Bölüm 53: Kardeşler Arası Konuşma

857 120 6
                                    

Telefonu soyunma odasında bırakmıştı. Oraya döndü. Burası var olan ama kullanılmayan bir mekandı.

Kai öncelikle Lily'i aradı. Ablasını diğerlerinden daha çok özleyip özlemediğini kim bilebilirdi?

"Lily?" Kai doğru mu aradığını merak ederek sordu o sırada telefonun diğer tarafından heyecanlı bir kız çığlığı duyuldu.

"KAİ! Lanet velet niye bizi hiç aramıyorsun. Sadece annemi aradın! Bizi niye aramıyorsun?!" Kai güldü.

"Zamanım olmadı. Turnuva vardı. Güçlenmek falan... Yani siz aklımdan çıkmıştınız. " Telefonun diğer ucundan çıkan ses ile Kai telefonu kulağından uzaklaştırdı.

"BİZ NASIL AKLINDAN ÇIKARIZ ÇOCUK!! İNSAN ARAR SORAR!! Neyse, bize neler olduğunu anlat." Lily'nin bir anda sakinleşmesiyle Kai şaşkına döndü. Acı acı güldü. Ne garip bir kişiliği vardı. Sanki o öfke tamamen sahteydi. Rol yapıyormuş gibiydi.

"Tamam o zaman. Buraya ilk geldiğimizde......." Kai bir süre boyunca yaşananları anlattı. Tabi ki çoğu yeri keserek anlatıyordu ve ustalarından da bahsetmemişti.

***

"İşte böyle oldu. Orada durumlar nasıl?" Kai durumları sorduktan sonra bir süre sessizlik oldu.

" Kai... Diğerleri sana bunları söylememi istemiyor ama ben bunu bilmen gerektiğini düşünüyorum."

"Sen gittikten 3 hafta sonra Sam'de bazı şeyler değişmeye başladı. Çok fazla sinirleniyor kendini kontrol edemiyor bir yönden sana benzedi. O zaman ki haline... Annem ve babam sana yaptıkları gibi onu da spora yollamayı düşünmüyor. Babam bir gün meditasyon yapmasını önerdi. O da bağırdı falan odasına gitti. Sabah bir çatırdama sesiyle uyandık. Hemen Sam'in odasına gittim. Gözleri parlıyordu ve gözlerinin sağ altından bir yıldırım çıkmıştı. Ama tam tamamlanmamıştı. Yarısında falandı. Sinirleri biraz daha yatışmış gibi görünüyordu. Çok garipti ama yıldırım. Ben de hayal olduğunu düşündüm. Hiç durmadan meditasyon yapmaya devam etti. Bir kaç defa daha çatırdama sesi geldi ama sadece bir kere gözü parladı. Biz ne olduğunu bulamadık. Senin bu konu hakkında bir fikrin olduğunu düşünüyorum."

Kai bir anda duyduklarıyla şaşkına döndü. Ne olduğunu anlayabiliyordu. Ne olduğu çok belliydi. Vücudunda ki enerjiyi derece atlamak için kullanıyordu. Şimdiden Sarı yıldırımın zirvesine ulaşmıştı. Daha 13 yaşında olmasına rağmen! Kai diğerlerinin de onun gibi olduğunu düşünmemişti. Hemen heyecanla sordu.

"Lily peki siz? Sizde de bir şeyler var mı?" Biraz mırıldanma sesi geldikten sonra Lily'nin sesi duyuldu.

"Şey, sanırım ben ve Matt'de de bir şeyler var. Hatta Dean bile biraz garip davranıyor. Biraz korkaklaştığını hissediyorum. Sanki o gün senin karşına geçen cesur çocuk gibi değil. Hala beni sevdiğini biliyorum fakat... Sanki biraz fazla duygulu. "

"Ben ise fark etmesem de çok meraklı birine dönüştüm. Her şeye ilgi duyuyormuşum. En azından diğerleri öyle olduğunu söyledi. İçimde bir şeyler hissediyorum. Bana baskı yapıyor. Çıkmak istiyor. Ama onu nasıl çıkaracağımı bilmiyorum. Aynı şekilde Matt'de öyle hissediyormuş. Sadece o biraz farklı. O... Nasıl desem fazla rahatlaştı. Bazen okula gittikten sonra eve gelmiyor. Seattle'ın tepelerine çıkıp tamamen oturuyor. Bir keresinde ondan da bir çatırdama sesi duymuştum fakat bana öyle bir şey olmadığını söyledi ve yaptığı işe geri döndü. Sence ne oluyor? Bir şeyler aklına geldi mi? " Lily'nin masum sorusuyla beraber Kai kahaka atmaya başladı. Lily ne olduğunu anlamasa da dediklerinden Kai'ın bir şeyler öğrendiğini anlayabiliyordu.

" Hahahaha. Sana söylemeden önce bir şey soracağım. Dean'den de bir çatırdama sesi ya da bunun gibi bir şey gördün mü?" Kai kendini gülmemek için zor tutuyordu. Kardeşlerini anlıyordu ama sevgilisi de aynı şeyi yapıyorsa gülmekten ölürdü.

"Niye ki? Evet, bir kere gözlerinin parıldadığını ve içinde ki bir yıldırımı gördüm. Ama bana halisinasyon gördüğümü söylemişti." Kai daha fazla dayanamadı ve çılgınlar gibi gülmeye başladı.

"Abla bu kadar saf olacağını düşünmemiştim. O üçü de benim gibi güçleniyor. Diğer yıl büyük ihtimalle akademiye geleceksiniz. Onlar da önden başlamak istemiş. Sana söylememeleri ise senden daha güçlü olmak istemeleri. 3'ü de seni kandırmış. Hahaha..." Kai gülmeye devam ederken Lily diğer tarafta duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.

" Benim anneme anlattığım güçlenme şeklini hatırlıyor musun? Dereceler ve yıldırımlar. Sanırım onlar neler olacağını düşünmüşler ve şimdiden hazırlık yapıyorlar. Tabi sarı yıldırımın zirvesine ulaşmışlarsa hepsi şu anda bile yeterince iyi oluyorlar. Lily sende bir an önce meditasyon yapmaya başlasan iyi olur. " dedi Kai.

" O şerefsizler.... Onları öyle bir döveceğim ki bir ay kendilerine gelemeyecekler. "Kai yine sakince güldü.

" Şu an ki halleri ile onları yakalayamazsın ki. Onları yaklayabilmen için onlardan güçlü olmalısın. "

" O zaman güçlü olurum. Onları öldüreceğim. Birazdan meditasyona gireceğim ama ondan önce evdeki garipliğin bununla sona ermediğini bilmeni istiyorum. "

" Babam ve annem fazla sakin sanki. Bir şeyler bildiklerini hissediyorum. Sen bu konuda bir şeyler biliyor musun? " dedi Lily. Kai durduğu yere biraz düşündükten sonra telefona döndü.

" Büyük ihtimalle bir şey yoktur. Devam et sen, boşver. Ben size akademi ve bu dünya hakkında bilgi edinmeniz için kitaplar yollayacağım. Aynı zamanda Michael'la da konuşurum. O bu akademinin müdürüdür."

"Tamam o zaman. Ben diğerlerinin yanında değilim. O yüzden eğer onlarla konuşacaksan onları ara! Ben meditasyon yapmaya başlayacağım!" Kai gülümsedi. Şu anki hali sanki az önce Raiya'ya işkence çektirmemiş gibiydi. Lily bunu bilseydi kardeşi hakkında endişelenirdi. Bu dengesiz ruh hali iyiye işaret değildi.

"Görüşürüz abla." Kai'ın yumuşak sesi ile Lily de biraz yumuşadı.

"Görüşürüz Kai." Kai telefonu kapattıktan sonra derin derin iç çekti.

"Ne kadar da üzücü. Dünya Turnuvasına katılamayacaklar. Yıllarca onlarla görüşemeyebilirim...... Neyse önemli değil zaten. Milyarlarca yıllık bir hayatım var. Uzun bir zaman onlarla beraber olacağım. "

O sırada Seattle da bir evde televizyonun karşısında bir kız oturuyordu. Sarı saçları omuzlarındaydı. Güzelliği ülkeleri birbirine düşürecek kadar mükemmeldi. Mavi gözleri şu anda öfkeyle parlıyordu.

"Demek beni kandırıyorsunuz ha! Göreceğiz bakalım kim kimi kandırıyor." Lily yerinden kalktı ve eşyalarını aldı.

"Dean ben çıkıyorum! Acil bir işim çıktı! Görüşürüz!" Lily daha Dean'in cevap vermesine izin bile vermeden kapıdan çıktı ve eve doğru yola koyuldu.

"Seninle yan yana olduğumu bilseydi Kai seni kesin öldürürdü. Sana sinirliyim ama ölmeni istemiyorum." dedi ve hızla oradan uzaklaştı.

Kai'ın olduğu yere döndüğümüzde Kai'ın yine elinde telefonu ile konuştuğunu görüyoruz.

"Demek ayrıldınız. Yapacak bir şey yok, artık başka kişiyi seversin. Kaderin böyle."dedi Kai.

"Bu arada bil bakalım ne oldu."Sam'in sesinde heyecanlı bir ton vardı.

"Ne o? Yoksa gelişim yolunda sarı yıldırımın zirvesine mi ulaştın?"

"S-sen nasıl biliyorsun?"

"Lily sağ olsun. Siz anlamasanız da benim anlamam çok kolay. Sizin için bir yer ayarlıyacağım. Bir de size temel bilgileri öğrenmeniz için bir kitap yollayacağım. Buraya geldiğiniz de daha çok şey öğrenmiş olursunuz."dedi Kai. Sam ise telefonun diğer tarafından derin derin iç çekti.

"Kai sana hep borçlanıyoruz. Ne zaman ödeyeceğiz bu borçları?" Kai'ın yüzünde samimi ufak bir gülümseme oluştu.

"Kardeşlerimin bana hiçbir borcu yok. Eminim sizin de bana iyilik yapmak için bolca zamanınız olacak." Kai Sam'e de veda ettikten sonra oturduğu yerden kalktı ve arenaya doğru ilerlemeye başladı. Matt'i de arayacak zamanı kalmamıştı. Rahat bir şekilde sahaya ilerledi.

"Kazanmam gereken bir turnuva var."

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin