Bölüm 198: Ayrılış

330 55 5
                                    

Kızılyıldırım Akademisinden çok daha uzakta bir çok insanın bilmediği bir yerde Gelişimcilerin ana karargahı bulunuyordu. Buraya gelen bir çok insan bile buranın nerede olduğunu bilmiyordu. Çünkü tıpkı 200 yıl önce olduğu gibi ani bir baskın olmasını istemiyorlardı. Buranın nerede olduğunu öğrenmek için güç yeterli değildi. Gelişimcilere sadık olacağın anlaşılacak kadar uzun bir süre de Gelişimcilerin yanında kalman gerekiyordu. Bu kimse için bir istisna içermiyordu. Hatta Kral Katillerine ve Başkomutan'a bile.

Şimdi bu karargahın içerisinde siyah saçlı geniş ve bir savaşçıya ait olabilecek orta yaşlı bir adam duruyordu. Onun odası bu karargahın en derin ve en merkezi noktalarından birindeydi. Eğer birisi bu odaya saldırmaya kalkarsa bütün karargahın içinden geçmek zorundaydı fakat aynı şey bu odadaki adam için geçerli değildi. O göz açıp kapayıncaya kadar merkez alana ulaşabilirdi.

Bu adam geniş siyah bir cübbe giyiyordu. Biraz dağınık giyilmişti ve göğsü neredeyse tamamen açıktı. Cübbenin buruşmuş kısımlarından birinde bir nişan vardı ve onun kim olduğunu bilmeyen kişiler bile bu nişan ile beraber onun kim olduğunu öğrenip hemen saygı pozisyonuna geçiyordu.

'Başkomutan.'

O Nişanın üzerinde yazılan tam olarak buydu.

Orta yaşlı adamın gözlerinin altı morarmıştı ve görünüşe göre bir süredir uyumamıştı. Ne kadar güçlü olursan ol, bedenin her zaman bir sınırı olacaktı. 2 Metreden biraz daha uzundu fakat vücudunun kusursuz orantısı yüzünden yakınına gelmeden bunu fark etmek çok zordu.

"Artık biraz dinlenmelisin. Aksi takdirde görevimi düzgünce yerine getirmediğimi düşünürler. Hala işimi seviyorum ve emekli olmak gibi bir niyetim yok ufaklık."

O sırada onun arkasından bir kadının sesi duyuldu. Kadın onun yarısından biraz daha uzundu ve onun kadar güçlü bir aura yaymıyordu. Fakat kesinlikle ona yakındı ve Başkomutan kadar halsiz de görünmüyordu. Çok esmer olduğunu söylemek gerekirdi. O kadar esmerdi ki sanki 100 yıl boyunca çölde çıplak bir şekilde etrafı gezmişti.

Giydiği bol kıyafetler onun bedenini saklasa da yüzü çok güzel ve asiydi. Etkileyici biri olduğunu hiçbir şey yapmasa bile anlayabilirdin.

Onun da göğsünden bir rozet vardı. Fakat Başkomutan'ın aksine o yeterince tanınmıştı ve bu rozete ihtiyacı yoktu. Sırf gösteriş olsun diye takıyordu. Başkomutan Asistanı Taira Hanaka!!

O son 400 Milyon Yıldır Başkomutan Asistanı olan tek kişiydi!!!

Kimse onun nereden geldiğini bilmiyordu. Neden hep bu koltukta kaldığı bilinmiyordu. Başkomutan olabileceği kesindi! Michael'dan az bir aura yaymasının sebebi Başkomutan Asistanı olarak Başkomutan'dan daha güçlü bir aura yaymasının saçma olduğunu düşünmesiydi. Ve zaten Michael'dan daha düşük bir aura yayıyor olsaydı bile bu Michael'ın ondan daha güçlü olduğu anlamına gelmezdi.

O şimdi tabii ki Michael'a hiç saygı göstermiyordu. Tıpkı önceki Başkomutanlara yaptığı gibi.

Michael durdu ve ardından başını iki yana salladı.

"Bunu yapamam. Durmadan Dünya Turnuvası hakkında şikayetler gelip duruyor ve ordu çığırından çıkmış bir durumda. Bu durumda nasıl dinlenebilirim? En yakın zamanda Kızılyıldırım Akademisine gitmeliyim ve sıradan ailelere bizzat bir açıklama yapmalıyım."

Taira ona baktı ve şüpheyle dudakları kıvrıldı. Ardından başını diğer tarafa çevirdi ve odadan çıkarken sakince konuştu.

" Ben gidiş hazırlıklarını yapıyorum. İşini çabucak bitirsen iyi olur. "

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin