Bölüm 108: Kardeşler Bir Arada

839 116 20
                                    

Böylece Kızılyıldırım Duellolarından sonra 10 gün geçti. Kai 10 gün boyunca yattı. Zaheer yenilmiş olsa da Kai'ın yaraları çok çok daha kötüydü. Zaheer ilk gün iyileştirilse bile Kai bunu başaramamıştı. Bu yüzden 10 gün boyunca baş şifacı onu tüm gücü ile iyileştirmişti. Kai çok güçlü olabilirdi ama hala ölümden döndükten sonra turp gibi olacak kadar güçlü değildi.

Kai o sırada evinde yatıyordu. Duellolardan sonra bir çok insan Dünya Turnuvasına kadar dinlenmeyi seçmişti. Kai zaten 1. Bölge turnuvasından beri dinleniyordu fakat yine de uyandığından beri Türkleri araştırıyordu. Zaheer ile olan dövüşünde büyük yaralar almıştı ve şu an antrenman yapmaya uygun değildi. Yine de edindiği bilgiler ona güç gibi geliyordu. Zekası sayesinde Zaheer'i bile zor durumda bırakmıştı. Eğer Zaheer dövüşmekten başka bir şey düşünmeyen birisi olsaydı Kai onu daha kolay bir şekilde yenebilirdi.

Türkleri hakkında edindiği araştırmalar da çok iyi gidiyordu. Türkler çok bilinen insanlardı fakat yok oldukları zaman herkes onlar hakkında bilgi edinmeyi bırakmıştı. Kimse neden yok olduklarını bilmese de bu dünya böyle işliyordu. Güçlü güçsüzü ezerdi.

Türklerin kanı hakkında öğrenilen en büyük bilgi kesinlikle kan soylarıydı. Bu o kadar geniş bir soydu ki Milyonlarca kişi bu soydan güç sahibi olmuştu.

Türklerin kan yeteneği ise başlı başına bir efsaneydi. Ölüm ve Yaşamın Enerjisi! Ölüm ve Yaşamın enerjisini kontrol edebiliyorlardı.

Huzura sahip insanlar Enerjiyi kontrol edebilirlerdi fakat her enerjiyi kontrol edemezlerdi. Farklı enerjileri kullanan enerji ustaları vardı. Fakat ölümden döndürmek bile Ölümün ve Yaşamın enerjisini kontrol etmekle yarışamazdı. Bu güçle başlı başına bir Ölümsüz oluyordun. Kai eğer kanını kontrol altına alabilirse birisi öldükten sonra ruhu dünyayı terk etmeden onu geri diriltebilirdi fakat bu da insanı çok zayıf düşürüyordu. Yani Kai bundan olabildiğince sakınmak istiyordu.

Emma her gün Kai'ı kontrol ediyordu fakat o da konuşmak için doğru zaman olmadığını biliyordu.

Bir gün daha geçti. Kai araştırmasına devam ederken Türklerin tek zayıf noktasını fark etti. Kanlarını saflığı.

Söylenilenlere göre Türklerin Patriğinin bile Kanının saflığı %75 idi. Kai ise içinde hissettiği ve Elvis'i söylediklerini hatırlıyordu. Safkan.

Safkandı fakat ailesinin Türk olduğunu da düşünmüyordu. Anne ve babası onlardan böyle bir şey saklıyor olamazdı değil mi?

Kai kısa bir an düşünse de saklayıp saklayamayacaklarını onlara sormaya karar verdi. Şimdi olmasa da Dünya turnuvasından geldikten sonra sorabilirdi.

Kai yine düşünürken yüzünde bir gülümseme ortaya çıktı.

"Eğer Safkan isem..... Neler yapabilirim?"

***

5 gün daha geçmişti. Dünya Turnuvasına sadece bir kaç gün kalmıştı. Kai artık nefes almak istiyordu ama hala Sirius'un 3. Yeteneğini bilmiyordu ve merak etmeden de edemiyordu. 5 günde Ölümsüz Ejderha ve Türkleri hakkında olduğunca bilgi edinmişti. Aynı zamanda kendini geliştirerek Dünya Turnuvasına kendini hazırlamıştı. Zaheer gibi biriyle karşılaşırsa ölmemek için uğraşacaktı. 5. Sınıflar katılamayacağından Kai çok fazla Kırmızı Yıldırım olacağını düşünmüyordu fakat neler olacağı asla belli olmazdı.

Kai vücudunu gevşetmek için yürüyüşe çıkarken zilin çaldığını duydu. Emma ve diğerlerinin eğitim binasına gittiğinden emindi. Saat sabahın 9'uydu aynı zamanda. Bu saatte kim gelmişti?

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin