Bölüm 147: Kılıcın İsmi...

747 99 32
                                    


Günler yeniden akıp geçti. Kızıl Küre Kalesine olanlar herkes tarafından duyulmuştu. Tabi ki bazı insanlar bunun nedenini anlayabilmiş. Şaşırdıkları şey ise Kai'ın böyle bir şeyi yapacak gücü nereden bulmuş olduğuydu. Görünüşe göre geçen 1,5 yılda Kai bir şekilde çok daha güçlenmişti ve gökyüzü adasının tepesine çıkmıştı.

Fakat bu Kai'ın bu turnuvayı sonlandırabileceği anlamına gelmiyordu. Eğer bütün akademiler birleşirse onlar bile Kai'ı rahatça öldürebilirdi. Kai zaten bu yüzden Akademiye katılmamıştı. Eğer akademiye katılsaydı bir savaş çıkardı ve Kızılyıldırım Akademisi yok olona ya da akademilerden biri diğerine ihanet edene kadar da Kızılyıldırım Akademisi parçalara ayrılırdı. Güç her zaman onlara yarar sağlamıyordu.

Fakat Kai'ın şu anki yaptığı yöntem ile kimse bir şey demeye cüret edemiyordu. Ne de olsa Kai'ın nerede olduğunu bilen yoktu. Kai bu şekilde şehirlere saldırmaya devam ettikçe onlar daha da azalacaklardı ve risk durumları çok daha artacaktı.

Kai ise geçen her gün başka bir akademiye yok etmek için hazırlık yapıyordu. Ortalama 3-4 günde bir  Akademi tamamen dünya Turnuvasından silinmiş oluyordu. Kai ise bir süreliğine bunu bırakmıştı. Bunun nedeni yakında Ölümsüz Kılıç Akademisini yok edecek olmaları ve Efsanevi Liderlerle ile yaptığı dövüşlerde oluşan yaralardı. Geçmiş hayatlarının Şifa bilgisi ona büyük bir katkı sağlıyordu ve Sonsuz bilgi de ona bir çok konuda yardımcı oluyordu.

O sırada akademide ise insanlar sıradan bir gün gibi işlerini yerine getiriyordu. Reina ve Alvar ise yine yayılmıştı. Hava 45 dereceydi ve insanlar bu sıcakta çalıştıklarından dolayı çok öfkeliydi ama Reina ve Alvar bu sıcağa rağmen dışarı çıkmıştı ve uzanıyorlardı. Pişiyormuş gibi görünselerde yanlarında hem Kevın'ın oluşturduğu sahte bir gölge, hem John'un oluşturduğu bir buzlu sandalye hemde Quentin sayesinde ısıyı hissetmemeleri vardı. Quentin uzun zamanlarda görevde oluyordu ve bir süredir de düşünceliydi. Belki de ilk 32 de şimdiki gücü bilinmeyen bir o vardı. Sık sık görünmediğinden dolayı gücünü bilen kişi sayısı da parmakla sayılabilecek decedeydi.

O sırada Isaac koşarak yanlarına geldi. Yanında Küçük Kaplan da vardı fakat artık biraz daha büyümüştü. Kai onu Cennet Bahçesindeki kapsüldem çıkardığında beri 1,5 yıldan fazla olmuştu. Gücü de buna göre artmıştı. Isaac Küçük Kaplanı Kai'ın bıraktığı yiyeceklerle beslemişti ve şimdi o daha da büyümüş ve güçlenmişti.

Isaac onların yanına geldiğinde bir iç çekti ve o da Reina ve Alvar'ın yanında ki koltuklardan birine oturdu.

"Gerçekten çok yoruldum. Ahh!! Kevın gerçekten çok düşüncesiz ve bütün sefer düzenlemelerini bana yaptırdı. Bu sefer ortaya çıkan 7 Deniz Suyu gerçekten insanlarda büyük bir etki yapmış görünüşe göre... "

Isaac konuştuktan sonra derin bir nefes aldı ve yanlışlıkla Alvar'ın meyveli sütünü alıp içti. Sadece saniyeler geçmişti ki ağında ki meyveli sütü püskürttü ve acaleyle Alvar'dan özür dilemek için dönecekti fakat kafasını çevirdiği anda Alvar ve Reina'nın donuk bakışlarında ki korkuyu fark etti.

"7......Deniz mi?"

Reina kekeleyerek konuştuğunda Isaac bir sorun olduğunu anlamıştı fakat karşı gelmedi ve anlatmaya başladı.

"Kısa bir süre önce 7 Denizin Suyuna sahip bir Kase bulunmuş fakat bir bariyer yüzünden kimse bariyerden geçemiyormuş. Bu arada da bu haber tüm akademilere yayıldı ve şimdi o sefere gitmek için izin isteyenler var." Ne de olsa Kevın, John, Kronos ve onun gibi Kral olmuş kişiler Gökyüzü Topraklarında buldukları şeyler sayesinde bunu başarmıştı. Yoksa kim bu kadar kolay bir şekilde Kral olabilirdi?

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin