-46.bölüm-
Çocuklar yolda arabalara binmiş giderlerken doruk seneme bakıyordu. Senem sesini çıkarmadan az önce olanları hazmetmeye çalışırken zorlanıyordu. Doruk ,elini omzuna atarak “isteyerek yapmadı biliyorsun?” dedi.
Senem yüzünde belirli belirsiz bir gülümseme ile “Biliyorum doruk. Beni düşünme.” Dedi.
Doruk “hey,hadi ama güzelim! Surat asmanın sırası değil. Poyraz’ı tanımıyor musun? Eminim şimdi kendisine küfür ediyordur.”
Senem doruğa dönerek “sorun; onun bunu isteyerek yapmış olması yada olmaması değil doruk! Sorun hissettiği her şeyi içine atıyor olması. Kalbinde nasıl bir öfke var sence! He? Seni bilmem ama bu beni korkutuyor,çok korkutuyor! Ezgi’ye yaptıklarını gördün.
Poyraz,bir kıza el kaldırmaz! Ne yaparsa yapsın bu şekilde canını yakmaz!” dedi.Doruk “ezgi’nin savunulacak bir tarafı yok! Poyraz’ın canı yanıyor senem. Ve canını yakanın canını yakması en doğal şey. Nefes yerine orada poyraz olsaydı benden önce yada anıl’dan önce ezgi’ye ne yapardın?” diye sordu.
Senem hiç düşünmeden “onu öldürürdüm.” Dedi.
Doruk “gördün mü? Poyraz,bu dünyada babamdan sonra tanıdığım en güçlü insan. Maddi olarak demiyorum bunu. Hem fiziksel hem de ruhsal yönden. Ona güven olur mu? Gerisini de düşünme.”dedi.
Senem başını salladı. “ peki nefes? O ne zaman uyanacak?”
Doruk “bilmiyorum senem.”
Senem “gitmez değil mi?”
Doruk “hayır,gitmez. Bize sözü var. Eğer sözünü tutmaz bize ihanet edecek olursa peşinden gider hesap sorarım.”
Senem başını doruk’un göğsüne yaslayarak “ben de gelirim”dedi.
Doruk senemi koluyla sarıp kendine daha çok çekerken gözlerini kapatıp “biliyorum,gelirsin.” Dedi.
Poyraz,hastaneye gideceğini söyleyerek senemi eve götürmesini ve kendisinin de orada kalmasını söylemişti. Doruk,senemle birlikte eve girdiğinde gözü merdivenlere kaymıştı. Lalasına seslenip “senem için sıcak banyo hazırla! Hemen!” dedi ve seneme gitmesi için öncelik tanıdı. Birkaç saat önce bade ile yaşadığı o “olayı” nasıl tanımlayacağını kestiremeyen doruk durup düşünmeye başladı.
Aradan geçen yarım saat boyunca sinirleri iyice gerilen genç çocuk,bir hışımla yerinden kalkıp merdivenlere yöneldi ve uzun bacaklarından destek alarak,merdivenleri ikişerli,üçerli çıkmaya başladı. Koridorun sonundaki büyük gömme kapının kolunu eline alıp çevirdiğinde bade’yi camdan dışarıyı izlerken buldu. Ellerini önünde birleştirmiş doruk tarafından göreceği saldırıyı beklemeye başlamıştı. Yaptığı yanlıştı ama bunu yapmak zorundaydı. Ama başaramamıştı.
Doruk’un geldiğini arkasında sessizce onu izlediğini ve birazdan ona bağıracağını biliyordu. Yavaş yavaş yutkundu. Doruk ise bu sırada kapıya yaslanmış onu izliyordu.
Doruk “düşünmekten vazgeç! Yapmaya çalıştığın şeyin yanlış olduğunu ikimiz de biliyoruz!” dedi sert bir sesle.
Bade,ona dönmedi. Doruk ne derse desin gücüne gidecekti çünkü biliyordu.
Doruk “hatanın farkında olman güzel! Burada ben de hatalıyım. Karşılık verdiğim için ama bir daha aynı şey olacak olursa bade….”
Bade tok bir sesle “olmayacak!” dedi.
Doruk,sesindeki dalgayı hissettiğinde “iyi.” Dedi ve arkasını dönüp giderken bade’nin “Fransa da senin için hiç de iyi şeyler söylemiyorlar. Gerçekten dedikleri gibi misin doruk?!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...