Bölüm 67

102 21 0
                                    

2.sezon / 18.bölüm

“nerdesin kızım ya?” diyerek arkadaşının yanına oturdu senem. Nefes,öylece ayaklarını uzatmış çimlerin üzerinde yatıyordu. Sesini çıkarmadan gözleri kapalı düşünüyordu. Senem “nefes?”dediğinde ona bakıp “keşke bulut olsam”dedi.
Senem “neden?”
Nefes omuz silkti ve “öylesine işte”dedi içini çekerek.  Senem yanına uzandığında “orada kalmalı ve o ikisine iyi bir laf sokmalıydın!”dedi.
Nefes “bunu yapabilirdim ama yapmadım! Derin’in seviyesine düşüp onunla muhatap olmak istemedim.”dediğinde senem gülerek “seni adi! Bu durumda ben onun seviyesine düşmüş oldum!”dediğinde nefes ona bakıp “saçma sapan konuşma! Sen senem’sin. Hırçınlık ve kavga senin doğanda var. Hoşuna gitmeyen bir şey olduğu zaman onu olduğu gibi söylemek senin bir numaralı huyun! Dolayısıyla sen yerindeydin derin sana yetişmeye çalıştı ama….”
Senem “amaaaaaaaaa..”
Nefes gülerek “ama başaramadı! Kimse başaramaz!”dediğinde Senem de gülüyordu. “bütün gün ulus parkında yatacak mıyız?”diye sorduğunda nefes “fotoğraf makinem arabada fenere gidelim mi? kızıl rum yokuşuna çıkarız.”dedi.
Senem “hımm,olabilir. Ah,bu arada lanet partide bana ne giymem gerektiğini söylemek zorundasın.”
Nefes “değilim.”
Senem,nefesi ısırarak “evet söylemek zorundasın”dediğinde nefes çığlık atarak “tanrım! Sen kafayı mı yedin? Ne diye ısırıyorsun ya? Of senem of moraracak şimdi ya!”diyerek kolunu ovuyordu nefes. Senem ,arkadaşına bakarak yüzünü ellerinin arasına almış ve gülerek “aman da aman. Kızar mıymış benim canımın içi. Gönlümün sahibi. Yerim ben onun asık suratını. Gıdığından ,her yerinden öperim!”dediğinde nefes “bırak!istemiyorum. öpme!”
Senem “öpeceğim!”
Nefes “öpmeeee!”
Senem “öperim!”
Nefes “öpemezsin! Bırak!”
Senem “zorla öperim! Valla bırakmam!”dediğinde nefes çığlık attı “ayyyy! Tamam ne istiyorsan onu yap yalnız yoldan geçenlere nasıl gözükeceğimizi sen düşün!”dediğinde senem gülerek “ona vereceğim cevabım hazır güzelim”dedi yanağından bir makas alarak.
Nefes “haha,neymiş?”
Senem “şey,erkekler ve onların egolarından bıkıp usandığım için rotayı üçüncü boyuta çevirdim!”diyeceğim dediğinde nefes “ne? Anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!”diye bağırmaya başlamıştı..
Senem “kaçma,gel buraya yavrum. Bak şarkı yazdım sana tam bizim durumumuza uygun! Sen bana bir gül versen. İnadı bırakıp sevsen,ölür müsün be sevgili azıcık ucundan versen.”
Nefes “pis sapık!”
Senem “soracağım sana sapık nasıl olunuyormuş” dedi ve arkadaşının peşinden koşmaya başladı.
**
Akşam yemeği için nefes eve geldiğinde herkesin bahçede olduğunu anladı. Kafasını uzatıp selam verdikten sonra içeriye girdi. Merdivenlerde oturan anıl’ın yanına gidip oturduğunda içini çekti.
“bir sene önce evlenme teklifi ettim prenses ve hayır dedi. O zamandan beridir de halimiz böyle”dedi nefese bakarak. Nefes,şaşırmış bir halde “neden bana anlatıyorsun?”dedi. anıl “her ne kadar öz kardeş olmasak da poyraz her bakımdan bizden büyük sayılır ve önce onun evlenmesi gerektiğinden bunu kendime sakladım.”dediğinde nefes ebrunun nesi olduğunu anladı. Derin bir nefes alıp “haklısın,önce abimin evlenmesi gerekiyor. Ama bu senin de evlenemeyeceğin anlamına gelmiyor ki. Her neyse,anladığım kadarıyla ebru bu kararı kendine sakladığın için bu kadar fevri davranıyor. Demem o ki hazır hepimiz buradayken aç bu konuyu ve kalksın tüm sorunlar ortadan”dediğinde anıl nefese bakıyordu..
“ağlayacak gibi duruyorsun…”dedi..
“ağabeylerim olduğu için şanslı sayıyorum kendimi ama hayatınıza giren o kızların sizi bizden uzaklaştırıyor olmalarına tahammül edemiyorum. Ebruyu seviyorum ama seni üzerse onu üzerim.”
Genç adam gülerek “ya doruk?”
“onun cehennemin dibine kadar yolu var ağabeycim.”dedi kırık bir gülüşle ve izin isteyerek odasına çıktı. Yemeğe inmeyeceğini söyleyerek yatağına giren nefes uyumaya çalışıyordu. Kapısının çalınması ile arkasını dönmeden “yemek yemeyeceğim. Tokum” dedi. Yatağının hareketlendiğini anladığında arkasını döndü ve doruk’u gördü. Doğrularak “odamdan çıkar mısın?”dedi.
Genç adam bir şey demeden nefese bakıyordu. Öyle yada böyle bir şekilde senemle görüşüyordu ama geçen onca zaman boyunca nefes ile ne sesli ne de görüntülü olarak görüşmüştü. Şimdi dikkatle bakmış olduğu bu genç kız lisedeki ufak tefek olan,hırçın davranışlarıyla canından bezdiren nefesi değildi. Nefes,yastığını düzeltip arkasına yaslandı. Dizlerini kendisine çektiğinde gözlerini doruk’un gözlerine dikti. Hiç kımıldamadan öylece ona bakıyordu.
Doruk “bana kızgın olduğunu biliyorum ama bu böyle süremez prenses”dedi.
Nefes “…….”
Doruk “pekala. Bak öncelikle kendime göre haklı nedenlerim olduğunu biliyorsun ve bunun için benden açıklama yapmamı bekleyemezsin. Ben senden büyüğüm ve bazı şeyleri kendi bildiğim gibi yapıyor olmam normal değil mi? “
Nefes “……”
Doruk,nefesin konuşmadığını görünce sinirlendiğini hissetti ve “nefes!” dedi. Nefes,abisine baktığında gözlerini kıstı “komadan çıkıp gözlerimi açtığımda sen yoktun. Ondan sonraki senelerde de yoktun. Yılbaşı yemeklerinde,bayramlarda… lise üçüncü sınıfta geçirdiğim krizin ardından ameliyata girerken de yoktun… işlerin mi vardı? Çok mu önemliydi? Haklısın,çok önemliydi. Biz yeri geldiği zaman bir elin 5 parmağı olan bir bütünüz ama sen o parmağı kestin benden,yapayalnız bıraktın beni.. neden? Hiç değmeyecek bir kız için! Ben tam 1 sene kafes hayatı yaşadım. Hiç tanımadığım bir adamla geçen koca 1 sene! Neler yaşadım biliyor musun? Bilmiyorsun? Nerden bileceksin? Ama ben biliyorum. Sen Derinin derinliklerinde kaybolurken hepinizin o eski nefes dediği nefes zorla ehlileştiriliyordu. Tüm hayallerim bir bir alınırken benden sen her şeye kayıtsız kaldın. Senem beni her aradığında yada annemler kendime geliyordum.belki doruk abim de arar diye.. ama aramadın! Ve ben susmaya başladım. Çünkü parmaklarımdan biri yoktu artık.. nefes,artık susacak beni anladın mı? nefes,artık yorgun,bitik,bıktı her şeyden,herkesten. İnsanların derdinden,onların arkamdan konuşmasından bıktı! Usandı!Geçmişe dönüp baktığımda koca bir aptaldan başka bir şey olmadığımı görüyorum. Nefes,artık sizin hikayelerinizde yer almak istemiyor. Sadece anlatmak ve izlemek istiyor.. ben senden küçüğüm ve bazı şeyleri kendi bildiğim gibi yapıyor olmam normal değil mi?!”diye cevap verdiğinde doruk öylece nefese bakakalmıştı. Nefes,hala doruka bakarken kımıldamıyordu. Hareketsiz bir şekilde “tahmin edemeyeceğin kadar çok şey yaşadım ben!”dediğinde kendisini tutamayarak ağlamaya başladı. Doruk,nefesi kendisine çekip sarıldığında gözünden bir damla yaş aşağıya düştü. Sımsıkı sarılıyordu nefesin hıçkırıklarını sakinleştirmek için. Kapının ardında ise poyraz ve anıl duydukları ile kendilerini tutmaya çalışıyorlardı. Poyraz,anıla bakarak “ben gidiyorum! Şu adamla da yarın bir ilgilenelim!” dedi sinirle..
Doruk “Geçti.. Geçti…”
***
“olmuyor. Bu da olmuyor. Of ya ne giyeceğim ben!”dediğinde sinirden titriyordu genç kız..
(birazdan okuyacağınız bölüm hatta aşk var’dan ama bu tamamı olan bir bölüm kesintisiz.d.) Lanet olsun Poyraz sana diye söylenmeye başlayan Senem ne olduğunu anlamadan tekrar hıçkırıklara boğuldu.o kadar çok ağlıyordu ki bir an nefessiz kalacağını sanmış ve kendini kontrol etmeye çalışmıştı.Ama arkasından gelen sesle olduğu yere çakılan Senem aklının kendisine oyun oynayıp oynamadığını merak edercesine başını odanın kapısına çevirdi ve ona bakan Zümrüt gözlerle karşı karşıya kaldı.
Yüzünü temizleyip “senin burada ne işin var?” dedi Poyraza.
Poyraz “sana da iyi akşamlar Esmer!”
Senem,poyrazın bu sözü karşısında sesini çıkarmadan ona bakıyordu.
Senem “annem içerde,git onunla otur yada konuş!”
Poyraz “Mehir teyze az önce emniyete gitti!” dedi ve odanın kapısını kapayıp Seneme doğru yürümeye başladı.
Senem başta afallasa da kendisine doğru yavaş yavaş gelen Poyraza korku dolu gözlerle bakıyordu.
Poyraz “nereye gidiyorsun?”
Senem “bu seni ilgilendirmez!”
Poyraz her ne kadar ona iyi davranmaya çalışsa da Senem onun sabrını zorluyordu.
Poyraz “beni sinirlendirme Senem!nereye gidiyorsun diye sordum?”
Senem “sevgilimle partiye gidiyorum.Tamam mı?oldu mu?”
Poyraz,öfkelenmişti.Nasıl oldu da Senemi üzdüm diye acı çekmişim dedi kendine.Belli ki Senem onu umursamıyordu.İçi acıdı Poyrazın,yusufu bulup ağzını burnunu kırmak geldi içinden…
Senem,Poyrazın gözlerinde öfkeyi de gördü kıskançlığı da.Genç kızın kalbi o an öyle bir yumuşadı ki içinden Poyrazın boynuna atlamak geldi ama bunu yapamazdı çünkü Poyraz onu sevmiyordu.Böyle bir şey yaptığı anda Poyraz onu kendinden uzaklaştırır,yaptığı ve hissettiği şeyin yanlış olduğunu söylerdi.Buna dayanamam diye düşündü Senem.Reddedilmeyi kaldıramam dedi kendi kendine..
Halbuki Poyraz da aynı şeyi hissetmiyor muydu?onunla nasıl konuşması gerektiğini bilmeden hala içgüdüsel olarak ona doğru ilerliyordu.Yapma diyordu içindeki ses ama yapamıyordu.genç kız ondan bir adım uzaklaştıkça o ona daha çok yaklaşıyordu.Onu istiyordu,kollarıyla onu sarmak kokusunu içine çekmek hissettiğin şeyler çok güzel demek istiyordu.Ben de aynısını hissediyorum demek istiyordu ona.
Sonunda senem duvara yapışmıştı.Artık kaçabileceği bir yer yoktu.Yana kaymaya çalışsa Poyrazın kaslı kolları onu oracıkta kelepçe gibi sarardı.Genç kız bunun yerine Poyraza hırçın bakışlarını yöneltmiş ve “eğer sorgulaman bittiyse gitmeni istiyorum!”demişti
Poyraz umursamaz bir tavırla “neden?”dedi.
Senemin öfkesi gittikçe büyüyordu “neden mi?sana sevgilimle partiye gideceğimi söyledim.Uyuyup dinlenmem gerek.Şişmiş bir suratla karşısına çıkmak istemiyorum.Değil bana bakmak,öpmek bile istemeyecektir!”
Bu bardağı taşıran son damla olmuştu Poyraz için..Öfkeden ne yapacağını bilmeden,ne söylemesi gerektiğini bilmeden yumruklarını sıkmış öylece Seneme bakıyordu.
Senem “ne?neden öyle bakıyorsun?”
Poyraz “o p..ç seni öpüyor mu?”
Senem sesini çıkarmamıştı çünkü yusufun bırak onu öpmesine elini omzuna atmasına bile izin vermemişti.O hep tüm bunların sahibi Poyraz diye düşünmüştü.Şimdi poyrazın kendisine böyle hesap soruyor oluşu genç kızı o kadar heyecanlandırıyordu ki.Şaşkınlıktan ne yapacağını ne düşüneceğini bilemiyordu.İki hafta da Poyraza ne oldu da böyle değişti diye düşündü.Ama Poyrazın öfkeli sesi onu yerinden sıçrattı ve korku dolu gözlerle tekrar ona bakmaya başladı.
Poyraz “sana bir soru sordum?”
Senem “bundan sanane!” dediği an senemi duvara daha da yaslamış ve öfkeyle onun gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.Genç kızın sırtının açıkta kalan yerleri taş zemine değdiği için üşüyordu.Tekrar ağlamaya başlaması an meselesiydi.Poyrazın ona bu kadar yakın olması acı çeken yüreği için çok fazlaydı.
Senem sonunda gözlerini kapayıp “yapma!”dedi..Poyraz sesini çıkarmadan onu izliyor,kendisiyle savaşıyordu.senem tekrardan “lütfen Poyraz uzak dur benden!bunu bana yapma.Dayanamıyorum.Görmüyor musun?”
Poyrazın hiç konuşmaması Senemi öfkelendirmişti.Bedeni ona ihanet ediyordu.Gözlerinden yaşlar sicim gibi boşalıyor ve nefes almasını zorlaştırıyordu.Sonunda dayanamayıp Poyraza var gücüyle vurmaya başladı “görmüyor musun?ne halde olduğumu bilmiyor musun?sen o kızı her öptüğünde benim içime bir bir oklarını saplıyordun.bana her esmer deyişinde içimin kalbimin nasıl pır pır attığını görmüyor muydun?Dayanamıyorum Poyraz çok fazla geliyor artık.Çok acıyor..Benim olmayacağını bile bile seni kendime istemek,kendimi sana saklamak aptallık.aptalım ben!onu da biliyorum ama napayım olmuyor Poyraz..gitmiyor,bitmiyor bu lanet şey büyüdükçe büyüyor benim küçücük kalbime ağır geliyor.
Poyraz öylece heykel gibi onu izliyor ve dinliyordu…Senem,Poyrazın suskunluğu karşısında öfkesine yenik düşmüş ağlaması artık hıçkırıklara dönüşmüştü. “lanet olsun!konuşsana.Ne istiyorsun benden he?ne?”poyraz zor da olsa konuşmuş ve gözünden akan bir damla yaşa aldırmadan “Seni” demişti.

Elinden tutup onu ardın sıra sürüklerken umurunda değildi söylenenler. Senem,nefes nefese arabaya bindirildiğinde korkarak “nereye gidiyoruz?”diye sordu.
Poyraz,sesini çıkarmadı madem her şeyi açıklayacaktı o zaman kendi evlerinde olmalıydılar. Arabayı hızla çalıştırdığında senemin sesini duymuyordu. Bir saat sonra bahçeli büyük demir kapılı bir eve geldiklerinde senem korkmaya başladı. Evin heybetli görünüşünden ürkmüştü ve içeriye kesinlikle girmek istemiyordu.. poyraz,arabadan inip senemin tarafına geçtiğinde senemin elini tuttu ve içeriye geçtiler. Senem,eve doğru her ilerleyişinde evin o kadar da kötü olmadığını düşündü. Bahçenin her yerinde özenle budanmış gül ağaçları sıralanmıştı. Senem,sımsıkı elini tutan poyraza bakıp “güller?”dedi. genç adam yarım bir gülüşle “güller önemlidir”dedi senemin gece karası gözlerine bakarak. Genç kız soluğunu tutup “ neden buraya geldik??”diye sorduğunda elindeki baskının arttığını hissetti. Poyraz,eskilerden kalma büyükçe bir anahtarı kapının kilidine sokup kapıyı açtığında içeriye geçtiler. Işıkları açtığında genç kızın kalbi küt küt atmaya başladı. Her yerde kırmızı güller vardı. Odanın rengi şarap kırmızısı rengindeydi ve tavanlarında yıldız halkalardan oluşan bir süsleme hakimdi. Renklerin uyumuna baktığında senem evin içinde yanan bir ateş varmış  gibi hissediyordu.. poyraz,elini bırakıp şöminenin başına doğru gittiğinde onu izledi bir süre. Ateş harlanıp odunlardan çıkan sesi duyduğunda usulca içini çekti önce ve sorması gereken soruyu sordu.  “Evdeyken ‘seni’ dedin”dedi.. poyraz ayağa kalkıp ateşin başında seneme döndü. Yüzüne vuran aydınlıkla şimdi heybetli görünen kendisiydi..
Kelimeleri toparlamaya çalışıyordu. Nerden başlayacağını bilmiyordu. Ellerini cebine sokup seneme doğru ilerlemeye başladı. Yutkunarak “ben…”dedi.. senemin kalbi şaha kalkmış at gibiydi. İçinde fırtınalar kopuyordu gelecek olan cevapla birlikte. Genç adam kendisine yaklaşıp “ben seni istiyorum!”dedi. ağzından boğuk bir inilti çıkan senem gözlerinin yanmaya başladığını hissetti ve poyraza bakıp “ne?”dedi.. genç adam gülümsedi.. dudakları kıvrıldı,şimdi kalbi de karşısında tir tir titremekte olan esmeri gibi dört nala koşuyordu… ellerini kaldırdı ve seneme dokunup “gözlerini istiyorum… kaşlarını ,alnına düşen o aymaz perçemi istiyorum… saçlarına dokunmayı… sonra dudaklarına en çok onları istiyorum… ben izin vermediğim sürece konuşmamanı kimseye bir şey dememeni istiyorum… ben… ben seni seviyorum esmer.. çocuk olmaktan çıkıp deli gibi rüyalarıma girmeye başladığın o günden beri seviyorum”dediğinde senem ağlamaya başladı. Kaşlarını çatarak “hangi gün?”dedi..
Genç adam yutkunarak “doruk’un sana utkulara gitmeyeceğini söyleyerek seni teselli etmesi verdiğim o çiçekten beri..”dediğinde elleriyle karşısındaki kızın yüzünü kavradı.saçlarına,yüzüne tenine dokunup onu çevirdi ve eve göz atmasını sağladı. Burası benim çölümdü. Her gün birgün serabıma ulaşacağım günü iple çekerek burayı bu hale getirdim”dedi.. genç poyraza döndü hıçkırarak “inanmak istiyorum”dedi. “sabah uyandığımda bunların bir hayal olmasını istemiyorum!”dediğinde poyraz susturdu dudaklarıyla genç kızı. Usulca uzaklaştığında “Seni..” dedi gülerek “birkaç sene önce de böyle öpmüştüm”dedi tekrardan dudaklarını seneminkilere değdirerek. Elinden tutup şöminenin başına oturdular beraber. Bağdaş kurmuş birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı şimdi. Lal olmuştu dilleri… ruhları,gözleri konuşuyordu birbirinden ayrı geçmiş senelerin acısını çıkarırcasına.. artık didişme yoktu yada laf sokma sadece ikisi vardı. Artık senem ve poyraz değillerdi.. artık ‘bir’diler.. bütündüler.. tek olmuşlardı,tek bedendiler şimdi.. senem,elini poyrazın yüzüne uzattığında yutkundu.. korkuyordu ve bu heyecanlanmasına aynı anda bir sürü duyguyu yaşamasına neden oluyordu. Dizlerinin üzerinde doğrulup poyraza yaklaştı. Parmaklarıyla,kaşına,gözüne dudaklarına dokunup gözlerinin içine baktı. Şimdi söyleyebilirim dedi kendi kendine.. artık kendisine itiraf etmek zorunda kaldığı bir durum yoktu ortada.. başını eğip poyrazı öptü.. korktuğu gibi olmamıştı.. itmemişti onu genç adam.. aksine varlığının gerçekliğini hissettirmek istercesine daha çok sokulmuştu esmerine… senem gülümseyerek ona baktığın küçük elleriyle yüzünü kavradı “seni ne kadar çok sevdiğimi bir bilsen”dediğinde içini çekti.. ağlıyordu. Engel olamıyordu.. böyle bir şey miydi sevdiğine kavuşmak? Mutluluktan ağlamak dedikleri bu muydu? Diye düşündüğü sırada poyraz “ya ben.. benim senin için neler çektiğimi biliyor musun sen? Seni nasıl istediğimi? Onca insanın arasında seni onlarla paylaşmanın ne demek olduğunu biliyor musun?”dediğinde senem dayanamadı sımsıkı sarıldı poyraza. Yüzünü boynuna gömüp ağlamaya başladı. Poyraz,gülümsedi.. esmeri inanmıyordu varlığına,gerçek olduğuna.. kendini geri çekti ve esmerine baktı. Nasıl da kızarmıştı gözleri öyle.. yüzüne yapışan ıslak saçları çekti usulca,iç çekişini duydu esmerinin.. gülümsedi,konuşmasına izin vermeden dudaklarına uzandı usulca… Dudakları aynı anda hareket etmeye başladığında nefesleri hızlandı ikisinin de…Zaman durmuştu artık ikisi için.

Hasretlik bitmiş yerini kavuşmaya bırakmıştı yılların acısını çıkartırcasına... Artık korkmak yoktu! Saklanmak ya da saklamak... Zamanıydı artık aşklarının... Genç adamın,dudakları ipek yumuşaklığında olan dudaklarda gezindiğinde gözlerinden yaşlar akıyordu... Kızgınlık,nefret,acı ve sevgi iç içeydi... Onsuz geçen onca sene... Yanındayken dokunmaya çekindiği hep hayalinde kurduğu o güzel çiçeği şimdi ellerinin arasına almış kopmasından korkar gibi nazikçe seviyordu...

“Esmer” dedi poyraz.bir kere daha bir kere daha ismini haykırdı sevdiğinin dudaklarına.Acıyla,aşkla,tutkuyla…Senem ise hala öpüşmenin etkisinde ona onca sene  cehennemi yaşatan adamın nasıl oluyor da ona cenneti yaşatabildiğini anlamaya çalışıyordu.Poyraz,Senemi kollarına alıp “benimsin sen!sadece benim.nasıl benim Esmerimsen,dudaklarında benim.şakakların,gözlerin,yanakların,boynun,benimsin sadece benim!Beni anladın mı?”dediğinde gözleri kapalı gülüyordu genç kız.

Rüyadan uyanmak istemiyor,gözlerini açmıyordu... Sadece onu hissetmek istiyordu... Sıcaklığını,dudaklarını sadece sesini duymak istiyordu... Tek istediği buydu...

Yüzünü poyrazın boynuna gömmüş sanki tehlikeden korunmak için saklanan küçük bir ceylan yavrusu gibiydi.

Senem yorgun bakışlarla gözlerini açtığında yutkundu kendisine bakmakta olan adama baktı. Gülümsedi... elleriyle ,gözleriyle sevdi yüzünün her bir köşesini.. ama en çok kalbi sevdi… “ama.” Dedi sonunda kendinde konuşacak cesareti bulduğunda “ama ben doyamadım ki” dediğinde gülümsedi genç adam  , duruldu sonra aklına gelen şeyi söyleyiverdi bir anda…

“benimle evlenir misin?”dedi usulca…

Genç kız gülümsedi,ağladı bakışlarının arasından. Boynuna gömüp yüzünü başını salladı usulca “evet”dedi yüzlerce binlerce kez…

“evet… evet!...”

ESMER ( ESMER SERİSİ -3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin