iyisini yapmak için uğraştı. Ama o her şeye rağmen o dağın altına girmemişti. Ne kadar ağır olduğunu bilmiyordu. Bu şekilde Zaheer en fazla nereye kadar ilerleyebilirdi?

Kai o an nazik bir şekilde güldü. Başını çevirdi ve Bedenini ürperten o gökyüzüne baktı. Üşüyordu. O sahip olduğu Alevlerle kendini ısıtabilirdi.
Ama bunu yapmadı. O kalbinin içine işleyen bu soğuğu seviyordu. Bu onun her an tetikte olmasını sağlıyordu.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin