Aile sevgisi... Ev...Bu şeyler onun dünyasından uzun süre önce kaybolmuştu ve artık onlar hakkında hayal kurmaya bile cüret edemiyordu...
Ye Mufeng'in iblis ruhunu emmeye başladığı an dünyasında kalan tek şeyler acı, acımasızlık, çaresizlik ve buz gibi bir nefretti... Her sıradan gün cennet ise onun hayatı tamamen cehennem olmuştu.
Ve Lingxi onun tüm evrenindeki tek sıcaklık kaynağı olmuştu.
O, Yüzen Bulut Şehri'nde kalmasının tek nedeniydi. Onu günde bir kere bile görebilse bu ona sonsuz memnuniyet veriyordu. Bu, iblis kökenini emerken katlandığı neredeyse katlanılmaz acıyı bile hafifletiyordu. Ama ona yakınlaştığında... Bunları yapmaya cüret edememişti, çünkü diğerleri için o dehşet verici bir iblis tanrısıydı ve sadece Xiao Lingxi'nin önünde o sınırsız bir düşük seviyelik hissettiğinden dolayı utanıyordu ve kalbinde ürkeklik oluşuyordu...
Çünkü kendini bir insan olarak görmeyi uzun süre önce bırakmıştı ve artık kendini sadece çirkin ve pislik ile tamamen lekelenmiş bir ruhu olan, iğrenç bir iblis olarak düşünüyordu...
Yun Che'nin ölümünü arzuluyordu... Normalde Xiao Lingxi'nin onu bir daha görmek istemediğini düşündüğünden dolayı o gün Yüzen Bulut Şehri'nden ayrılmıştı. O günden sonra ondan nefret edeceğini düşünmüştü. Yun Che ile düellosundan üç ay önceden beri Yüzen Bulut Şehri'ne giderek Lingxi'yi bir kez daha görme dürtüsünü kontrol edememişti. Ona sadece uzaktan bakabiliyordu... Çünkü onun öğrenmesinden korkuyordu.
Ancak bugün o, kendisini ölümün kenarından çekip çıkarmakla kalmayıp onu kardeşi ve ailesi olarak tanıyarak ona yeni bir ev vermişti.
Onun sözlerinin ve eylemlerinin ruhuna nasıl bir etki yaptığını kimse bilemezdi. Sanki buzul dünyasında gürleyen bir buz fırtınası esiyordu.
Sanki bir fantezi içindeydi ve buna inanmaya cüret edemiyordu... Juechen'in bedeni korkudan geri çekilirken bedeni geriye doğru sendeledi ve kafası şiddetle sallandı: "Hayır, bu doğru olamaz... Bu şekilde olmamalı... Sen kesinlikle... Sen kesinlikle Yun Che'nin hayatını almamam için bunu yapıyorsun..."
Lingxi oldukça güçlü bir tonda cevapladı: "Büyük Kardeş Fen, demin söylediğim her bir söz ve demin yaptığım yemin, kalbimin derinliklerinden geliyor! Eğer... Eğer Küçük Che yüzünden olsaydı neden Büyük Kardeş Göğün Altında'ya seni buraya getirmesi için yalvarmam gereksin?"
"Hayır, anlamıyorsun!" Juechen kafasını daha da şiddetli şekilde salladı, gözlerini kaparken yüzü acı ile doldu: "Şu an ben... Bir iblisim, günah ve intikam ile dolu bir iblis, bunu anlayamasın... Anlayamazsın!!"
"Anlamayan sensin!!" Lingxi bağırdı: "Büyük Kardeş Fen, dört sene önce beni korumak adına ağabeyin Fen Juecheng tarafından kolunun kırıldığı zamanı hatırlıyor musun? Sen buna rağmen onu bırakmamıştın... Bu benim, Xiao Lingxi'nin hayatı boyunca unutamayacağı bir şey. Sen nasıl olur da bir iblis olabilirsin?"
"Yüzen Bulut Şehri'ndeyken sürekli acı çektiğini düşündüm. Kendini soğuk ve acımasız hale getiriyorsun ve kendine iblis diyorsun... Ama bunlar ailenin intikamını almak için. Gerçek bir 'iblis' bencil ve vahşi olur. Gerçek bir iblis nasıl olur da ölen akrabalarının uğruna kendi insanlığından vazgeçip acı dünyasına kendini sokar?!"
"Küçük Che'ye tehlike oluşturmandan korkuyorum... Ama başından beri emin olduğum bir şey varsa, o da tüm bu zaman boyunca senin sadece bir kurban olduğun. En azından sen kesinlikle olmaya çalıştığın gibi kötü biri değilsin..."