-18.bölüm-
Yusuf birden ayağa kalkıp, önünde diz çökünce genç kız neye uğradığını şaşırdı ve şaşkınlıkla "Hey,ne yapıyorsun sen?"diye sordu. Sesindeki kızgınlık belli oluyordu.
Yusuf gülümseyerek kendisine baktığında "Sevgilim olur musun?"dedi. Sanki zaman durmuş ve hareket eden ne varsa ses çıkarmayı kesmişti.
Senem "Ne?!"
Senem ne diyeceğini bilemeden Yusuf’un yüzüne bakıyordu. Yusuf ise gülen gözlerle Senemin yüzünü inceliyordu. Sonunda Senem ellerini Yusuf’un avuçlarının içinden çekmiş ve kendini geri çekerek çatık kaşlarla Yusuf’a bakmaya başlamıştı.
Senem “şaka yapıyor olmalısın?”
Yusuf “hayır.”
Senem “peki o zaman. Bak kimseyle çıkmayı düşünmüyorum hele seninle hiç!”
Yusuf incinmişti. Çünkü Senem bunları söylerken vurgulayarak konuşuyordu. “ne demek bu?” diye sordu Senem’e.
Senem derin nefesler alarak “bu şu demek! Sana güvenmiyorum. Poyrazla aranızda olan kavgadan dolayı sırf onu sinir etmek için benimle çıkmak istemediğini nerden bileyim? Kaldı ki senin gibi biriyle benim gibi birinin çıkması imkânsız! Her gün yatağına aldığın o kızlara benziyor muyum ben? Kusura bakma ama ben senin ihtiyaçlarını karşılayamam!” deyip ayağa kalkmıştı.
Yusuf duyduklarıyla burnundan soluyordu. Bu kız neler söylüyordu böyle! Evet, Poyraz denen o adi ile kavga etmiş olabilirdi ama sırf ona inat olsun diye de Senem’le çıkacak değildi. Bu Senem den çok kendisini incitirdi. O kadar şerefsiz biri değildi Yusuf!
Yusuf, Senemin kolundan tuttuğu vakit Senem tıslayarak konuşmuştu. “bırak beni! Dokunma bana!”Yusuf sinirden kahkaha atarak “aman allahım! Seni nasıl da şımartmışlar böyle Senem Hanım? Bulunmaz hint kumaşı değilsiniz kraliçem. Ama yine de söyleyeyim; ben gerçekten senden hoşlandığım için dizlerimin üstüne çöktüm, benimle çıkar mısın dedim. Seni diğerleri gibi görseydim eğer çoktan icabına bakardım emin ol! Ne Poyraz ne de diğerleri bir şey yapabilirdi!” diye öfkeyle soludu Senem’in yüzüne.
Senem neye uğradığını şaşırmıştı. Yusuf söylediklerinde ciddiydi. Titreyen sesiyle “bırak kolumu!” deyiverdi.
Yusuf’un, Senemin kolunu tutmakta olan eli ağırlığını hafifletmiş, kolundan aşağı yavaş hareketlerle kayarak Senemin ellerini bulmuştu. Senem’in elini çekmek istemesi üzerine o ellere daha sıkı sarılmış ve mavi gözlerini Senem’e sabitleyerek “vazgeçeceğimi sanıyorsan eğer yanılıyorsun Senem. Şuan sağlıklı düşünemiyorsun. İstediğin kadar zaman sana. Doğru düşündüğün zaman ben orada bekliyor olacağım!” dedi ve Senemin eline bir öpücük kondurdu. Senem afallamış bir şekilde Yusuf’un hareketlerini izlemiş ve kendinden geçmişti. Sulanan gözlerle Yusuf’u orada yalnız bırakmış ve sınıfa doğru koşmaya başlamıştı. Nefesle konuşmalıydı.
Ve kesinlikle bugün olanlardan ne Doruk’un ne de Poyraz’ın ki özellikle Poyraz’ın haberi olmamalıydı. Olmamalıydı…
***
Araba şirketin önüne yanaştığında Doruk resmen kapıyı kırarcasına dışarı çıkmıştı. Peşinden gelen Poyraz bastırmaya çalıştığı gülümsemesiyle Doruk’un peşindeydi. Güvenliğe geldiklerinde kartları olmadığı için giremeyen çocuklar güvenlikle tartışmak yerine turnikelerin üzerinden atlamışlar ve asansörlere doğru koşmaya başlamışlardı.
Doruk ve Poyraz’ı gören muhasebe müdürü Selim Bey çocukların yanına gelmiş ve neler olduğunu sormuştu. Doruk “onu öldüreceğim” diye söylenirken, Poyraz kahkahalarla Selim Bey’e “itfaiyeyi aramasını az sonra yangın çıkacağını söylüyordu.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...