Bölüm 19

120 26 2
                                    

-19.bölüm-

Yağız yemekhaneye inen merdivenleri de indikten sonra yemekhanenin girişinde durmuş ve etrafına göz gezdirmeye başlamıştı. Nefesi arayan gözleri sonunda ona ulaşmış ve gülümseyerek yanına gitmişti.
Yağız “merhaba?”
Nefes başını kaldırıp karşısında yağızı görünce gözlerini kısmış ve “sana merhaba” demişti soğuk bir şekilde. Yağız nefes’in kendisine neden soğuk davrandığını bildiğinden kendisine bir sandalye çekip yanına oturmuştu. Nefes yağızın bu hareketiyle irkilmiş ve “ne yaptığını sanıyorsun?” diyerek azarlamıştı.
Yağız ise gülen gözlerle nefesin kızaran yanaklarına bakmış ve kendisini toparlayıp “geçen gün için özür dilerim. Öyle demek istememiştim. Sadece ilginin ben de olmaması biraz sinirime dokundu ve ben de…”
Nefes “beni sinir etmek istedin!” diyerek cümleyi tamamladı nefes…
Yağız “evet!” diyerek başını salladı ve ani bir hareketle nefesin eline uzanarak “özür dilerim. Öyle biri değilim nefes! Hiç olmadım!” dedi..
Nefes ise yağızın ellerine bakıp kendisini geri çekmiş ve alaycı bir tonda “Yusuf ile ne kadar da ortak yönünüz var böyle? Bir öylesiniz bir böyle. Söz ağızdan bir kere çıkar. Ve sözler asla unutulmaz!” demiş ve masadan kalkmaya çalışmıştı. Ama yağız’ın elleri onu durdurmuş ve “neden bana şans vermiyorsun? Niye seni tanımamı istemiyorsun? Niye?” diye sormuştu.
Nefes gayet ciddi ve soğuk bir tonda “çünkü senden hoşlanmıyorum! Tamam mı? bakışlarından hoşlanmıyorum! Güvende hissetmiyorum kendimi!” demişti ama yağız da onunla aynı anda hareket edince Anıl’ın yağızı kolundan tutması bir olmuştu.
Anıl “beş dakikadır şuradan seni izliyorum,kardeşimi ne zaman bırakacaksın diye. Ama görünen o ki gerçekten zor olanı tercih ediyorsun. İnsan olana laf bir kere söylenir ağabeycim!”
Yağız sinirle “ve?”
Anıl da aynı tonda “ve’si ikile! Hadi oğlum! Burada size kız yok! Geri bas! Akıllı ol.” Dedi ve nefesin koluna girerek arka bahçeye çıkarken.
Anıl “iyi misin yavrum?”
Nefes “iyiyim. Fazla mı göze batıyoruz.?”
Anıl kahkaha atarak “hayır. Aksine fazla normalsiniz. Kim bilir belki de etrafınızda biz varız diyedir bunca diretme.”
Nefes “olabilir. Ah,bu arada askeriyeye gidecek misin?”
Anıl “elbette. Paşa torunuyum ben! Dedemi temsilen gitmem gerekiyor.”dedi nefesin saçlarına öpücük kondurarak.
Nefes “sence doruğa müdahale etmeli miyim?”
Anıl “senin sözünün yaptırım gücü yüksek ama bu sefer karışma. Ve ne olursa olsun gelip sana sığınacaktır merak etme.”
Nefes “eskisi gibi olmaz değil mmi?”
Anıl “umarım olmaz nefes. Umarım. Senem bu sefer hakikaten damarına bastı. Yani kolunu bacağını kırmayı geçtim doruk o kadar şiddet uygulamaz ama sözleriyle umarım çok hırpalamaz.” Demişti içini çekerek. Ve bahçede dolaşmaya başlamışlardı..
***
Doruk ise sınıfta senemin üzerine üzerine doğru yürümeye devam ediyordu.
Senem “bunda bu kadar sinirlenecek ne var?”
Doruk “senin kafanı kırcam!” dedi ve tek hamlede senem’in saçlarına yapıştı. Senem’in acı ile bağırmasına dayanamayan poyraz,doruk’un elinden senemi almış ve doruğa parmağını sallayarak “yavaş ol! Şiddet yok!” demişti. Senem canının yanmasından dolayı gözleri sulanmış ve elinin tersiyle yüzünü ovuşturmaya başlamıştı. Poyrazın onu arkasına almasına sevinen senem,poyrazın omzunun üzerinden doruğa bakarak söyleniyordu.
Senem “bu kadar kızacağını nerden bileyim ben? Kaç senedir oraya gitmedin? Ne olmuş yani gittiysen?”
Doruk “senem!”
Senem “ya ne? Neye sinirlendin bu kadar? Özkanların okula alınmasına mı?”
Doruk “Özkanların da o lanet olası şirketin de Allah belasını versin!”
Poyraz “doruk!”
Doruk “yeter! Niye gitmediğimi mi öğrenmek istiyorsun? Pekala…”
Poyraz “doruk.”
Doruk “dur bir ya. Annem öldüğünden beri ben o şirkete adım atmadım. Bilmem dikkat ettin mi ama annemden izler taşıyor o şirket. Çekmiş olduğu fotoğraflar boy boy duvarlardaydı. Toplantı odasında ki resmi görmedin mi abi, bendim lan o!” dedi sesinin titremesine engel olmayarak..

ESMER ( ESMER SERİSİ -3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin