Bölüm 48: Malibu Enstitüsü

987 122 15
                                    

Arkadaşlar bölümde bahsedilen Türkler Türk coğrafyasında yaşayan insanları kapsıyor. Kürt falan hepsi Türk olarak geçiyor. İyi okumalar.

Zachery ve Sarah yemek yemişlerdi ve eve dönüyorlardı. İkisi de silahlarını yanlarında getirmek zorunda kalmışlardı. Sarah'ın yayı beline asılabiliyor olsa da Zack'in mızrağı öyle kolayca saklanacak bir şey değildi. Hem ünleri hemde mızrağın bembeyaz parlak yüzü çok dikkat çekmelerini sağlıyordu. Onlarda daha fazla dayanamamış yemeden çıkmışlardı.

Sarah bir anda arkasına dönerken yayını çekmişti bile.

"Kim var orada?" Çalıların arasından Toma çıkarken Sarah yayını indirdi.

"Burada ne işin var?" Sarah kaba bir şekilde konuştu. Eskiden çok nazik olsa da artık buna devam etmemesi gerektiğini öğrenmişti. Onu gizlice izleyen birine nazik olmazdı.

"Sanırım ben ne için olduğunu biliyorum. Sen git Sarah. Benimle alakalı bu." Sarah Zack'e garip bir bakış atarken evine döndü.

"Sanırım mızrağı merak ettin." Toma'nın yüzü kızardı. Gerçekten de buraya mızrağı merak ettiğinden gelmişti. Mızraklara olan merakı gerçekten onu çok kötü durumlara düşürmüştü. Mızrak kullanmayı bu yüzden öğrenmişti. Sadece iyi kullandığından değil, büyük bir merakı da vardı mızraklara.

Dizilerde ve filmlerde her zaman mızrak kullanan insanlara hayran kalmıştı fakat bunu hobi olarak yapma fırsatına bile sahip değildi. O bir kadındı. O kadar da güçlü değildi fakat artık bir gelişimciydi.

Zack mızrağı Toma'ya fırlattı. Toma havada yakalarken ne olduğunu anlamamıştı.

"Senin olsun." Toma'nın gözleri açılırken bir anda mızrağı geri vermeyecekmiş gibi sarıldı. Zack nazikçe güldü.

" Bana çok sorun yaşatıyor. Ben mızrak kullanmasını bilmiyorum. Belki de bu devasa şey olmasa Jack'e bu kadar kolay kaybetmezdim. Senin olsun. Senin için daha iyi olur." dedi ve arkasına dönüp gitti.

Bir süre ilerledikten sonra vücudundan bit çıtırdama sesi yükseldi.

" Mavi yıldırım başlangıç orta. " Zack ne olduğunu alamazken aklına gelen şeyle arkasına döndü.

" Yoksa ben... "

***

Hava kararırken 520 numaralı evde 6 kişi televizyonun karşısına geçmiş film izliyordu. Jace ve Lena birbirine sarılmış filmi izliyorlardı. Kevın ve Melony de sarılmışlardı. Kai ve Emma sarılmasa da yan yana duruyorlardı. Kai da Emma da birbirlerine dokunmak istiyordu ama gururları buna izin vermiyordu. Bu sapkın ergenler neyseki daha ileri düzeyde bir şey yapamayacak kadar utangaçtı.

Lena ve Jace'in o kadar utangaç olmadığından herkes emindi.

"Jack nerede?" dedi Jace. O dövüşü izleyememişti. Önemli bir işinin olduğunu söylemişti. Eve de diğerleri ile aynı anda girmişti.

"Bir işinin olduğunu söyleyip gitti. Sanırım bu kadar kolay yenilmeye dayanamadı. Kendini geliştirmeye çalışıyor." dedi Kai. Kevın başlangıç zirveye geçmişti. Onun artık Boyd'u yenme ihtimali vardı. Ama Jack hala başlangıç ortadaydı. Bu yüzden de Boyd onu çok rahat bir şekilde ikiye bölmüştü. Çok acınası bir şekilde kaybetmişti.

" Kai, sen gerçekten hangi seviyedesin?"diye sordu Emma.

Kai içten bir şekilde gülerken Jace de kendini gülmemek için zor tutuyordu. Bu komik bir şeydi. Bu çocuk korkunç bir seviyedeydi.

"Sadece bu turnuvayı kesin benim kazandığımı bil yeter." nir süre daha film izledikten sonra Lena aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalktı.

"Size söylemeyi unuttum. Turuncu yıldırımın zirvesine ulaştım."

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin