-12.bölüm-
Okulun üçüncü haftasıydı ve herkes okuldaki yerini almış yeni öğrencisini bekliyordu..
“of nerde kaldı bu kız ya?”
“sana inanamıyorum Senem! Yani gelen çocukluk arkadaşın İngiltere kraliçesi değil!”
Arkadan gelen ses didemi susturmuştu.. “olabilir ama bu senin onu kıskanmadığın anlamına gelmiyor değil mi?” dedi Doruk..
“doruk?”
“didem?” dedi başını eğerek ve senemin yanına geçti..
“kim ne derse desin kızım, nefesin bu okula gelmesi her şeyi alt üst edecek ve herkesin nerde durması gerektiğini öğretecek.”
“ben yerimi biliyorum!” dedi didem tıslayarak..
“ah, bildiğine eminim güzelim ama gene de nefes tarafından bir kez daha yerini bilmen fena olmayacaktır.”
“bana bak!” diye söylendi Didem Doruk’a bir adım atarak..
“baktım güzelim. Ama pardon benden önce başkaları da bakmıştı değil mi?”
“sen.. sen…”
“evet, ben?”
“doruk pehlivan! Senin o iğrenç egon ve senden nefret ediyorum!”
Doruk dideme doğru ilerleyip gözlerini gözlerine dikmiş “aksine güzelim nedense sende benden hoşlanıyorsun, diğer herkes gibi ve inkâr ederek sadece kendini kandırıyorsun? Hım,şey gibi hah ablan duygu gibi!” dedi kahkaha atıp sınıftan çıkarken..
Didem yanıma geldiğinde “bu çocuktan nefret ediyorum Senem! Haberin olsun,eğer bir gün ölecek olursa kına yakacağımdan emin olabilirsin!”
Bu sözüne gerçekten kızmıştım ve “doruk’un böyle olmasına neden olan şey ; sen ve senin gibiler Didem, onu hafife alma listesinin başına senin adını yazarsa seni bitirmeden buradan gitmez haberin olsun arkadaşım!” dedim ve tekrar gözlerimi camdan dışarı dikip Nefesi beklemeye başladım ama Şengül’ün gelmesiyle yanlış yere baktığımı anladım.
Şengül “esmer!”
Arkamı dönüp “efendim!”
“geldiler!”
“ler?”
“babasıyla ve Dağhan amca ile?”
Dideme yan bir bakış atıp “gördün mü? O tamamen kraliçe!” dedim ve arkadaşımı anlamayan gözlerle baş başa bırakıp en üst kata çıkmaya başladım. Merdiven korkuluklarına tutunup koşar adımlarla Poyraz’ın yanına gidiyordum. Son basamağı da çıktığımda sert bir gövdeye çarptım ve öylece kalakaldım. Açık olan saçlarım yüzüme dağıldığı için elimle alnımı ovuşturmaya başladım ve çarptığım kişiye baktım.. tanrım! Herkül gibiydi…
“iyi misin?” dedi endişeli sesiyle bana..
“sence iyi gibi mi duruyorum!”
“belki de önüne baksan..”
“ben önüme bakıyordum tamam mı?”
Çocuk ellerini tamam anlamında kaldırıp bana gülen bir yüzle bakmaya başlamıştı.. ama bundan hoşlanmamıştım.. “arkadaşım öküz tren muhabbeti yapmaya devam mı edeceksin? Yoksa nezaket gösterip önümden çekilecek misin?”
Eski çağlardan biri gibi bana reverans yapıp geçmem için izin vermişti. Söylene söylene önünden geçtiğimde yanında dolaştığı arkadaşıyla göz göze geldim ve sinir kat sayım daha da arttı.. ben tam koridorun sonuna ilerlerken onun sesini yine duymuştum..
“bu arada ben Yusuf!”
Olduğum yerde durmuş ne demem gerektiğini düşünüyordum. Cevap vermeden gitmenin en iyisi olacağına karar vermiş yoluma devam etmeye başlamıştım. Ama gerizekalı susmamış beni resmen kışkırtmıştı..
“adım Yusuf dedim!”
“banane!”
“senin ki ne?”
“sanane!”
“o da güzelmiş. Memnun oldum “sanane!” dedi kahkaha atarak yanında ki arkadaşıyla beraber.. ama bu durum beni çileden çıkarttığı için onun o gülmesini yüzünden silmem gerekiyordu ki öyle de yapmıştım. Islık çalarak “baksana!”
“adım Yusuf!”
“evet her neyse. Yusuflar genelde güzel olur,yakışıklı olur!”
“ha şunu bileydin!” dedi ukala bir tavırla..
“ama sen de o yakışıklılıktan eser yok! Yüzüne baktığımda keçinin kıçına bakıyormuşum gibi geliyor!” dedim ve arkamı dönerek Poyrazın sınıfına doğru yürümeye başladım. Ben gülerken o şoklanmış bir ifadeyle arkamdan bana bakıyordu. Bahse girerim yumruklarını bile sıkıyordu..
Sınıftan içeri girdiğimde Ezgi ile karşılaştım ama onu görmezlikten gelerek gidip Poyrazın yanına oturdum.
Poyraz “şimdi seninle ilgilenemem aşkım!”
Aşkım kelimesinden o kadar nefret etmiştim ki,bir an onu oracıkta tırnaklarımla öldürmek istemiştim. Ama en şirin ifademi takınıp Poyraz’a biraz daha sokuldum ve “ben senin aşkın değilim! Ben esmerim seni salak!”
Kafasını kaldırıp bana baktığı an dünya dönmeyi durdurmuştu. Ezgi kaşarı bile o an yok olmuştu. Hoş benim olduğum yerde herkes yok olurdu ya..
Gülen gözlerle bana baktığına yemin edebilirdim.. “sen bana salak mı dedin?” dedi gülerek..
Senem “hayır ben esmerim seni salak dedim!” dedim ben de ona bakarak. İkimiz de gülmeye başlamıştık. Bir süre sonra öylece birbirimize bakakalmıştık ama sonrasında neden geldiğimi hatırlayıp konuya girmiştim “ah,nerdeyse unutuyordum! Nefes geldi. Altuğ amcayla birlikte..”
Poyraz “tamam.”
Ben “ve Dağhan amcayla birlikte!”
Poyraz o an anlamıştı ne demek istediğimi “haybin kunduz. Dağhan amca niye geldi ki? Lanet olsun!” dedi gülerek..
Senem “vatan lisesi biz mezun olana kadar altın çağını yaşayacak demek!” dedim ona bakarak.
Poyraz “çok bilmiş!”
Senem “hadi gidelim!” demiş ve poyrazında benimle gelmesini sağlamıştım. Ama ezgi de ayaklanınca sinirlerim tavan yapmıştı.Poyraz önden anılı yan sınıftan almaya gitmişti. Ve ben ezgi ile baş başa kalmıştım.
Senem “sen nereye?”
Ezgi “nefese hoş geldin demeye?”
Senem “bu ailevi bir olay!”
Ezgi “hayır güzelim bu okulu ilgilendiren bir olay! Hem öyle bile olsa bu beni de ilgilendirir çünkü bende ailedenim!”
Senem “şimdilik!”
Ezgi dediğimi duymuş ve bana doğru bir adım atmıştı. “sen ne dedin?” diye tısladı iğrenç nefesini yüzüme vurarak. Ama elimle onu geri ittirip sözüme devam ettim “beni duydun? Poyraz sarışınları sevmez! Şimdilik onun için keyif çayı gibisin ama işi bittiğinde yerine yenisini demlemeyi isteyecek!”
Ezgi “o sen mi olacaksın yani?”
Kahkaham herkesin bana bakmasını sağlamıştı “hahaha,seni aptal! Ben haftalık ya da aylık olamayacak kadar iyiyim! Ve hayır ben onun hayatında yıllık olarak kalacağım. Sonsuz! Beni anladın mı? Ailevi meseleye gelince Nefes artık bu okulda Ezgicim! Ayağını denk al!”
Ezgi “nefes bana ne yapabilir ki? O çok sessiz!” dedi küçümseyerek..
Senem “cık cık…. Yerinde olsam onun sessizliğine güvenmezdim. Tacın tehlikede Anne Boleyn dikkatli ol!” dedim..
Poyraz bana seslenip “hadi gelmiyor musun?” dedi yanında anılla birlikte..
“geliyorum!” dedim elimi yüzümü düzeltip.. ve yanlarına gittim..
Anıl “sen az önce ezgiye anne boleyn mi dedin?” diye sordu..
Senem “hı hı evet. Bu aralar İngiltere tarihini işliyoruz dershanede,anne boleyn’e benziyor bu salak!”
Anıl “şişitttt, poyraz duymasın!” dedi gülerek.
Senem “bence duyuyor da işine gelmiyor!” dedim ben de kendimden emin bir şekilde..
Poyraz “ikiniz de çenenizi kapatın o Anne Boleyn ise sen de Tabitha’sın.” Dedi.. anıl’ın kahkahası o kadar büyüktü ki poyraz da ona katılmıştı..
Senem “ben TAbitha değilim!”
Poyraz “evet öylesin bir tek süpürgen eksik!”
Senem “bana bak!”
Poyraz “hep bakıyorum zaten! Ama değişen bir şey yok be yavrum!”
Senem “bana yavrum deme!”
Poyraz “ne diyeyim!”
Ah bu soru muydu şimdi? Aklımdan neler geçiriyorum seninle ilgili haberin var mı? Ezgi de dahil olmak üzere okuldaki ve dersanedeki tüm kızları gebertmek istiyorum ve ilk defa tabitha olup beni görmeni sağlamak istiyorum seni *** kurusu.”
Poyraz “*** kurusu mu? Sana böyle mi hitap edeyim yani?”
Lanet olsun içimden düşündüğüm şeylerin sonuncusu dışarı çıkmıştı. Kızarmıştım..
Senem “of tamam ya!” dedim pes ederek ve gene o çocukların önünden geçtik. Gerildiğimi anlayan Poyraz elini omzuma atıp beni kolunun altına almış ve tepeden bana bakıp o çocuklara ters bir bakış atmıştı.
Poyraz “ne oldu?”
Senem “hiçbir şey.”
Poyraz “anlatsan iyi edersin esmer! Aksi takdirde sıkılan canımı gidermek için farklı yollara baş vuracağım!”
Senem “of tamam anlatacağım ama kavga etmek yok!”
Poyraz “söyle dedim!”
Senem “söz ver!”
Poyraz “esmer!”
Senem “tamam ya!” dedim ve anlatmaya başladım. “şey işte senin yanına geliyordum Nefesin geldiğini haber vermek için tam son basamağı da çıkmıştım ki o çocuklardan biriyle çarpıştım saçlarım açık olduğu için yüzüme dağıldı ama alnım acıdığı için durmak zorunda kaldım bir müddet.”
Poyraz lafımı yarıda kesip yüzümü avuçlarının arasına almış ve “bakayım! Çok acıdı mı?” diye sorgulamaya başlamıştı..
Senem “yok yok çok acımadı. Sadece öyle hızlı çarpınca serseme döndüm!”
Poyrazın gözleri öfkeden koyulaşıp karardığında ilk defa ne yapacağımı bilemez haldeydim. Beni bırakıp etrafa küfür savurarak uzaklaşmaya başladığı an kendimi onun peşinde onu durdurmaya çalışırken bulmuştum.
Poyraz “o *** kurusunun ebesini ……”
Senem “bir şey yapmayacaksın!”
Poyraz “kes sesini! Kim oluyor sana diklenebiliyor ya!”
Senem “ya ben çarptım ona yemin ederim Poyraz! Hem ben onun ağzının payını verdim yemin ediyorum!”
Ama öfkesi o kadar büyüktü ki beni duymuyordu bile. “umurumda değil esmer! Kimse sana çarpamaz,canını yakamaz.! Beni anladın mı? Anladın mı dedim!”
Senem “bana bağırma tamam mı? Git serseriler gibi döv onu belki sakinleşirsin ama kırdığın kalbimi onarmak için bir şey yapmaya kalkma bu sefer işe yaramayacak!” dedim dolan gözlerimle arkamı dönüp giderken.
Genç kız okulun bahçe kapısında bekliyor içeri girip girmemekte kararsız kalıyordu. Yanından geçen arabaya bakışları kaydığında kendisine dikkatle bakmakta olan kıza baktı bir süre... Nefes,nedenini bilmediği bir şekilde bu kızıl saçlı kıza bakarken Bade hayatının yıllar öncesinden Nefes'e bağlandığını bilmiyordu... Bade'nin hayatının simgesi olan anahtar Nefes'in boynundayken iki genç kız da sanki birbirlerini tanıyorlarmış gibi bakıyorlardı birbirlerine...
Araba okulun içine girdiğinde Bade de bir adım attı peşinden...-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Novela JuvenilOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...