Bölüm 130: Saf Şifaya Doğru

674 112 27
                                    

İyi okumalar

Kızılyıldırım Akademisinde Yasaklı bölgesinde Yıldız Şelalesinden 5 metre uzakta kanlar içinde sarı saçlı bir genç yatıyordu.

Sam'in kanı %67 saflıkta Türk kanıydı. Bir Kova dolusu Türk kanının olduğu yere hiçbir vahşi hayvan yaklaşamıyordu. Eğer o kandan içerlerse yaşam süreleri uzardı fakat aynı zamanda o kanı içerlerse patlayarak ölmeleri içten bile değildi. Ölüm ve Yaşamın enerjisi asla hafife alınmamalıydı.

Sam başını kaldırdı ve bulanık görüşü ile parlayan şelaleyi gördü. Sağ elinde Yıldız Kılıcı vardı ve Sam sürünerek Şelaleye ilerlemeye başladı.

Sam kanlar içinde ki göğsünü umursamadı. Yıldırımdan dolayı tek parça olan pantolonu dizine kadar kopmuştu. Üstünde ise zaten kıyafet yoktu. Bedenini taşlara sürte sürte ilerlemeye çalışıyordu.

Sam zorlanarak do olsa 200 metre yükseklikteki Yıldız Şelalesinin önüne geldi. Bu kadar yüksekten düşmek onun için ölümcül olabilirdi. Ama Sam'in yüzünde bir gülümseme vardı.

'Yasaklı Bölgede beni kim bulabilir ki?'

"Tek........ Ça... Rem......... S-Sen.... Sin."

Sam son olarak kendini biraz daha itti ve Kılıcı ile beraber kendini Yıldız Şelalesine bıraktı.

Sam yıldız Şelalesinden düşerken ise sadece bir şeyi düşünerek gülüyordu.

' Kızılyıldırım Akademisi gerçekten çok gizemli.....'

***

O sırada gökyüzünde yağmur devam ediyordu ve akademinin başka bir yerinde 2 genç konuşuyordu.

Gençlerden birinin bedeninden inanılmaz bir kılıç enerjisi yayılıyordu. Kılıç enerjisi o kadar keskindi ki havada ufak kesikler görebilirdiniz. Aynı zamanda aurasının yoğunluğundan Yarım adım 2. Basamak olduğunu anlayabilirdiniz.

Dera Kai'ın tahmin ettiği gibi gücünü gizliyordu ve akademi de ilk yılından sonra gücünü ortaya çıkarmıştı.

Karşısında ki gencin ise siyah saçları yağmurdan dolayı alnına yapışmıştı. Fakat saçları zaten çoğunlukla alnına düşmüş olduğundan saçları buna alışık gibiydi. Yani Dean'in görünüşü yağmurda neredeyse hiç değişmiyordu.

Dean kararlı ve kendinden emin bakışları ile Dera'ya bakıyordu. Dera bir kez daha şüphe ile Dean'e baktı.

"Bundan emin misin? Ben bu yoldan giderken bütün dostlarımı kaybettim. Sende kaybetmekten korkmuyor musun?"

Dean dişlerini sıktı ve elini kaldırarak Dera'ya yumruğunu gösterdi.

"Korktuğumdan dolayı yardımını istiyorum. Kai'ın kardeşleri olduklarından elbet inanılmaz bir güce sahip olacaklar. Peki ya ben! Ben normal dünyadan normal bir gençtim. Onlar kadar güçlü olmak için çok çalıştım ve Potansiyelimi uyandırdım. Ama yetmez Dera! O Avcı şehre geldiğinde onunla tek başıma başedebilirim sandım fakat o zaman bile Matt hepimizi kurtardı. Ben de yardım etmek istiyorum. Yardım etmeme yardım et. "

Dera Dean'in sözlerini duyunca iç çekti ve arkasına dönüp yağmuru izlemeye başladı.

" Kılıç Yolunu öğrenmeyi bu kadar çok mu istiyorsun? "

Dean başını salladı. Dera ise inanılmaz bir şekilde hareket etti. Kısacık bir an bile olsa Dean etrafında ki bütün damlaların ikiye bölündüğüne yemin edebilirdi. Dera açık açık gösteri yapıyordu. Fakat bu gösteri açıkça inanılmazdı ve 2. Baösağa bile geçmemiş birisi için neredeyse imkansızdı.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin