Bölüm 94 Ve 95: Zehir Atasının Günlüğü

801 111 3
                                    

Günler geçti. Kai her anını zehirleri birleştirmek ve en uygun zehiri oluşturmak için harcıyordu. Karışımlar yapıyor, kazalar geçiriyordu. Fakat asla vazgeçmeden yeniden denemeye devam ediyordu. Bu arada da küçük kaplan ile Kai'ın arası da çok daha yakın olmuştu. Küçük kaplan Kai'a bağlamıştı. Onunla eğlenmek ve onunla oyun oynamak istiyordu. Onu abisi olarak görüyordu.

Kai bir kez daha başarısız bir deney yüzünden iç çekerken ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi. Günlerini uykuya göre bölemedi. Çok az uyuyordu. Ve mağaranın dışına da hiç çıkmadı. Küçük kaplan yeniden kucağına atladı ve Kai da bir kez daha masa başında uyuya kaldı. Cennet Bahçesinde bir yatağı vardı fakat onu çok kullandığı söylenemezdi.

Kai uyandığında yeniden kütüphaneye gitti. Aradığını bir türlü bulamıyordu. Yapması gereken şey çok özeldi. Her türün birleşmesini izin verebilecek bir bitki olmalıydı. Zehirlerin gücünü değiştirmeden onları bir arada tutmasına yaramalıydı. Bir köprü. Bir bağ.

Bu eksik yüzünden zehrin daha başlangıç aşamalarında takılı kalmıştı. Normal insanların binlerce yıl arayıp da bulamayacağı bitkiler burada bulunduğu için Kai zehre devam edebilirdi.

Kai uzun süre bu konuda düşünmüştü. Hatasının nerede olduğunu anlamaya çalışmış ve sonunda hatasının zehirlerin birbirine karışması olduğunu anlamıştı. Zehirler birbirine karışıyor ve çok daha güçlü bir zehir oluşuyordu fakat Kai'ın yapmaya çalıştığı bu değildi. Sadece öldürmek için değil. Aynı zamanda sadece etkisiz hale getirmek için de birleşmemeleri lazımdı. Kai'ın istediği zamanda istediği forma bürünebilmeliydi. Bir denge içerisinde bulunmalılardı fakat Kai ne yaparsa yapsın bitkiler birbirine karışıyordu. Çünkü her zehir birbirine uymuyordu. Bunun için de köprü görecek bir bitki lazımdı.

Kai kütüphaneye gidip günlerce arasa da hala bir şeyler bulabilmiş değildi. En son belki yapabilirim diyerek bütün zehirlerin hepsini yeniden bir araya getirmeyi denemiş fakat yeniden başarısız olmuştu. Bu yüzden bugün de kütüphaneye gidip öyle bir bitki olduğunu umarak rafları karıştırıyordu.

Küçük kaplanı ise istediğini yemesi için kilometrelerce uzanan bitkilerin bölgesine bırakmıştı. Bitkilere zarar vermeye çalışmayacak kadar duyarlıydı. Aksi takdirde Kai onu bitkilerin yanına bırakmazdı. Bitkilerin ziyan olmasından dolayı değil. Zaten onlardan çok vardı. Asıl sorun Küçük Kaplanın zehirli bir bitkiyle temas etme riskiydi.

Küçük kaplan bir kanatlı kaplandı. Burnu çok hassas olduğu gibi çeşitli özellikleri de vardı. Yine de şu an çok küçük olduğu için sadece kendi istediği yiyecekleri burnu ile koklayarak bulabiliyordu.

'Söğüt Ağacı Mantarı: İyileştirme özelliklidir. Zehirin varlığını yok eder fakat etkileri....'

'Baboo Çiçeği Özü: ateşi arttırır yüksek doz.....'

'Wutu Bambusu: uzuvların kurumasını.....'

Kai ne kadar ararsa arasın istediği şeyi bulamıyordu. Bu yüzden yorgun argın bir şekilde kütüphanenin koridorlarında dolanmaya başladı. Bazen gözleriyle rafları ile gözden kaçırdığı bir kitabın olup olmadığını bulmaya çalışıyordu.

Kai tabii ki de kütüphanenin tamamına bakamamıştı. Sadece bir köşesinin uzunluğu 1 kilometre olan bu kütüphanenin içinde binlerce hatta milyonlarca kitap vardı. Buradaki her kitabı okuması imkansızdı. Kimsenin de bunu yaptığını düşünmüyordu. Cennet Bahçesi tek kişilik bir yerdi. Başka bir bireye izin vermiyordu ve bu kadar kitabı da birinin tek başına okuması imkansızdı.

Kai bir süre daha yürüdükten sonra bir anda durdu. Kafasını çevirip kitaplıklara bakarken gözleri heyecanla açıldı. Elleri hareket etmeden önce titredi. Sanki başının üstünde bir ampül parlamıştı.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin