Bölüm 103: Buz Prens John

778 102 3
                                    

Kai'ın sahaya inmesi büyük bir şok dalgasını beraberinde getirmişti. Kai çıplak elleri ile Jack ve Kevın'ın tüm gücü ile yaptığı saldırıyı durdurmuştu. Bunun için ciddi bir güç gerekiyordu.

Aslında Kai'ın gücü böyle bir şeyi yapmak için fazlasıyla yeterliydi. Jack ve Kevın yetenekli dahiler olabilirdi fakat Kai ile aralarında bir yıldırım fark vardı. Bu öyle basitçe geçilebilecek bir fark değildi.

Kai iki arkadaşına bakarken gülümsedi ve ardından ayağa kalkıp konuştu.

"Bu dövüş berabere bitecekti. İkisinin de ölmesine gerek yok. O yüzden dövüşlere devam edelim." dedi Kai.

Kai konuştuktan sonra cübbesinin altından küçük kaplan ortaya çıktı. Jack ve Kevın'ın yüzünü yaladı ve geri Kai'ın cübbesine döndü fakat bu sefer o tatlı kafası görünüyordu.

Bir kaç kız küçük Kaplanın tatlılığı ile kendini kaybetmişken Kai da önceden olduğu yere döndü. Jack ve Kevın da yerlerinden kalktı ve yaraları için Şifacının yanına gittiler. Kai'ın Gücü karşısında ikisi de dehşete düşmüştü fakat konuşacak halleri bile kalmamıştı. İyileşecek Kai'ın dövüşlerini izlemek istiyorlardı.

Emma kafasını çevirip Kai'a baktı fakat Kai hiç bir şekilde ona bakmadı. Sanki o hiç yokmuş gibi davranıyordu. Emma ne kadar bakarsa baksın küçük kaplandan başka kimse ona bakmıyordu.

O sırada sahalarda ki dövüşler de devam ediyordu. İlgi çekici maçların yanında Melony ve Milah'ın dövüşü sıkıcı dövüşler de vardı.

"Sen çıkmak ister misin Alvar?" dedi Reina. Kai ile olan hezimetinden sonra tüm gücü ile çalışmıştı. Yine de Kai ile dövüşemeyeceğini biliyordu.

"Kai ile dövüşmekten bahsediyorsan saçmalıyorsun. Yüce keşiş, Manastırın en büyük dahisi olabilir fakat bu gördüğün çocuk, Bu çocuk bir canavar!! Yarım adım Turuncu yıldırımım. Fakat korktuğum şey onunla şu an dövüşemeyecek olmam değil. Onunla 2 ay önce bile dövüşemeyecek olmam. "dedi Alvar. Yüzünde öfkeli bir ifade vardı. Uzun bir süre sonra ilk kez birinin kendisinden daha yetenekli olduğunu Kai ona kanıtlamıştı. Yine de bu onu deli ediyordu.

Reina derin bir iç çekti ve dövüşleri izlemeye devam etti. İkisinin de bu dövüşlerde yer almak gibi bir hedefi yoktu. Sadece izlemeye gelmişlerdi. Orion izlemeyi bile düşünmemiş, çalışmaya devam etmişti.

O sırada sahaya bir genç indi. Çoğu kişi onu tanımadı çünkü 3 aydır eğitimdeydi. Boyd ev arkadaşını görünce biraz şaşırmıştı görünüşü değişmiş ve boyu uzamıştı. Hiran gerçekten de Yeşil Yıldırıma geçmeyi başarmıştı.

Hiran eskiden 2. Bölgenin en kötülerinden biri olsa da şimdi Kai'ın arkadaşlarının dışında ilk 10'a giriyordu.

Hiran başını kaldırdı ve John'a baktı. Onu görenler hedefini çoktan anlamıştı.

"John'a meydan okuyorum! Kabul ediyor musun?" dedi Hiran. John ise hiç cevap vermedi. Buz gibi bakışlarını Hiran'a çevirdi ve yerinden zıplayıp sahaya indi Xues'dan buz gibi bir hava yayılıyordu. Hiran titremeden edemedi.

"Başlayalım."

Bir ışık çaktı. John Hiran'dan 10 metre ileride yeniden belirmişti. Kılıcını sırtına yerleştirdi ve geri tribünlere yürümeye başladı. Tam birisi bağıracağı sırada Hiran'ın bedeni ayaklarından başlayıp donmaya başladı. Dövüş daha başladığı gibi bitmişti. Hiran donmuştu.

Hiran tamemen donduğunda Boyd sahaya atladı ve hızlıca dostunun yanına ilerledi. Ne yazık ki onu eritecek ısıya sahip değildi. Kai'ın kılıcı yanında değildi ve Quentin de Elena'nın yanındaydı. Yani Hiran'ı eritecek kimse yoktu. Sadece John onu eski haline çevirebilirdi.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin