Bölüm 1: Okul

7.5K 271 109
                                    

"Hava... ne kadar da sıcak?"


"Abi hadi devam etmeliyiz."

Seattle şehrinin ufak bölgelerinden birinde 1,75 boylarında sarı saçlı bir çocuk elini gökyüzüne kaldırmış, gözlerini kısarak güneşe bakmaya çalışıyordu. Hava neden bu kadar sıcak olmak zorundaydı? Onlar neden böyle bir sıcakta okula gitmek zorundaydı? Bunları düşünürken ondan sadece bir yaş küçük olan kardeşi Sam kolunu çekti ve Kai da tekrardan yoluna döndü. Sam de onun gibi sarı saçlıydı ve mavi gözlüydü. Babalarının geni çok baskın olduğu için bütün kardeşler bu tarz bir görünüme sahipti. Oysaki normalde mavi göz ve sarı saçın çekinik bir gen olması gerekiyordu.

İki kardeşten büyük olan gençlik yaşlarına girmeye çok yakın görünüyordu. Şimdilik bir çocuk sayılabilirdi. Yanındaki kardeşi ise ondan sadece 1 yaş küçüktü. Sam ve Kai kardeşler küçük yaşlarına rağmen oldukça iyi bir görünüşe sahip iki küçük çocuktu. Yine de onlar bakımsız insanlar oldukları için açıkça insanların dikkatini çekmekte yetersizlerdi.

O sırada Kai ve Sam'in yavaş ayakları sonunda otobüs durağına vardı. Kai bunca yolu dalgın bir şekilde, hayatta kalmak için kardeşinin koluna muhtaç biçimde gelmişti. Şimdi kendine geldiğinde gri zemine ve reklamlarla dolu otobüs durağını gördü. Reklamların arasında seri katiller hakkında özel bir bölüm vardı fakat Kai buna dikkat etmek için zamanını ayırmadı ve bunun yerine otobüs durağındaki tek kişiye baktı. Sarı saçlı bir çocuk vardı burada. Somurtkan ve biraz soğuktu. İnsanlara karşı uzak bir tavrı varmış gibi görünüyordu. Kai bu kişiyi iyi tanıyordu. Karşısında en yakın arkadaşlarından biri olan Jack idi.

"Jack, neden bizimle geliyorsun? "dedi Kai. Bunu söylerken niyeti kovmak olmamasına rağmen öyleymiş gibi çıkmıştı. Bundan dolayı yanlış anlaşılmamak istiyordu ve tam kendini düzeltecekken buna gerek olmadığını fark etti. Jack onu doğru şekilde anlamıştı.

" Hayır, sadece babamın acil bir işi çıktı. "

Jack bunu söyledikten sonra daha fazla konuşmayıp beraber otobüsü beklemeye başladılar. Jack o sırada başını çevirip Kai'ın arkasında her zaman ki gibi saklanmaya çalışan Sam'e baktı. Okuduğu bir kitapta zamanla bu tarz belirtiler gösteren insanların içine kapandığını görmüştü. Belki ona biraz yardım etmeliydi.

"Merhaba Sam nasılsın?"

"İyiyim. "dedi Sam utangaç bir şekilde. Utangaçlığının belirli bir kaynağı yoktu. Zamanla insanların ona olan tavırlarından hayatı böyle şekillenmişti. Ne de olsa onun da Kai gibi görünüşünden başka pek bir özelliği yoktu. Fakat Kai en azından zekiydi ve ders notları iyiydi. Buna rağmen Sam korkudan görünüşünü bile düzeltemeyecek kadar tırsıyordu. O bir korkaktı. Ama en azından yalnız değildi.

"Siz susanlarla gitmiyor muydunuz?"

Kai Jack'in sorduğu soru ile başını iki yana salladı. Susanlar arabaların küçük bir şekli ve hem ekonomik hem de çevreye zararsız olanlarıydı. Kardeşler genellikle bir susana binerek okullarına giderlerdi.

"Motoru bozuldu." diye söylendi Kai. Bu yüzden bu sıcakta yürümek zorundaydı.

Jack, Kai'ın en iyi arkadaşlarından biriydi - sadece iki tane vardı- Jack, Kevın ve Kai birbirleri ile iyi geçinen en iyi arkadaşlardı. Onların tüm hayatı beraber geçmişti ve birbirlerinin ilk arkadaşları sayılabilirlerdi. Çocukluklarından beri beraberlerdi. Jack'in annesi uzun zaman önce bir kazada ölmüştü ve Jack uzun bir süre bu olaydan dolayı gözyaşlarına hakim olamamıştı. Bilmediği tek şey ise bunu hem Kai'ın hemde Kevın'ın bildiğiydi.

KAİ LANE: BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin