2.sezon / 29.bölüm
“Aşk neydi? Her iki tarafı da acımasızca kesen keskin bir bıçak mı? yoksa mutluluğu tatmasını sağlayan bir parça çikolata mı?”
Genç adam elinde tutmuş olduğu kitabı gülerek kapattı. Gözlerini kapatıp “Çikolataymış! Ne aptal bu insanlar ya! Aşk aşk diye diye Eros’u yarattılar aq!”dedi sinirle. Bir haftadır abisinin peşinde koşturmaktan kalan zamanını da Derin ile ilgilenmekten kendisini bayağı bir yormuştu. Gömleğini çıkarıp yere oturdu genç adam. Bağdaş kurarak iki elini de dizlerinin üzerine koydu ve gözlerini kapatarak kendisini dinlemeye başladı.
Birkaç dakika sonra kapı açılıp içeriye giren genç kız sesini çıkarmadan etrafına bakındı. Evin içine girdiğinde genç adamı yerde kendisine dönük bir şekilde otururken buldu. Geri dönüp heyecanla ayakkabılarını çıkardı ve kendisine bakmakta olan adama bakıp eliyle “sus” işareti yaparak içeri geri döndü. Genç adam,kızın sessizce Doruk’un önüne geçip oturmasını dikkatle izledi. Kapıya yaslanıp neler olacağını merakla izlemeye başladığında Nefes kitaba baktı dikkatle. Saçlarını tepesinde toplayıp, dizlerinin üzerine oturdu ve dikkatle Doruk’u izlemeye başladı. Ama genç adamın put misali durmasından sıkılan Nefes ona bakarak el ve yüz ifadeleri yapmaya başladı. Demir, tebessümle gülerken Doruk’un beklenmedik andaki çıkışı her ikisini de yerinden sıçrattı.
Doruk “Bööö!”diyerek Nefes’i geri sıçrattığında kahkahasına engel olamadı. Dudaklarını büzmüş bir halde kendisine bakan kıza gülerek baktığında onu bileğinden tutup kendine çekti. “Demek benimle oyun oynamak he? Seni utanmaz arlanmaz”dediğinde Nefes’in saçları ile oynuyordu genç adam gülerek.
Nefes,kollarının arasında Demir bu ikiliye gülerek bakıyordu. Aralarındaki bağ kesinlikle çok güçlüydü kuşkusuz. Bunu onlarla birlikte geçirdiği yıllarda anlamıştı. Sonunda Nefes, Doruk’un ellerinden tutup “ya bırak! Of,şu halime bak ya!”dediğinde Doruk kolundan ısırdı genç kızı. Nefes acı ile ciyakladığında yerdeki kitabı Doruk’un başına vurdu hızla.
“bıktım sizden ya! Bir Senem şimdi de Sen! Kudurdunuz mu ya?!” diye bağırdığında Doruk “olabilir”dedi. Nefes, hızını alamayıp yumruk atmaya başladığında Doruk “Allahım, sen bu kızı neden bu kadar tatlı yarattın yarabbim!”diyerek genç kızın ellerinden tutup öpmeye başladı. Sonunda “oh”dediğinde Nefes sinirden kıpkırmızıydı.
“Gıcık! Uyuz! Sinir ! bırak ya!”diye bağırdığında Demir daha fazla kendisini tutamadı. Sesli olarak gülmeye başladığında Doruk arkasına döndü ve kendilerine kahkahalarla gülmekte olan arkadaşına baktı.
“Demir!”diyerek ayağa kalktığında genç adam arkadaşına doğru gelerek “rahatını bozma.”dedi sevecen bir tavırla. “hoş geldin” diyerek birbirlerine sarıldıklarında Nefes üzerini düzeltip, homurdanarak ayağa kalktı.
“Ben gidiyorum! Siz de ne haliniz varsa onu görün!”dedi.
Doruk “dikkatli ol!”
Nefes “cehenneme git!”
Doruk “Tatlım?”dedi gülerek…
Nefes olduğu yerde durup ayakkabısının tekini eline aldı ve havaya kaldırarak “Bana tatlım deme! Bir daha yanına yaklaşırsam ne olayım!”dediğinde Doruk düşünür gibi yaptı ve “Canım ol!”dedi. Nefes,hiç düşünmeden ayakkabısını fırlattığında iki adamda gülmeye başladı kahkahalarla… Daha fazla bu duruma dayanamayan Nefes tek ayakkabısını giydi ve tam çıkacakken arkasına dönüp kahkahalarla gülmekte olan Demir’e baktı. Genç adamın gülümsemesi yüzünde donarken,dikkatle Nefesin gözlerine baktı ve anladığını belli eden bir ifade ile başını eğdi.Nefes,kapıyı açıp çıktığında Doruk elinde tuttuğu ayakkabıyı şöminenin üzerine koydu. Demire bakmadan “Seni tehdit mi etti?diye sordu.
Demir,arkadaşına bakarak “Nasıl anladın diye sormayacağım.”dedi sinirle yere otururken. Doruk “koltuğumda var” dediğinde Demir genç adamın baldırına vurdu. Doruk da Demir’in yanına oturduğunda “Seni neyle tehdit etti?”diye sordu tekrardan. Demir “Sana dokunursam canımı yakacağını söyledi. Doğruyu söylemek gerekirse dediklerine inanıyorum. Yani normal boyutlarda bir kız olmasına rağmen tehditlerini göz ardı edemiyorum!”dediğinde Doruk’a baktı ve “Nefes sana tapıyor” dedi gülümseyerek.
Doruk gözlerini kısıp Demire baktı “yanlışım varsa düzelt ama… Seni benimle tehdit etti. Peki, sen onu neyle tehdit ettin?”dediğinde Demir “Sadece Bade’yi sordum”dedi.
Doruk arkasına yaslanarak “Yanlış! Nefesin,Bade’nin nerede olduğunu bildiğinden eminim. Hatta onu görmüştür de. Ama bunu gelip de sana söylemesini bekleyemezsin.”dedi.
Demir “ sana da söylemedi.”
Genç adam başını sallayarak “ Doğru. Söylemedi!”dedi.
Demir “ve sen onu zorlamadın. Öyle mi?”
Doruk “öyle.”
Demir “Neden zorlamıyorsun? Tanıdığım Doruk’tan farklı biri var sanki karşımda “diye söylendiğinde Doruk “Nefes’e kurallar koyamazsın. Ve ona bir şeyleri anlatması için baskı da yapamazsın. Bunu yaptığın an senden kaçmaya başlar. Ben, kardeşimin özellikle ama özellikle Nefes’in benden kaçmasını istemiyorum.”dedi Demire bakarak.
Demir içini çekerek “Aranızdaki bağ çok güçlü. Bade ile benim durumumu bile aşıyor. Daha önce böylesine bir bağlılık görmedim ben.”
Doruk içini çekti ve “Eskiden daha doğrusu annemin ölümünden sonra bazı şeylere olan inancımı kaybetmiştim. Sigara, Ex kullandığım zamanlarda bana tek arka çıkan Nefes olmuştu. Poyraz ağzımı burnumu kırdığında o yaralarımı temizliyordu. Annem sağ iken şey derdi “Kapı gibi baban Kale gibi de annen var” bu çok hoşuma giderdi. Ama annem öldükten sonra ve ben o tarz şeyler yapmaya başladıktan sonra o kalenin yerle bir olduğunu sandım. Ama yanılmışım, o kale hala duruyordu. Hem de daha güçlü bir şekilde”dedi gülerek.. Ve derin bir iç çekerek “ ama şimdi KAPI GİBİ BABAM VARSA KALE GİBİ DE NEFESİM var”dedi.
Demir başını salladı saygıyla ve Doruk’a bakarak “Bade’yi bulduğunda ne yapmayı düşünüyorsun?”dedi.
Doruk bundan rahatsız oldu. Sevmiyordu değer verdiklerini bir başkası ile konuşmayı… Somurtarak “Bilmiyorum”dedi.
Demir beğenmedi bu cevabı… sinirli bir halde “Bak, bu konuyu özelliklede Bade konusunu seninle konuşmaktan hiç haz etmiyorum Pehlivan! Ama bilmek istiyorum. Bade’yi bulduğunda ne yapacaksın?” dedi ciddi bir ses tonuyla.
Doruk “bilmiyorum!”dedi yeniden. Gerçekten de bilmiyordu. Tek bildiği onu görmek istediğiydi. Daha önce hiçbir şeyden bu kadar mahrum kalmadığını hissetti bir an. Demir, yanı başında sürekli bir şeyler söylediğinde sinirle “yeter! Özledim! Tamam mı? Oldu mu? Lanet bir *** olduğumu biliyorum! Ve dokunduğum her şeyi yaktığımı da! Ama bu benim suçum değil! Ben, Bade’ye hiç ümit vermedim. Onunla hiç…” Tıkandı genç adam. Uzun zamandır içinde bir sürü duyguyu biriktiriyordu ve Demirin karşısında bunları ona söylemek kendisine güçsüzmüş hissi veriyordu. Demir aslında cevabı biliyordu. Bunun bildiğinin bilincinde gülümsüyordu… Doruk’u daha önce böyle çırpınırken görmemişti, acı çekiyordu ve bu acının sebebi Bade’ydi. Özlediğim dediği kızın acısıydı bu… Onu görememenin, iyi olup olmadığını bilememenin verdiği acıydı bu… Gülümseyerek “Bade’ye âşık mısın?”dedi. Doruk, kendinden emindi. Âşık değildi. Birçok kez olmuştu ama Badeye duyduğu his kesinlikle AŞK değildi. Buna rağmen bunu bilmesine rağmen; sinirle hınçla döndü Demire. Gözlerinin içinden yeşil alev topları fırlatıyordu mavi kendinden emin sulara..
“Dua et”dedi “Arada anlaşma var yoksa bunun için boynunu kırabilirdim”dedi. Allah biliyor ya Derin’i sevmiyordu ama onunla pek çok şey yaşamıştı ve ona âşıktı… En önemlisi de onu korumak zorundaydı… Her şeye rağmen… Kendine bile… Ve Bade… Gözlerini kapatıp “of”dedi içinden. Döndü ve mutfağa doğru yürümeye başladı.
Demir “Nereye?”diye sordu.
Doruk “Acıktım”dedi.
Demir “yemek yapmayı biliyor musun sen?”dediğinde Doruk sinirle “yok ama ZIKKIMIN KÖKÜNÜN nasıl yapıldığını biliyorum! İster misin?!”dedi.
Demir gülerek ayağa kalktı ve “yoğurt varsa neden olmasın!”dedi arkadaşının omzuna elini atarak…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...