Bölüm 96 Ve 97: John'un Öfkesi

796 101 7
                                    

Gökleri ışıklar sararken kimse zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark etmedi fakat Dünya Turnuvasına 1 ay kalmıştı. Herkes sıkı sıkı çalışıyordu ve akademi de yıllardır olmadığı kadar gelişme mevcuttu. En kötü öğrenciler bile her şeyleri ile çabalıyorlardı. Çünkü eskiden kimsenin gözünde önemli olmayan insanların şimdi ne kadar güçlü olduğunu biliyorlardı. Ve bunların hepsinin sıkı çalışma olduğunu da bizzat tanıklık etmişlerdi.

O sırada 2 genç beraber yürüyordu. İkisi de 1. sınıfların 1. bölgesindendi ve fazla güçlü değillerdi. Güçleri sadece mavi yıldırımın ortasındaydı.

"Duyduğuma göre Boyd yarım adım yeşil yıldırıma ulaşmış. Gerçekten bir canavar." dedi 1. Oğlan.

"Sadece o da değil. Summer, Quentin, Kevın, Jack ve Milah da yarım adım bunlar gerçekten canavar. Bu kadar hızlı güçlenebilmeleri inanılmaz." dedi 2. Oğlan.

"Evet! Evet! Şu iri yarı oğlan ve yanındaki çocuk da çok yetenekli. Hmmm adları neydi? Ha! Hatırladım! Kronos ve Fury. Onlar da çok yetenekli. Kronos 1. Bölge Turnuvasında ilk 16'ya kalmıştı. Ve şimdi de çok güçlü. Geçen gün Kronos ve Jack'in duello yaptığını duydum. Berabere kalmışlar ama Jack ufak bir farkla baskın gelmiş. Eğer tüm güçlerini kullansaydılar neler olacağını söylemek zor olurdu. "dedi 1. Oğlan, 2. Oğlan konuşmaya başlayacağı sırada onu düzeltti ve yakınlarındaki bir eve baktı. Başıyla ürpertici auraya sahip evi gösterdi.

" Bir de... Şu çocuk var. Kesinlikle kimseyi umursamıyor. Ama onun güçlü olduğu su götürmez bir gerçek. Bak, şurada yaşıyor. Üzerindeki sadist aura eve de yansımış. "dedi 2. Oğlan eliyle evi gösterirken. Evin diğer evlerden farkı yoktu fakat evde sadece bir lamba yanıyordu. Evde sadece bir kişi vardı.

Bu kasvetli evde tek bir kişi yaşıyordu. Kendisi 1. Bölge Turnuvasında çok yüksek sıralamalara çıkmış ve çeyrek finalde pes etmişti. Kimse bunu neden yaptığını bilmese de herkes onun akli sorunları olduğunu düşünüyordu. Çünkü John tehlikeliydi. Rakiplerini her zaman vahşi ve ürpertici hareketlerle alt etmişti. Onların mental sağlığında iz bırakmıştı. Tek yaşamasının sebebi kimsenin onunla kalmak istememesiydi. O da aynı şekilde birilerini yanında olmasını istemiyordu.

Evin içinde John koltuğun üzerinde oturmuş televizyon seyrediyordu. John'un gelişim tabanı onları duymak için yeterince yüksekti. Yumruklarını sıktı fakat hiçbir şey yapmadı. Çünkü haklılardı. John yalnızdı.

John ayağa kalktı ve odasına doğru yürümeye başladı. Adımları sarhoş gibiydi fakat sarhoş değildi. Sadece yorgundu. Ve rahat rahat yürümemek içinde bir sebebi yoktu.

John'un evi de diğer evler gibiydi. Yani mutfak ve oturma odası birleşik.

John mutfaktan geçerken bir bardak su içmek için durdu. Tam elini bardak almak için gönderiyordu ki gözleri yine o resme takıldı. Kalbindeki sızı yine beynine vururken acı bütün vücuduna yayılmıştı. Sadece bir kalp acısı olsa da John hiç bu kadar acı çekmemişti.

Resmin içinde 6 kişi vardı. Hepsi de 8-9 yaşlarında ki çocuklardı. Aralarında John da vardı ve kimsenin görmediği o samimi gülümsemesini kullanıyordu.

John uzun bir süre resme baktı. Kalbinde yatan öfke aurasına yansımaya başlamıştı. Gözlerinden istemsizce yaşlar akıyordu. Gözlerinden yaşlar aksa bile gözleri aynı zamanda o kadar dehşet verici şekilde bakıyordu ki birisi bu gözlerin sahibinin 14 yaşında olduğuna inanmazdı. Bu gözler öfkenin nihai şekli ile kaplıydı. İntikam!

"Üzgünüm... Sizi kurtaramadım."

John'un aurası yüzünden evin mutfağındaki tahta eşyalar çatlamaya başladı. Öldürme hissi ortaya çıkmıştı. Bu tamamen gücünden bağımsızdı ve John'un kalbindeki öldürme isteğine göre güçleniyordu.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin