Bölüm 49: Kızılyıldırım Sanatı

958 117 11
                                    

"Anne bana çikolata al." Annesi başını iki yana salladı.

"Yemekten sonra yiyebileceksin. Şimdilik beni bekle." Milah yavaşça ilerlerken Jack'in de bu anıları izlediğini bilmiyordu. Jack ne kadar kendisinin küçüklüğünü görüp şaşırsa da annesini görünce herşeyi unuttu.

Jack'in annesi ufak Jack'i evine bıraktı. Jack ise bir sorun olduğunu anında anlamıştı. Böyle bir şey hatırlamıyordu. Jack'in annesi yere oturarak Jack'in boyuna geldi. Anormal derece de uzun bir kadındı.

"Annenin şu anda bir yere gitmesi gerekiyor. Geri geldiğimde karneni almaya gideriz." Jack duyduğu cümleyle beyninden vurulmuşa döndü. Bu o gündü. Annesinin öldüğü gündü.

Annesi kapıdan çıkarken meraklı Jack de ona arkasından bakıyordu. Ama annesi ona dikkat etmediği için arkasından geldiğini görememişti. Annesi bir kaç sokak geçerken Küçük Jack de onu takip etmişti. Bir süre daha böyle ilerledikten sonra bir ara sokakta durdu.

"Hadi çık ortaya Black!! Ne istiyorsun?" Ufak Jack köşeden annesine bakıyordu.

"Tamam Maria. Sence ne için gelmiş olabilirim?" Maria ona dalga geçer gibi baktı. Gölgelerin içinde birisi vardı.

"İkimiz de senin beni öldüremeyeceğini çok iyi biliyoruz. Arada ki güç farkı fazla olmasa da o kadar güçlü değilsin." Black ortaya çıktığında yüzü ve görünüşü gözüktü.

Black adı gibi siyahi bir adamdı. Kısa siyah saçları vardı. Boyu da Maria'dan biraz daha uzundu. Gözlerindeki siyahlık kalbine işlemişti. Elinde garip bir tabanca vardı.

" Seni öldüremeyebilirim fakat burada ki küçük misafirimiz için bu kural geçerli değil." Black tabancasını Jack'e doğrulttu. Maria ne olduğunu anladığı anda tetiğin önüne atladı.

Black ateş etmişti. Kurşun Maria'nın omzuna girerken Maria ne kadar hızlı iyileşirse iyileşsin yine de kurşundaki zehir hızla kalbine doğru ilerliyordu.

Maria'nın gözleri yeşil ışık saçarken 1 yıldırım gözüktü. Sağ üstteki yıldırım(Heyecan yıldırımı) yeşil renginin tamamını aldı.

Black neler olduğunu anlamadan yürüyerek ölmekte olan Maria'nın yanına geldi. Maria tarafından zihni ele geçirilmişti. İkisi de bu şehirde korkunç bir şekilde baskılanmasaydı Maria çoktan onu öldürmüştü. Sadece sıradan halkın bunu fark etmesini istemedi.

"Jack'i unutuyorsun. Bir daha buralara gelmiyorsun." Black hiç bir şey söylemeden yerinde durdu. Maria da arkasına döndü. Yüzünde bir annenin şefkati vardı. Ufak Jack ise korkuyordu. Annesine onun yüzünden bir şey olmasından korkuyordu. Yaralandığını görmüştü. Kanı da görmüştü. Daha önce birinin hiç bu kadar kanadığını görmemişti.

"Geçti anneciğim."Ufak Jack annesinin kanıyan göğsüne dikkat kesilmişti. Annesinin sözlerini duymadı.

" Ama anne kanıyor. Bir şeyler yapmamız lazım. Sar-"Maria oğlunu parmağıyla susturdu.

" Şimdi okula gidip karneni alacaksın ve eve döneceksin. Bu anıyı bir gelişimci olmadığın takdirde hiçbir şekilde hatırlamayacaksın. "Ufak Jack bir anda donuk bir hal aldı ve bir robot gibi kafasını salladı. Maria 2 parmağı ile Jack'in kafasına dokundu.

" Umarım bilincim bir gün işine yarar. " Maria'nın gözlerinden yaşlar akarken oğlunun yanağını okşadı. Yüzyıllar öncesinde bir mermiyle öleceğini hiç hayal bile etmezdi. O zamanlar bu onun gibi birisinin ölümü için imkansızdı.

Sadece bu şehre gelmeseydi. O zaman her şey farklı olurdu.

" Seni seviyorum Jack. " Maria gözlerini kapatırken Ufak Jack de oradan ayrıldı.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin