Bölüm 138: Alan'ın Sırrı

714 105 27
                                    

Kai Kızıl Küre şehrinden ayrıldıktan sonra o genç de çıkmış ve 1 gün sonra Kızıl Küre Kalesine varmıştı. Kai'ın zehrine karşı buraya kadar dayanması bile bir mucizeydi.

En sonunda genç adam Kızıl Küre Kalesine gelmişti fakat ayakta bile zor duruyordu. Kale gözlerinin önündeydi. Kalenin gardiyanları genç adamı görünce onu yakalamak istedi fakat genç adam onlara hayır anlamında engelledi. Elini kaldırmasıyla gardiyanlar durmuştu fakat her birinin yüzünde endişeli bir ifade belirmişti.

O sırada Genç adam kendini toparladı ve bir kaç öksürükten sonra kısık sesiyle konuştu.

"Miguel'i çağır!"

Gardiyanlar genç adamın sözleri ile daha da telaşlanırken biri hemen arkasına döndü ve tüm gücü ile koşmaya başladı. Doğruca Kızıl Küre Akademisinin Efsanevi Lideri Migueli çağırmak için gidiyordu.

Bu sırada ise genç adam bir dizinin üzerine düştü. Acısı daha da artıyordu ve genç adam bu acıya daha fazla dayanamazdı. Genç adamın yere düştüğünü gören diğer gardiyan ilerlemek ve ona yardım etmek istese de genç adam bir kez daha ona engel oldu ve dişlerini sıktı. Neler olduğunu anlatmadan Dünya Turnuvasını terk etmeyecekti.

Miguel neler olduğunu duyduğu anda tüm hızıyla gardiyan beklemeden Kızıl Küre Kalesinin Doğu kapısına gitti. Genç adamı görünce ise gerçekten çok kötü şeyler olduğunu anladı.

"Will!!"

Will zorlukla gözlerini açtı ve uzun zamandır görmediği yakın dostuna baktı. Miguel ise endişeli gözlerle arkadaşına bakıyordu.

"Miguel....... Üzgünüm.... Onu fark.... Edemedik."

Miguel Will'in bir şeyler anlatmaya çalıştığını anlamıştı fakat neden kendisini onlara yaklaştırmadığımı anlamamıştı.

"Hatalıydık....... Aramıza girmişti...... Hepimizi zehirledi......... Kızıl Küre Şehri.......... Kızılyıldırım Akademisinin Efsanesi tarafından yok edildi."

Will daha fazla bir şey söylemeden yere düşerken Miguel daha fazla bekleyemedi ve yerinden fırlayıp Will'i yakaladı. Fakat kısa süreli zehirden kurtulmak için aurası ile kendini sarmayı da unutmamıştı.

" Kimdi Will?!? Adını söyle!!! "

Will gözlerini Dünya Turnuvasına yummadan önce gülümsedi. Gözleri dolmuştu. Bunca zaman boyunca burada hayatta kaldıktan sonra, onca zaman sonra bu şekilde ölmek...... Gerçekten çok şansızdı.

"Gökyüzü Topraklarının Hayaleti....."

Will bu adadan Gitmeden önce Gökyüzü Topraklarını kavuracak o kişinin lakabını verdi ve bu turnuvaya veda etti.

Will toza dönüşürken Miguel yumruklarını sıktı. Arkasına döndüğü gibi hızlıca koştu ve hazırlanıp şehirden dışarı çıktı.

" Bakalım ne cevap vereceksin Alan!!"

                                 ***

O sırada Toplantıya gitmek için hazırlanan Alan camdan dışarı baktı ve hapşırdı. Hemen masasından bir peçete alırken kaşlarını çattı ve kapıya baktı.

"Acaba kim benim adımı söylüyor?"

O sırada kapı çaldı ve Alan'ın 'gir' demesiyle 6 kişilik bir grup içeri girdi.

Emma, Jack, Kevın, John, Melony ve Sarah içeri girmişti. Hepsinin yüzünde de isteklerini belli eden bir gülümseme vardı.

Alan bu gülümsemeyi görünce parmağını kaldırdı ve gözleri açıldı.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin