-10.bölüm-
Tiyatro provalarının olduğu zaman Poyraz çıldırmak üzereydi. Gergin ve sinirliydi ve sürekli somurtuyordu. Sanki Juliet'e aşık birini değil de onu öldürmek isteyen birini canlandırıyor gibiydi. Tiyatro hocası sinirle elindeki kağıtları Poyraz'ın ayaklarının dibine atıp ona bağırdıktan sonra söylenerek salondan çıkmıştı. Bense Poyraz'ın sinirlerinin yatışması için Juliet'in balkonuna çıkmış bağırıyordum...
"Ah Poyraz, Poyraz! neden odun' sun sen?
İnkar et babanı, adını yadsı!
Yapamazsan, yemin et sevdiğine
Vazgeçeyim doruk olmaktan ben."Poyrazın gerilen sinirleri benim böyle söylememle yatışmıştı... Ve ardından ikimizin de attığı kahkaha arkadan gelen tiz çığlıklarla son bulmuştu..
“size o ışıkların yerini sağlamlaştırın demiştim! Kızım kalk!”
Ben olduğum yerde kalakalmıştım çünkü ilk defa bu kadar çok kan görüyordum. Senemin kanı… bembeyaz yüzüyle ışığın altındaydı… Melek gibi.. İlk koşan ve bağıran Poyraz oldu “Esmerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!”
****
[/b]Poyraz
Arkamızı döndüğümüzde hocanın etrafındakilere bağırdığını duyuyorduk.. yerde yatan kızın Senem olabileceği aklıma hiç gelmemişti ama bileğinde ki bilekliği gördüğüm an içim bin parçaya bölünmüş kabul etmek istemediğim bir olaya girmişti..
Doruk olduğu yerde donakalmıştı… İlk defa bu kadar korktuğunu görmüştüm. Kimi kandırıyordum! Ben de korkuyordum deli gibi kalabalığın içine koştuğumda Senemin devasa bir demirden aletin altında yattığını görmüştüm. Alnından aşağı boşalan kan
koskoca sahnede farklı duruyordu… aklımı toparlamam ve kendime gelmemi sağlayan şey Doruk’un sesi oldu..Doruk “Poyraz!”
Anında bakışlarım boşluktan çıkmış, Seneme odaklanmıştı, üzerimdeki tişörtü çıkarıp kanayan yaraya bastırmış ve Doruk ile birlikte ışığın altından Senemi çekip almıştık. Hocanın deli gibi bağırmasını duymuyordum bile, Esmeri… Esmerimi kucağıma almış giderken hoca bunun yanlış olduğunu söyleyip duruyordu yüzümü ona dönüp görüp görebileceği en tehlikeli ses tonumla konuşmuştum..
Poyraz “sana neyin yanlış olduğunu söyleyeyim hoca! Yanlış o ışık sistemlerinin oraya iyi monte edilmemiş olması, yanlış olan
senin duyarsızlığın ve terbiyesizliğin…”Hoca “bana bak…”
Poyraz “kes sesini! Kes sesini! Kime bağırmaya çalıştığına dikkat et! Eğer ona bir şey olacak olursa seni buraya gömerim! Beni anladın mı?” dedim ve çıktım. Doruk deli gibi önden koşuyordu kapıda Anıl vardı… “Atlayın!” Diye bize bağırdı…
Zaten vatan Anadolu da okuduğumuz için etrafımız hastane doluydu.. Senemi de Cerrahpaşa ya getirdik. Acilin kapısından içeri girdiğimizde Doruk elinde telefonu bizimkileri arıyordu.. Anıl ise Senemin ailesini… ben.. Ben ise yapabileceğim tek şeyi yapıyordum. Elimden bir şey gelmeden öylece bekliyordum.. buradaki doktorların bizi bilgilendirmeyeceğini anladığım vakit Tekin ağabeyi aramıştım.. Sağ olsun hemen gelmiş senemin son durumu hakkında bilgi vermişti…
Tekin “başında nerden baksan yarım santimlik bir yara var! Ameliyata alacaklar! Tomografi ve MR için aldılar şimdi… kan gerekiyor.. 0 rh pozitif (+).. acil hem de. Kan bankasına gidip sorun, olmadı sınıfta ki arkadaşlarınıza… Ama durumu iyi!”
Poyraz “tekin ağabey! Doğru değil mi? Yani iyi olduğu!”
Tekin ağabey benim ona çaresizlik içinde sorduğum soruya temkinli cevap vermişti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...